Harekâtın sessiz kahramanları

Televizyonlar  “Flaş! Flaş! Flaş!” anonsuyla geçiyor:

Haberin Devamı

Şu ana kadar 11 köy terörden arındırıldı”.

Peki o köylerde şimdi ne oluyor?

İşte bir hatırlatma ve cevap için bir örnek...

Suriye’de 18 Mart Barajı var. 

Bizim askerlerin geldiği alanlarda su bu barajdan sağlanıyor. Ama baraj çalışmıyor. Dahası, suyun barajdan yükseltilip Azez ve çevresine arıtmayla verilmesi gerekiyor.

Eğer bu olursa, Türk askeri hem kendi suyunun güvenliğini sağlayacak hem de çevreye su verecek. Arıtmanın olduğu yükseklikten ancak bir pompayla su verilebilecek. Ama mazot olmadığı için pompa çalışamıyor.

İşte o noktada bizim DSİ’deki kahraman mühendislerimiz devreye giriyor.

Türkiye’den 18 Mart Barajı’nın olduğu pompa noktasına tam 15 kilometrelik bir enerji hattı çekiliyor.

İşte o enerjiyle pompa çalıştırılıyor ve “su güvenliği” sağlanıyor.

Haberin Devamı

Ama Türkiye bununla da kalmıyor.

18 Mart Barajı’ndan gelen suyu Azez’e ve çevresine veriyor.

Barış Pınarı harekâtını bir “savaş” gibi göstermek isteyenler için çarpıcı bir örnektir 18 Mart Barajı.

Yalnızca bu mu?

Gaziantep Üniversitesi, El Bab, Azez ve Afrin kentlerinde fakülte kuruyor. Meslek liseleri kuruldu. Yıkılan okullar yeniden inşa edildi.

Hastaneler kuruldu. Var olan hastanelere doktorlar gönderiliyor. Yeni cihazlar transfer ediliyor.

İşte o doktorlar, hemşireler, mühendisler bizim “sessiz kahramanlarımız”dır.

SEVGİLİ BERİL VE MÜCAHİT

Ve elbette gazeteci kardeşlerimiz...

Dün yayın yaptıkları yere teröristler ateş açtı. Muhabir kardeşim Beril şöyle dedi:

Ne olursa olsun mikrofonlarımız kapanmayacak”.

Helal olsun size...

AVRUPA’DA GÜVENLİ BÖLGE REFERANDUMU YAPILSA

Güvenli bölge oluştuktan sonra, terörden arındırılacak 30 kilometre derinliğindeki alanda ciddi altyapı faaliyetleri yapılacak.

Türkiye işte buna hazırlanıyor.

Bu açıdan bakınca Türkiye’nin bu harekâtını yalnızca “askeri bir görüntü” olarak algılatmak doğru değildir.

Elbette kahraman askerlerimiz dağlar, sarp yamaçlar, tozlu yollar ve tuzaklarla dolu bir bölgede kilometrelerce gidiyor.

Bu lojistik açıdan da muazzam bir operasyondur.

Teröristler etkisiz hale getiriliyor.

Bir başka açıdan bakınca...

Haberin Devamı

“Güvenli bölge” aynı zamanda Avrupa’nın da güvenliğini sağlayacak.

Nasıl mı?

Güvenli bölge, Türkiye’ye mülteci akınını durduracağı gibi...

Türkiye’den sürekli olarak Batı’ya yönelen “düzensiz göçmen” akınını da durduracak, en azından yavaşlatacaktır.

Yunan adalarındaki “düzensiz mülteci işgali”ni yakından görme fırsatım oldu.

Sokaklarda, limanlarda, restoran önlerinde yerlerde yatan mültecilerin o içler acısı görüntüleri, esnafı, halkı bezdirecek noktada.

Polis yetersiz kalıyor, halk artık hükümete karşı homurdanıyor.

Bu gerçeklere karşı Avrupa hükümetleri tamamıyla siyasi nedenler yüzünden Türkiye’nin “güvenli bölge” isteğinin gerçek sebebini halklarına anlatmıyor.

Haberin Devamı

Çünkü Avrupa halkları, Türkiye’nin bu girişimiyle düzensiz göçmen akımının durma noktasına geleceğini bilse, hükümetlerine baskı yapacaktır.

Ben Yunan adalarındaki esnafı dinledim.

Tek tek konuştum.

Cevapların özeti şu:

“Eğer Türkiye bu harekâtla güvenli bölge oluşturup mülteci akınını durduracaksa, turistleri kaçıran bu insanlık dışı görüntüler bitecekse bırakın, Türkiye harekâtını yapsın. Niye engelliyorsunuz?”

Yalnızca Yunanistan mı?

Barcelona’dan Berlin’e, Hollanda’dan Fransa’ya kadar bütün Avrupa kentlerinde bu görüş ağırlıklıdır.

Dahası var...

Avrupa’daki iktidar partileri, “düzensiz göçmen” trafiği nedeniyle seçimlerde zor durumlar yaşayacaktır.

Haberin Devamı

Yabancı düşmanlığı ve aşırı sağ partilerin yükselişi buna kanıttır.

Bugün Türkiye’nin “güvenli bölge” projesi Avrupa halklarına tam olarak anlatılsa...

Türkiye’nin DEAŞ ile göğüs göğüse savaşan tek ülke olduğu bilinse...

Ve Avrupa şehirlerinde bir referanduma gidilse...

Eminim ki Avrupa halkları bu harekâtı ve projeyi destekleyecektir.

Onlar anlatmıyorsa...

Biz anlatalım.

Hükümetler dinlemiyorsa halk dinler...

Yazarın Tüm Yazıları