Fotoğraftaki mucize

BU fotoğrafa bakınca hatırladım:

Haberin Devamı

Fotoğraftaki mucize

Büyük bir araç konvoyuyla gitmiştik. Arabada birlikte oturuyorduk.
Çok heyecanlıydı.
Köye geldiğimizde çocuklar arabaların etrafını sardı.
Yol bitti. Araçlar daha fazla gidemedi.
Tek katlı damların arasından geçip, taş merdivenlere geldiğimizde durdu...
“İşte Fatih, okula giderken kar yağınca buradan inmek çok zor olurdu” dedi.
Çıktık merdivenleri.
Amcası sarıldı Kürtçe bir şeyler söyledi. Bir süre konuştular. Tercüme etti bana.
Sonra içeri girdik.
Kerpiç bir giriş. Sağda bir tel dolap. Yanında döşekler...
Sonra küçücük bir oda. Salon demek lüks kaçacağı için oda diyorum.
Bir küçük pencere.
Eliyle o pencereyi işaret etti:
“İşte tam şuraya uzanırdım. Gaz lambasının camdan yansıyan ışığında ders çalışırdım... Ve kış aylarında sabah karlı dağlara işte bu pencereden bakar hayal kurardım... Tek hayalim de top oynamaktı...”
O anlatırken kendimi sanki bir masalın içinde hissetmiştim.
Gercüş’ün karlı dağları arasındaki Arıca köyünde Türkçeyi ilkokulda öğrenerek okuyan Mehmet...
Şimdi Mehmet Şimşek...
Maliye Bakanı...
O daracık odada tüylerimi diken diken eden canlı mucizeyi böyle dinlemiştim.
İşte şimdi yıllar sonra bir fotoğraf...
Kayseri’nin Develi ilçesinin Sarıkaya köyünden gelen bu fotoğraf alıp beni, ilkokul öğrencisi Mehmet Şimşek’in evine götürdü.
Karlı yollarda, köy okulundan evlerine doğru yürüyen iki küçük öğrenci...
Yanlarında cefakâr öğretmenleri. O kadar ıssız ki...
Kurtlar, köpekler saldırmasın diye ellerinde sopalarla çocuklarını koruyan öğretmenler...
Alınlarından öpülecek öğretmenler...
Kim bilir dedim...
Şu iki çocuktan birisinin adı da Mehmet’tir belki...
Yıllar sonra benim gibi bir gazeteciyi alıp doğduğu eve götüren bir mucize olur o da...
İnşallah olur...
Yok mu dünyada?...
Dünya mucizeleri
O kadar çok ki...
Mesela Tilahun Alemu...
Addis Ababa’nın yoksul bir banliyösünde doğdu.
Öylesine bir yoksulluk ki... Nefes aldırmıyordu.
Ve dünyayı tanıdığı an şöyle dedi:
“Bana rekabet ve özgüven lazım...”
Çıplak ayaklı Afrika’nın Etiyopya’sında ayakkabı şöyle yapılıyordu:
Yerel jüt. Kahve çuvalları. Organik deri ve tabanı araba lastiği...
Alemu bu beş malzemeyle işe başladı...
Bugün her yıl 70 bin çift ayakkabı üretiyor. Forbes onu Afrika’nın en başarılı kadını seçti.
‘soleRebels’ markası 45 ülkeye ihracat yapıyor.
Ya Almanya’nın Ekonomi Bakanı Phillipp Rösler...
Bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden birisini yönetiyor.
Ve bir Vietnam göçmeni...
Dünya tarihi insani mucizelerle doludur.
İşte şimdi Sarıkaya köyünden gelen bu fotoğraf da belki bir mucizenin resmidir.
Aslında o öğrencileri evlerine kadar koruyan o öğretmenler de zaten birer mucizedir...
Bense onlara buradan bir umut olmak istedim. Sıcak bir alkış.
Kalpten bir teşekkür olmak istedim.
Keşke zamandan yapılmış bir gözüm olsa da, ayları yılları geçip, bu iki çocuğun hayatlarını bir film şeridi gibi görebilsem...
Niye mi?...
Çünkü bu fotoğraftaki sıcaklığa baktıkça,
İçimden bir mucize yükseliyor da ondan...
Ne bileyim.
Belki Gercüş’ün Arıcası’ndaki o küçük Mehmet görür de bu fotoğrafı, sıcak bir selam olur bu fotoğrafa...
Biliyorum o anlar, karlı köy yolundaki çocukları...
O anlar, onca soğuğa, kara buza rağmen, hayal kurmayı, umudu ve özgüveni...
Ve biraz daha dikkatle bakarsak...
Biz de yaşarız öğretmenlerin yürüyüşündeki o mucizeyi...

Yazarın Tüm Yazıları