Paylaş
Her sabah laboratuvara gidiyor, arıların kovanı kapladıkları o propolis maddesini değişik sıvılarda çözmeye çalışıyordu.
Sabır, umut, kararlılık, disiplin ve yorgunluk.
Tam 25 yıl...
Bu sürede 300 den fazla uluslararası ödül almıştı.
TÜBİTAK ödülleri... Takdirler, övgüler...
Ama onun aklı kanser tedavisinde kemoterapinin etkilerine karşı bulacağı umut ışığındaydı..
Sonunda zeytinyağında çözeltiyi sağladı.
Prof. Dr. Sibel Silici...
Kanser tedavisi gören hastalara kemoterapi öncesi gıda takviyesi olan ürünü hazırladı.
Erciyes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Sibel Silici. Kayseri’den arkadaşımız Oktay Ensari’ye bu müthiş buluşu şöyle anlatıyor:
“Özel üretim bir eczacı tarafından hazırlanan zeytinyağını biyoteknolojik yöntemlerle çözdük. (Propolis) Son üründeki aktif madde olan kafeik asit fenetil ester’i elde ettik. Buna göre de dozlama yaptık. Koruyucu ve tedaviye destek amaçlı kullanılıyor. Birçok hastanenin onkoloji servisindeki hastalar kemoterapi öncesi bu ürünü kullanıyorlar ve son derece başarılı sonuçlar elde ediyoruz. Kemoterapiden önce kullanılması, bu tür ilaçların yan etkilerini ortadan kaldırması anlamında da çok başarılı...”
Ne kadar sade bir anlatım değil mi?
Ama 25 yıllık inanılmaz bir çalışmanın eseri...
Şu anda kemoterapinin yaratacağı olumsuz etkilere karşı 13 proje yürütüyor.
Prof. Dr. Silici, bu başarınız bana göre haftanın, hatta ayların manşetidir.
Sizi büyük bir saygıyla alkışlıyorum.
İKİNCİ MANŞET: HER GÜN 260 KM YOL GİDİP BÖLÜM BİRİNCİSİ OLDU
SİZLERDEN gelen başarı öykülerini, manşet önerilerini yazacağımı duyurmuştum.
İşte Çanakkale’den gelen bir örnek:
“Merhaba Fatih Bey. Ben emekli sınıf öğretmeniyim.58 yaşındayım. Çanakkale’de oturuyorum. Butik zeytinyağı üretiyorum. ‘Zeytinin Türküsü’ olarak marka tescilim var. Bu işi iyi yapabilmek için 2010 yılından beri birçok eğitimlere katıldım. 2015 yılında üniversite sınavlarına katılarak Balıkesir Üniversitesi’ne bağlı Edremit M.Y. Okulu Zeytin ve Zeytin İşleme Teknolojileri Programı’na kayıt yaptırdım. İki yıl Çanakkale’den Edremit’e geliş gidiş yaparak (gidiş geliş 260 km) okudum. 2017 yılında da bölüm birincisi olarak okulu bitirdim. 2016 yılında ürettiğim zeytinyağı ile gümüş madalya aldım.
Köşenizde, ‘Ey okur bir manşet de sen göndersen’ başlıklı yazınızı okudum.
Belki ilginizi çeker diye yazdım.”
İlgimizi çekmez olur mu sevgili öğretmenim. 58 yaşında... Emekli olduktan sonra üniversite sınavlarına girip istediğiniz bölümü kazanmışsınız.
130 kilometre uzaktaki okula gitmiş ve bölüm birincisi olarak mezun olmuşsunuz. Ardından zeytinyağınız gümüş madalya almış.
Sizi yürekten alkışlıyorum sevgili öğretmenim...
HER DERDE DEVA BİR UYARI!
1) Karpuz kabuğunu rendeleyin.
2) Bir tülbent yardımıyla suyunu süzün.
3) Birkaç damla limon, 2-3 yaprak nane, bir çay kaşığı tarçın ve nar şerbetiyle karıştırın.
4) Serin bir yerde üç gün bekletin.
Hazırladığınız bu karışım...
Ülser, diyabet, eklem ağrıları, kansızlık gibi birçok hastalığa kesinlikle iyi gelmez...
Siz en iyisi bu ve benzeri paylaşımlara itibar etmeyin. Bazı TV kanallarındaki korsan “deva pazarlamaları”na kapılmayın.
Zekânızla alay ettirmeyin.
Hasta olduğunuzda lütfen doktora gidin.
(Bu da sevgili dostum Meriç Köyatası’ndan bir manşet önerisi.)
Paylaş