Paylaş
Çünkü gerçek bir mucizeyi anlatacağım.
İşte hikâyesi...
Cumhuriyet’in yorgun yılları.
Hitler’in faşist saldırıları altında Avrupa kan çanağına dönmüş durumda.
Genç Türkiye Cumhuriyeti o muazzam bağımsızlık savaşından sonra geleceğini örmeye çalışıyor.
1940’lı yıllar...
Gencecik bir kız, İstanbul Çapa Kız Öğretmen Okulu’ndan mezun oluyor.
O artık Feriha öğretmen.
İçi içine sığmıyor. Nasıl bir heyecan... 1 aya kalmaz belli olur; kim bilir memleketin hangi bölgesine gidecek...
Savaştan sonra ayağa kalkmaya çalışan Anadolu’nun o yorgun halkı, ekmek ve eğitim derdini aynı anda çözmeye çalışıyor.
Millet savaş yorgunu. Düşmanla savaştı, şimdi yokluk içinden çıkıp kalkınmak için savaşıyor.
Feriha daha 20 yaşında. Kafasında yüzlerce soruyla bekliyor.
Ve nihayet haber geliyor:
“Muğla Merkez Dirgeme Köyü.”
“Aman Allah’ım!”
Ağaçların arasında bir Ege köyü diye düşünüyor. Böylece kutsal meslek diye bildiği öğretmenliğe başlıyor Feriha.
İlk günler tanıma, yerleşme, zorlu günler...
Feriha müthiş bir azimle başlıyor öğretmenliğe. Çocuklara sevgi gösteriyor. Anneleri dinliyor.
İlk yıllar böyle geçiyor. Ve bir gün genç bir öğretmenle tanışıyor.
Osman öğretmen.
Hayaller, idealler, meslek aynı olunca kısa sürede yakınlaşıyorlar. Ve evlilik.
Feriha öğretmen uzun yıllar Muğla Atatürk İlköğretim Okulu’nda çocuklara ışık oluyor. Ama hikâyemizin bir de hüzünlü tarafı var.
Çocukları bu kadar seven Feriha ve Osman öğretmenlerin ne yazık ki çocukları olmuyor.
Feriha öğretmen içindeki çocuk sevgisini öğrencilerine veriyor.
Tam 30 yıl bu okulda öğretmenlik yapıyor.
Yetiştirdikleri çocuklar Muğla’dan Türkiye’ye, dünyaya açılıyor.
Feriha ve Osman öğretmenler o kadar çok seviliyorlar ki;
İlerleyen yaşlarında herkes onlara saygı gösteriyor. Eğitim meşalesinin Muğla’daki simgesi haline geliyorlar.
Yıllar su gibi akmaya devam ediyor.
İki sevgili öğretmen emeklilik günlerinde ev yapıp oturmak üzere bir arsa satın almışlar. Ama bakıyorlar ki yaşlar ilerlemiş. Zaman uçup gitmiş.
Ne yapacaklar arsayı. Bu yaştan sonra ev yapsalar ne olacak?
Feriha öğretmen eşine diyor ki;
“Osman Bey, gelin bu arsayı devlete bağışlayalım. Buraya bizim anımıza bir okul yapsınlar. Madem bizim çocuğumuz olmadı. Bizden sonrası için çocuklara miras olsun.”
Feriha ve Osman Günsan (soldaki)
2) İŞTE BENİM OKULUM
Feriha öğretmen hakkın rahmetine kavuşuyor. Ve geldik bugüne... Önceki gün ajanslardan bir haber:
“Hayırseverler merhume Feriha ve Osman Günsan çifti tarafından bağışlanan arsa üzerine Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sağlanan ödenekle Muğla Valiliği koordinesinde inşa edilen Feriha Osman Günsan Anaokulu’nun açılışı yapıldı.”
Ömürlerini öğretmenliğe, çocuklara adamış bu iki insanın adı bundan daha güzel nerede yaşatılabilir.
3) FERİHA ÖĞRETMEN EN ÇOK BU FOTOĞRAFI SEVERDİ
Feriha öğretmen Muğla’da 30 yıl boyunca çocuklara çevreyi, insana saygıyı, doğayı sevmeyi öğretmeye çalıştı. Ve nihayet 82 yıl önce öğretmenliğe başlayan Feriha Günsan’ın adına açılan anaokulunda bir ders.
Bakar mısınız fotoğrafa...
İşte mucize dediğim de bu...
Hayatı boyunca çocuklara doğayı sevmeyi öğreten Feriha öğretmenin okulunda;
şimdi çocuklara bisikleti anlatıyorlar.
Çevreyi korumayı öğretiyorlar.
Eminim 82 yıl sonra Feriha öğretmenin ruhu şad oluyordur.
İşte ilköğretim budur arkadaşlar.
Eğitim “2 kere 2”den ibaret değildir.
Muğla Valisi İdris Akbıyık
Önce doğduğun gezegene saygıdır. İnsana, hayvana, doğaya ve çevreye sevgidir.
Karbon salınımına karşı çocuklara bisikletin önemini öğretmektir.
Sıraya girmeyi anlatmaktır.
Başkalarının haklarına tecavüz etmeyi zekâ sanan o “habis kurnazlığı” anlatmaktır eğitim.
Ruhunuz şad olsun Feriha öğretmen.
Teşekkür ederiz Osman öğretmen.
Paylaş