Paylaş
Yaktıkları kadınları...
Kavurdukları hayatları hastanede görünce...
Küçük Sema’nın o sessiz bakışını hastane odasında görünce...
Anladım ki...
“Gözyaşı da yanar..”
***
Teröre karşı “bir milletiz” demek için...
Ve Belediye Başkanı Fatma Şahin’e destek için, bir grup kadın girişimci ile dün sabah 08.00’de Gaziantep’e uçuyoruz...
Uçakta kimler var?
Kezban Hatemi gibi bir adalet ve vicdan savaşçısı...
Vuslat Doğan Sabancı gibi her türlü şiddete ve özellikle aile içi ve kadına şiddete karşı sonuna kadar mücadeleci bir isim...
Nilüfer Bulut gibi iş dünyasını Anadolu’ya bir “yardım sandığı” gibi açan işkadını.
Akademisyen ve sivil girişimci Deniz Ülke Arıboğan...
Kadınların topluma ve yatırıma kazandırılması için savaşan KADEM Başkanı Sare Aydın...
Ve iki erkek olarak..
Mehmet Emin Ekmen ve ben..
Bir ara dikkat ediyorum...
Meslek hayatım boyunca yaklaşık 30 yıldır siyasi mitinglere, açılışlara, toplantılara ağırlıklı olarak hep erkek heyetlerle uçmuşum...
İlk kez Mehmet Emin Ekmen ve ben iki erkek olarak 5 kadınla birlikte uçuyoruz...
O kadar pozitif bir hava var ki... Yol boyunca Türkiye konuşuluyor...
Millet sevdası konuşuluyor.
Ama “nutuk ve hamaset” yok.
Arada gülümseme var. Hatta kahkaha var.
Önce çocuklar soruluyor.
“Büyüdü valla” diyen Sare Hanım ekliyor:
“Buraya gelirken babasıyla onu uyur bıraktım...”
Ardından sorular geliyor:
- Anadolu’nun neresine ne yapabiliriz? Nasıl destek olabiliriz?
- Bölgesel olarak çocukları kaynaştıralım. Yarıyıl tatili için bir proje yapalım.
Ve tabii bir numaralı konu milletin darbeye karşı direnişi...
Kezban Hatemi her zamanki gibi muhteşem analizler yapıyor.
Darbe gecesi İstanbul Emniyet Müdürü ile nasıl mesajlaştığını anlatıyor...
Vuslat Doğan Sabancı darbe gecesi Doğan Medya Center’da yaşananları anlatıyor.
Hürriyet gazetesine giren darbeci yüzbaşının koridorlarda “Vurun, direneni vurun” diye nasıl bağırdığını anlatıyor.
Sare Hanım yetiştirme yurtlarından aldıkları çocukları nasıl meslek sahibi yaptıklarından örnekler veriyor.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan Oxford Üniversitesi’nde, IŞİD’e üye olan kadın ve çocuklarla ilgili yapacakları araştırmadan örnekler veriyor.
Bir ara dikkat ediyorum...
Bunca ciddi konuya rağmen uçakta öylesine pozitif ve güler yüzlü duyarlılık oluşuyor ki...
Sanki bütün yaraları saracaklar.
Bütün acıları dindirecekler..
Bir merhem gibi geliyorlar şehre..
Bu manzarayı görünce dayanamayıp espriyi patlatıyorum:
“30 yıldır erkek ağırlıklı heyetlerle uçuyorum. Bundan sonra kadınlarla uçacağım”.
Ekmen “Ben de varım diye” katılıyor.
Ve “Bu sözünüzü unutmayın” uyarısıyla Gaziantep’e iniyoruz...
***
Fatma Şahin şehri gerçekten müthiş yenilemiş...
Trabzon’dan gelmiş Prof. Aşkın Asan destek veriyor.
Bu izlenimleri ayrıca yazacağım...
Ama öylesine içimizi yakan bir atmosfere giriyoruz ki...
Hastanede 6 yaşında yüzü yanmış bir çocuğu görünce...
Elleri sargılı minicik Damla’nın bakışlarını görünce dayanamıyorum.
Hele bombayla yanmış Fadile teyzeye Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın sarılışını...
Fadile teyzenin Fatma Şahin’e, Vuslat Hanım’a, Kezban Hanım’a ayrı ayrı sarılıp öylece kalmasını izleyince...
İçimden bir tek cümle geliyor:
“Gözyaşı da yanar” demekten başka çarem kalmıyor.
Gözlerim dolarak ayrılıyorum...
Ve kadınların bu dayanışmasını görünce bütün bu acıya rağmen yine de umutlanıyorum.
Bizi dünyaya kadınlar getiriyor.
Gaziantep’deki hastanede gördüm ve artık eminim.
Bunca ihanete ve vahşete rağmen...
Barışı da doğurup yaralarımızı onlar saracak.
NOT: Yarın Gaziantep izlenimleri...
Paylaş