Paylaş
“Fatih, Cumhurbaşkanı açıkladı. Çok güzel bir önlem paketi. Esnafa destek olunacak. Halk Bankası’na olan kredileri ötelenecek. Bu çok iyi bir gelişme. Ama arkadaşım, ya özel banka kredileri ne olacak? Bizim gibi binlerce yatırımcı var. Şu anda ciro sıfır. Böyle giderse daha uzunca bir süre eski cirolara dönemeyeceğiz. Halk Bankası’nın yaptığını özel bankalar yapabilecek mi? Biz Halk Bankası’ndan değil, özel bankadan kredi kullandık. Hata mı yaptık?”
Gerçekten de bu durumda olan çok fazla insan var.
Mağazalar tek tek kapanıyor. Tabii kira da ödeyemeyecekler...
Peki dükkân sahibi kirayı alamazsa, vergisini nasıl ödeyecek? Kredi borcunu nasıl kapatacak?
Çözüm, devlet kontrolünde erteleme...
UNUTTUKLARIMIZI HATIRLAMA ZAMANI
Şu iki kelime birleşince...
Evde... Ve yalnız...
İnsan önce zamanla hesaplaşıyor.
Arşivleri tararken rastladım...
BBC Türkçe’nin ‘Arşiv Odası’ diye bir yapımı var. Özelliği BBC’nin arşivlerinden derlenmiş olması...
Kimi ararsanız var...
Gençliğimizin Çanakkale türküsünün “yasaklı sesi” Ruhi Su’dan Attilâ İlhan’a...
Yaşar Kemal’den Orhan Gencebay’a... Demirel’den Müslüm Gürses’e... Abidin Dino’dan Ahmet Kaya’ya kadar...
Yalnızca biyografi diyemiyorum. Çünkü muazzam bir “tutku ve insan” zinciri...
Tabii bir de tarih...
Cenk Erdil ve Aylin Yazan hazırlamışlar.
Hele Attilâ İlhan’ın “Müjgan’la ben ağlaşırdık” dizesi okunurken, kameranın Aylin Yazan’ın kirpiklerine fokus yapması muhteşemdi...
Çok güzel kurgulamışlar. Kuyumcu işi bir çalışma olmuş...
Düşünceleri nedeniyle yasaklanmış Ruhi Su’yla Yurdakul Fincancı’nın Londra’da bir radyo söyleşisi var.
İnsanın tüylerini diken diken ediyor...
Ruhi Bey’in o nezaketi ve kibarlığı...
Şöyle bir baktım da...
Ne çok insan yasaklanmış bu ülkede...
Ne çok sanatçı acı çekmiş...
Ne çok düşünce zincirlenmiş...
Ruhi Su pasaportuna el konulduğu için kanser tedavisi görememiş...
Attilâ İlhan bir kıza yazdığı mektuba Nâzım Hikmet’ten bir dize koyduğu için 16 yaşında hapse atılmış. Okuldan kovulmuş...
Hangi yazarın, sanatçının kapağını kaldırsanız, altından bir şekilde ya “zindan” ya da “yasak” çıkıyor.
Ahmet Kaya... Nâzım Hikmet... Yılmaz Güney... Zülfü Livaneli... Necip Fazıl... Tarık Akan...
Acılar, zindanlar, sürgünler, yasaklar...
Ve arşivleri izlerken...
Bugünden “zincirin vurulduğu” o günlere bakınca...
İnsan sanki başka bir dünyaya bakıyor...
Anlayamıyor...
Demek ki... Zaman, özgürlük ve hukuk ters orantılı işliyor.
Evlerde geçireceğimiz şu zamanda...
BBC Arşiv Odası’nı herkese tavsiye ederim.
MALİ MÜŞAVİRLER NE YAPSIN?
VERGİ verme süresi nisan sonuna ertelendi.
Tamam, bu çok güzel... Ama birçok mali müşavir soruyor:
“Ödemesi ertelendi de beyanname verme süresi neden ertelenmedi?”
Mali müşavirler ve bürolarındaki personel bu nedenle çalışmak zorunda...
Acaba beyanname verme süresi de ertelenemez mi?
AMAN GENÇLER, NE OLUR YAPMAYIN!
Bu virüs özellikle yaşlılara zarar veriyor.
Gençler büyük oranda hafif atlatıyor.
Ama gençler bunu hissetmeden taşıyıcı olabilir.
Şimdi üniversitelerde eğitime ara verildi...
Duyuyorum ki bazı gençler yazlık yörelere gidiyor.
Ne olursunuz dikkat edin, taşıyıcı olabilirsiniz...
Önce kendi çocuklarıma söyledim.
Şimdi dostlarımdan gelen uyarılar üzerine sizlere söylüyorum...
Ne olur dikkat...
Annenizi, babanızı düşünün...
Paylaş