IMF sihirli değnek değil

ZİFİRİ bir gecede, Kızıltepe üzerinden Mardin’e gidiyoruz... Önümüzde uzun antenleri olan tuhaf bir polis aracı... Teröristlerin "uzaktan kumandalı tuzakları"nı bozmak için...

Ve uzayıp giden karanlık gece... Etrafta tek bir ışık yok... Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’le Gaziantep’ten çıktık... 3 saattir yoldayız...

Haberin Devamı

İnsan içinde bulunduğu bu manzaraya bir an olsun dışarıdan bakınca kendisini sanki bir "film şeridi"nin içinde gibi hissediyor...

Issız ve karanlık bir yolda sessizce ilerleyen bir konvoy...

İşte böyle bir manzara içinde Mehmet Şimşek’le, dünyadan başlayarak Türkiye’ye doğru uzanan "para coğrafyası"nda ne varsa konuşuyoruz...

Konusuna hakim bir kişiyle "açık yürekli" sohbet edince, siyaset üstü bir çizgiye geliniyor.../images/100/0x0/55eafd45f018fbb8f8a3c16b

İşte grafiklerden, istatistiklerden ve rakamlardan süzdüğüm özet:

IMF ile anlaşma ne olacak? Bitti mi? Dondu mu? 

Bakın IMF sihirli bir değnek değildir... Ancak IMF ile anlaşmanın dış finansman ihtiyacına ilişkin kaygıların azaltılmasında önemli katkısı olur. IMF programı orta vadeli yapısal reformlar için bir çıpa fonksiyonuna sahiptir.

Bu kaygılar daha çok özel sektör için mi geçerli?

 Öyle de diyebiliriz. Ayrıca böyle bir ekonomik program uluslararası piyasalarda kredibilite açısından bir güven fonksiyonu görür.

Peki ama anlaşma olmazsa Türk lirasının hızla değer kaybedeceği söyleniyor. Borç yükü açısından sorun olacağı söyleniyor...

 Dünyadaki ekonomik çöküntü öylesine hızla ilerliyor ki, bu yüzden "IMF sihirli değnek değildir" diyorum. Yani bu demek değildir ki, "Boşverin IMF’yi". Ama "IMF anlaşmasını yaptık kurtulduk" da yanlışır.

Yani?

Krizden bu yana bazı paraların dolara karşı değer kayıpları

Polonya %59.39
Macaristan %47
Rusya %41.2
Brezilya %35
TÜRKİYE %39

BANKALARIMIZ SAĞLAM

Yani diyorum ki, bugün bankacılık sektörümüz sağlam. Döviz ihtiyacı daha çok özel sektör için geçerli. İşte bu noktada dünya piyasaları göreceli bir istikrar kazanırsa, yani normalleşme sürecine girerse IMF programı yok diye lira değer kaybetmez...

Biz konuşurken, çok uzaklardan geceye indirilmiş "mistik bir taç" gibi Mardin parlıyor...

Ben sorulara devam ediyorum:

Ama kaygılar var. Bunu iş çevreleri açıklıyor. Örneğin TÜSİAD...

 Peki o zaman size bazı rakamlar vereceğim. Bakın krizin başladığı günden bu yana birçok bazı ülkelerin parası dolara karşı değer kaybetti. TL’deki değer kaybı yüzde 39’dur... Brezilya’da yüzde 35 değer kaybı. Polonya’da yüzde 59.39 kayıp. Ve şimdi dikkat edin. IMF programındaki Macaristan’ın parasındaki değer kaybı yüzde 47’dir... Yani bizden fazla... Rusya’da ruble yüzde 41,2 değer kaybetmiş... Düşünün döviz rezervleri dorukta olan bir Rusya’da...

12.09.2008 itibarıyla borsadaki kayıplar

Çek Cum.%48.85
Macaristan %48.2
Japonya %40.3
ABD %40
Almanya %39
TÜRKİYE %35


Bu IMF’nin Macaristan’daki başarısızlığı anlamına mı geliyor? 

Hayır, dünyadaki ekonomik çöküntünün şiddetini gösteriyor. Bu yüzden IMF sihirli değnek değildir diyorum. Borsalara bakalım... 12-09-2008 itibarıyla... ABD borsasındaki kayıp yüzde 40’tır. DAX’ta (Almanya) yüzde 39. Japonya’da yüzde 40,3. Yine söylüyorum, IMF programındaki Macaristan’da borsanın kaybı yüzde 48.2’dir. Peki bizde ne kadar? Yüzde 35... Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 48.85...

KARA DELİK YUTTU

Peki bundan sonra ne olacak? IMF iki şart koştu. Birisi gelir idaresinin bağımsızlığı, diğeri çapraz sorgulama yani nereden buldun?

Bakın ABD bu krizden kurtulmak için 5 trilyon dolar verdi. Bu milli gelirinin yüzde 36’sı demektir. Dünya 13.5 trilyon dolar ortaya koydu. Kara bir delik bu paraları yuttu. Biz de bu gerçeklere göre hareket ediyoruz. Bazı hazırlıklarımız var. IMF son anda bu iki şartı koymasaydı, anlaşma olmuştu. Bitmişti. Şimdi ayın 12’sinde Londra’ya gidiyorum. G-20 toplantısına. Orada IMF’yle yine görüşeceğiz. Değerlendireceğiz.

Evet, çok uzun bir sohbet... Yol bitiyor. Mardin Kalesi’ne doğru tırmanmaya başlıyoruz.

Daha çok fazla konu ve detay var. Onları da hurriyet.com.tr’de daha geniş olarak aktaracağım.

Kürtçe sohbet

GAZİANTEP ’in Fırat Mahallesi’nde, 8’inci sokakta aniden duruyoruz. Arabalardan iniliyor. Gerçekten de yoksulluğun, yıkımın, dibe vurmanın tam ortasındayız...
/images/100/0x0/55eafd45f018fbb8f8a3c16d
Bakan Şimşek bir eve giriyor. İki göz bir ev... Yatakta bir delikanlı yatıyor. Etrafında çocuklar, babası ve annesi.

Bakan yanına oturuyor. Genç adam Kürtçe bir şey söylüyor. Bir sessizlik. Ardından Bakan Kürtçe cevap veriyor.

Kürtçe diyalog şu:

GENÇ: Apandisit ameliyatı oldum ama bir türlü ayağa kalkamadım.

BAKAN: Neden? Aslında iki günde kalkmalıydın. Başka bir şey olmasın.

- Bilemiyorum.

(Bu sırada anne yine Kürtçe söze giriyor.)

- Artık gücümüz kalmadı. Bakın hastanede fakir senedi imzalattılar ödeyemiyoruz. Kiramız çok...

- Tamam ben şimdi o senede baktıracağım. Siz kaç kişisiniz burada?

- 15 kişiyiz efendim...

Evet işte böyle... İki göz odada 15 kişi. Yan odaya bakıyorum yataklar üst üste konulmuş. Belli ki gece olunca o yataklar salona seriliyor. Öylece yatılıyor...

"Doğurmasaydın kardeşim" diyenleri duyuyorum...

Ama 70 yıl, devlet diye jandarma karakoluyla Ziraat Bankası’ndan başka bir şey görmeyen bu insanlara yalnızca bu soruyu sormak yetmiyor...

DNA’sı rakamlardan oluşan bir halk çocuğu

TÜRKİYE öylesine kamplaştı ki, bu aralar AKP’den bir bakanın başarısını anlatmanın yaftası "yalakalık" oluyor. Örneğin CHP’den Kemal Kılıçdaroğlu’nu övmek ise, "AKP düşmanlığı" etiketini yiyor...

Sevgili okurlar bu kamplaşmanın ortasında aldırışsız yürüyorum. Neyi görüyorsam onu yazıyorum. Belki oramız buramız çiziliyor, örseleniyor, kampların her birinden ayrı küfürler, tepkiler geliyor. Ama olsun... Geceleri rahat uyuyorum. Kimseye haksızlık yapmadığımı düşünüyorum.

İşte şimdi Gaziantep’ten Mardin’e bir yolculuk. Mehmet Şimşek’le hem halkın arasında, hem makam arabasında konuşuyorum... Çıkardığım kişisel sonuç şu:

- Kızanı vardır, eleştireni vardır ama, bana göre Mehmet Şimşek, DNA’sı grafiklerden, istatistiklerden ve rakamlardan oluşan bir halk çocuğudur.../images/100/0x0/55eafd45f018fbb8f8a3c16f

Haberin Devamı

İKİNCİ YAZI

Haberin Devamı

Neden geliyor

TAHRAN ’da Muttaki ve Ahmedinejad’ı izlerken çıkardığım sonuç şuydu:

"İran’da ilk kez bir ABD Başkanı’na karşı nefret yok. Obama için... Bu nedenle Ahmedinejad ABD’ye kepenkleri açmış gibi görünüyor."

Obama’nın gündeminde İran var. Afganistan var. İsrail-Suriye var. Irak var... Hepsinin tam ortasında ise bir tek ülke var. O da Türkiye... Bu yüzden Obama’nın gelişi Türkiye açısından muazzam bir fırsattır...

Aslında önceki hafta Ahmet Davutoğlu’nu dinlerken Türkiye’nin bölgede oynayacağı rolün ABD ekseninde gelişen bir rol olacağını görmüştük. Ancak bu defa ABD’nin bize biçtiği bir rol değil, bizim kendi dengelerimiz içinde geliştirdiğimiz bir rol söz konusu...

Peki bu rol hangi sahnede oynanacak?

Washington-Tahran-Bağdat-Ankara-Şam-Telaviv sahnesinde...

Haberin Devamı

ÜÇÜNCÜ YAZI

Seçimde ne olur?

GÜNEYDOĞU ’da seçim ne olur? Sırasıyla gidersek, Diyarbakır, Şırnak, Hakkári, Batman, belki Van DTP’de gözüküyor.

Diğer illere gelince:

3 şehri yaşayanlarından dinledim...

Gaziantep, Urfa, Mardin...

GAZİANTEP AKP ve CHP arasında müthiş bir mücadele var. Şimdiki Belediye Başkanı Asım Güzelbey, gerçekten çalışmış... Ama karşısındaki isim çok etkili. CHP’den Mustafa Yılmaz... Yılmaz’ı çok eskiden tanırım. "Ayakkabısının altı kalın bir lastiktir." Neden diye sorunca, şöyle der: "O kadar geziyem ki. Hemen erimesin diye."

Gaziantepspor Antalya maçını izlerken Yılmaz’a sordum:

- Ne olur sence?

- 45-50 bin oy öndeyim. DSP’lisi de, MHP’lisi de, ANAP’lısı da büyükşehirde bana oy verecek gibi gözüküyor.

ŞANLIURFA Bir ara mola veriyoruz. Benzin istasyonu sahibi İsmail Demir aynen şöyle diyor:

- Biz AK partiliydik. Ama öyle bir hata yaptılar ki, istifa ettik. Fakıbaba’ya büyük haksızlık yaptılar. (O sırada AKP Grup Başkanvekili Cenap Gürpınar’ı arıyor.) Bir tek Cehap Abi var. O hariç milletvekilleri Başbakan’ı kandırmıştır. Burada Ak Parti alamaz...

Gerçekten de öyle... Urfalı Saadet Partisi’ne göz kırpıyor...

MARDİN Mardin sırtlarından rüzgarlı bir Mezopotamya ovasına doğru kuşbakışı konuşuyoruz... Kasım diyor ki; "Bu kale kuşatılmıştır (Mardin Kalesi). Bütün çevresi DTP’dedir. Millet AK Parti ile DTP (adayı etkili) arasında bekliyor.

Gerçekten de Mardin’de bir AKP-DTP yarışı var. Mardin’in AKP’li belediyesi çok eleştiriliyor. Bu arada bir turizm şehri olan Mardin’e son gelişimden bu yana çok önemli bir deşiklik olmuş. Bir tane içkili lokanta kalmış.

Yazarın Tüm Yazıları