Paylaş
Andok Dağı’ndan Makam Dağı’na, oradan Hasuni Mağaraları’na kadar gelincikler, papatyalar, yaban otları...
Kefrum Kalesi’nden buram buram kekik kokuları... Diyarbakır, Kulp, Ergani, Silvan baharla beraber uyanıyordu. Batman Çayı gürül gürül...
Güzel bir mayıs sabahıydı. Ve en güzeli de 1000 yıldır susuzlukla kırbaçlanan o topraklara, bir büyük hayalin müjdesi veriliyordu. Hasretle beklenen suyun temeli atılacaktı.
Sabah erken kalktı. Ankara’dan gelecek bakan arkadaşlarını beklemek üzere Batman Havalimanı’na geçti.
Az sonra uçak indi... Ama gecikmişlerdi...
Asırlardır su bekleyen topraklar için Silvan’da yapılacak temel atma törenini millet bekliyordu.
Karayolu 45 kilometre...
Zorlu dağ yolları çok vakit alacaktı.
“Hadi helikopterle gidelim” dediler.
Ve 2012 yılının 4 Mayıs günü, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz helikopterle Silvan’a geçtiler.
Temel atılmış, çay ve sohbet başlamıştı ki...
Jandarma komutanı bakanların yanına yaklaştı: “Sayın Bakanım, az önce haber aldık. Sizin geçeceğiniz yolda bomba bulunmuş...”
Dört bakan birbirlerine baktılar.
Derin bir iç çekme...
“Kader” dediler...
Gerçekten de nehir boyunca devam eden yoldan, Malabadi Köprüsü’nü geçince...
Silvan girişine doğru, Kulfa Köyü girişindeki menfezde kuvvetli bir bomba bulunmuştu.
Ölümden dönmüşlerdi.
Peki ben bu olayı neden hatırlatıyorum...
9 YIL SONRA DEĞİŞEN KADER
Önceki gün, Silvan’da bir büyük sulama projesinin açılış töreni vardı.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, açılış konuşmasında bu toprakların 2045 yılına kadar su sorunu olmayacağını söyleyince, geri gittim...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hayırlı olsun. O taşı oraya tespih tanesi gibi koyun” dediği törenden 2012 yılının 4 Mayıs gününe...
Tam 9 yıl önce, terörün kol gezdiği çorak topraklara şimdi su verilecek...
O inşaat sırasında 41 saldırı olmuş. Roketli, ağır silahlı saldırılar...
Uzman Başçavuş Metin Uysal şehit düşmüş... Evine ekmek götüren küçük Fırat Simpil şehit düşmüş... Daha onlarca şehit... İşçiler baskına uğramış...
DOĞDUĞUM TOPRAKLARIN KADERİ
Önceki günkü törende Mehdi Eker’i görünce o günleri hatırladım.
4 bakanın ölümden döndüğü günleri...
Mehdi Bey o toprakların yetiştirdiği bir memleket sevdalısıdır.
Şiire tutkusundan bende yeri ayrıdır. Diyarbakır sokaklarında İsmet Özel, Pekin caddelerinde Şeyh Galip okumuşluğumuz vardır.
Kalp mesafesindedir.
O yüzden sordum:
Mehdi Bey, sizi törende gördüm. Doğduğunuz bu topraklar bin yıldır susuzlukla kırbaçlanıyordu. Şimdi o topraklara suyu getiren ellerden birisi oldunuz. Ölümden döndüğünüz günü hatırladım. Ne hissettiniz?
Mehdi Bey, yine içinden şiir geçen bir cevap verdi: “İbn-i Haldun’un dediği gibi, coğrafya eğer bir kaderse, bu proje işte o coğrafyanın kaderini değiştirecek. İnsanların kaderi değişecek. Bin yıldır kuraklıkla kırbaçlanan bu insanlar berekete kavuşacak. El evlerine mevsimlik işçi olmayacak. Çok şükür... Daha ne olsun... Terörle mücadelenin de aslı budur... Kader haline gelmiş bir coğrafyanın değişimi de budur. Yokluk varlıkla değişecek. İşsizlik istihdamla değişecek. Hüzün, umutla değişecek...”
Çok merak ettim, o gün ne oldu da aniden helikoptere binme kararı aldınız? Bombadan kurtuldunuz.
“Evet, şimdi hatırlamıyorum ama sanıyorum gecikmeyelim, millet beklemesin diye öyle bir karar aldık. Kader işte. Meğerse bombalı tuzak varmış...”
GÖNÜLLERDEKİ BARAJLAR
Kulp Çayı’nın Dicle’yle buluştuğu o coğrafyada öyle bir proje ki bu...
Diyarbakır’da 5 milyon futbol sahası kadar bir arazinin sulanması demek...
Dile kolay... Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, “Hadi başlayalım” dedikten sonra 9 yıl geçmiş.
Mehdi Bey’in nasıl çalıştığını biliyorum. Veysel Eroğlu öyle... Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek...
İşçisinden mühendisine, ata mezarlarının çocuk seslerine karıştığı bu topraklarda heyecanla çalıştılar.
PKK’nın baskınlarından, tuzaklarından yılmadılar. Şehitler verdiler.
Şimdi dün televizyonlarda gördüğünüz bu tören, belki gündelik haberlerde bize sıradan bir haber gibi gelebilir ama...
Dünyada böylesine sert bir coğrafyada, böylesine terör tehdidi altında başka bu büyüklükte biten bir proje var mıdır, bilmiyorum...
Evet, işte “kader gibi görünen bir coğrafya” bu barajlarla değişiyor.
Kaderler değişiyor.
Şimdi sıra terörün “gönüller arasına kurduğu barajları” sevgiyle kaldırmakta...
Umutla yükselen bu barajlar...
Gönüllere birer tuzak gibi kurulan o habis barajları da yıkmalıdır..
Paylaş