Hepinize sarılıyorum

OKULUN bahçesine düşen gaz bombasına bir tekme patlattıktan sonra;

Haberin Devamı

Martı sesleri arasında ve balıkçı babasının yanından aldığı çakıl taşını;

Cizre’de sokağın arasından çıkan polis panzerine doğru fırlattı.

Eline aldığı Türk bayrağını Burgaz’a doğru giden şehir hatları vapurundan dışarı doğru uzatırken;

“Ne olurdu bu 23 Nisan’da bir akülü tekerlekli sandalyem olsa” diye geçirdi içinden.

Küskündü.

Kırmızı ışıkta elinde kirli bir bezle arabanın ön camını silmeye koşarken;

Babası uyardı:

“Yeter artık, gözlerin bozulacak o bilgisayar oyunundan!”

Kızgındı.

Binanın üzerine asılmış dev Türk bayrağının altında;

Henüz üç simit satmış olmanın isyanıyla;

Uzaktan kumandalı arabasının pilini bir türlü değiştiremiyordu.

Ve yaslanıp bir kavak ağacının dibine;

Önündeki koyunlara bakarken;

Bahçeye çıkıp kedisinin mamasını koydu önüne.

Haberin Devamı

Bu yaz, bir yelken kursuna gitmeliydi. Böyle söylüyordu babası.

Musto’dan yelken kıyafetleri almalıydı.

Ve bir hayal kurmalıydı.

Kurtulmak için organize sanayi bölgesindeki çıraklıktan.

Küçük Emrah olamamıştı.

Küçük Ceylan hiç değil.

Büyük hayallerin yerine küçük sevinçler yaşamıştı.

Oysa;

Egemenliğin koltuktan ibaret olmadığını anlamak için;

Küçük yaşta bir büyüğün koltuğuna oturması gerekmiyordu.

Ki sıkılıyordu;

Ve polis panzerinden anons ediliyordu:

“Anneler babalar, çocuklarınızı içeri alın.”

Yüzüne bağladığı poşuyu gevşetip iki adım daha attı.

Üç kişi kalmıştı önünde.

Az sonra binecekti çarpışan otolara.

Gülecekti kahkahayla.

Bugün 23 Nisan.

Yani;

Halk egemenliğinin çocuklara anlatıldığı tek ülkedir burası.

Zengini fakiri, taş atanı, martı kovalayanı, engellisi ve sporcusuyla;

Kendi oğlumdan başlayarak hepinize diyorum ki;

“Siz bizim bu törenlerimizi fazla ciddiye almayın.

Yani;

Büyümek için sakın acele etmeyin!

Ve elinizden geldiği kadar tadını çıkarın çocukluğun.”

İKİNCİ YAZI:

Olur mu öyle şey Fazıl!

FAZIL Say, Rıza Canikli’ye New York’ta demiş ki:

“Türkiye’de dışlandım. Japonya’ya yerleşmek istiyorum!”

Ateistim dediği için savcılık soruşturması açıldığını söylüyor.

İnanamadım.

Eğer bu gerekçeyle açılırsa, o dava başka bir şeyin davası olur.

Kırılırız, dökülürüz!

Bir de alay meselesi var.

Haberin Devamı

Fazıl’ın dudaklarıyla alay edenlere diyorum ki:

“Twitter’ı tükürük hokkasına çevirip önünüze gelene hakaret ediyorsunuz. Ayıp ediyorsunuz! Toplayın salyalarınızı!”

Sevgili Fazıl;

Ne olursa olsun!

Sen bu ülkenin çocuğusun...

Gel, o piyanonun tuşlarını ayırma İstanbul’un parke taşlarından.

ÜÇÜNCÜ YAZI:

Çocuklar için kırlangıç günleri

KIRLANGIÇLAR ince ve kıvrak kanatlarıyla;

Bulutlara bahar resimleri çizmeye başlıyor.

Çağlalar dallarına tutunuyor.

Can erik geliyor.

Uçurtma saatleri rüzgara ayarlı.

Okullardaki 15 dakika teneffüsler uzadıkça uzuyor.

Hırçın dalgalar berrak koylarla barışıyor. Beyaz yelkenliler adalara doğru süzülüyor.

Ve ben;

Bütün dedikodulara ve ahlaksızlara inat;

Sırtımı güneşe;

Yüzümü gökyüzüne dönerek;

Haberin Devamı

Kırlangıçların en saf uçuşlarını seyrediyorum.

Çünkü;

23 Nisan en güzel çocukluğumdur benim.

Yazarın Tüm Yazıları