Paylaş
“Cide İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, Kumluca Mahallesi’nde devriye gezerken, çaya düşen karacayı fark etti. Ekipler, çaya girip, karacayı yakalayarak, sudan çıkardı. Yaralandığı anlaşılan karaca tedavi edilmek üzere veterinere götürüldü. Burada tedavisi tamamlanan karaca, Jandarma Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Timi ile Cide Milli Parklar Şefliği ekipleri tarafından tekrar doğaya bırakıldı...”
“Ohh” dedim...
İşte benim jandarmam. Dikkat ettim. Bir de jandarmanın “çevre doğa ve hayvanları koruma timi” varmış.
Daha da mutlu oldum, derken...
Üzerime bir devlet ilanı yıkıldı... Gözlerime inanamadım...
Haber şöyle:
“Tarım ve Orman Bakanlığı, 12 ilde toplamda 115 adet yabankeçisi, dağkeçisi, kızıl geyik ve karacanın avlanması için ihale açtı.”
Allah Allaaaah...
Tutuldum kaldım.
Çocukluk masallarımızın ceylanları, Bambi’leri, karacaları, dağkeçileri...
Bu nasıl oluyor?
Devlet korumakla yükümlüğü olduğu hayvanları parayla ihaleyle avlatıp, öldürtüyor mu yani?
Sonra diğer haberlere baktım.
Karadeniz’de, Akdeniz’de, Ege’de ve Anadolu’nun her yerinde vatandaşların, jandarmanın kurtardığı karacalar, ceylanlar... Onları tedavi eden veterinerler...
Ve Tarım Bakanlığı’nın geçen yıldan bir ilanı:
İhale ilanındaki şu söze de takıldım:
“Pazarlık konusu...”
Bir “mal” olarak karacanın hayatı...
115 ADET CAN
Haber şöyle devam ediyor:
“Söz konusu hayvanlar açık arttırma usulü ile...”
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın falanca bölge müdürlüğünde 16 Haziran günü ihale yapılacaktır...
Ne diyelim şimdi buna?
Geçen defa bu ihalelerin bazıları ertelenmiş...
Şimdi Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’yi düşünüyorum. Sohbetimiz var. Dostluğumuz var. Tanıdığım kadarıyla doğaya çok büyük saygısı var.
Hatta bir kartalı tedavi ettirip gökyüzüne doğru bırakırken yüzüne yerleşen o huzur dolu bakışı var...
İşte o nedenle diyorum:
Devletin hayvan avlanması üzerinden para kazanıyor olmasına bir son verilebilir.
NEREDE HAYVAN HAKLARI YASASI
Hayvanların bu şekilde katledilmesine bir son verilebilir.
Avcılık önlenebilir mi? Keşke önlense...
Ama ne yazık ki bana göre imkânsız.
Hatırlayın...
O kadar uğraştık. Çalıştık. Didindik. Bağırdık. Devlet büyüklerinden sözler aldık.
Ama şu hayvan hakları yasasını bir türlü çıkartamadık.
Bir siyam kedim var. Adı Sea...
Sabahın ilk ışıklarında gelip göğsüme yatar. Gözlerini gözlerime diker...
“Sev beni... Oyna benle” der.
Onu severken bütün insanlığı sever gibi olurum.
Onu severken doğaya kapılırım. Aramızda hiç söz yoktur...
Bakışlarla konuşmayı öğretmiştir bana.
Ona bakarken, böylesine vahşi ihaleler kâbus gibi çöker üstüme...
Sayın Pakdemirli.
Biliyorum siz de bizimle aynı ruh iklimindesiniz.
Bir şeyler yapın lütfen...
Paylaş