Dinlerin başlangıcında onlar kazar biz bakarız

Belki de daha o zaman okyanuslar birbirinden ayrılmamıştı.

Mısır kurulmamıştı.

Firavunlar doğmamıştı.

Piramitler yoktu.

Ve tarih kitaplarında en eski uygarlık diye bilinen İnkalar ve lamaları da yoktu.

Avrupa yerinde değildi. Amerika doğmamıştı. Kölelik başlamamıştı. Afrika işgal edilmemişti.

Meteorlar yağmamıştı. Dinozor çağı bitmemişti.

Çoktanrılı dinler ilan edilmemişti.

Musa daha Kızıldeniz’i bölmemişti.

İsa çarmıha gerilmemişti.

Kuran’ı Kerim inmemişti.

Ve tekerlek henüz icat edilmemişti.

Yani bizler;

Birer insanoğlu olarak;

Takvimsiz ve saatsiz;

Zamanın olmadığı bir yerde;

Mevsimlere bile adını vermemiştik.

Dil, gırtlağımızdaki sese henüz dönüşüyordu.

Harf yoktu. Sayı başlamamıştı. Yalnızca şekil vardı.

Yani insanlığın bilinen inanç tarihinin en dibindeydik;

Ve onlar;

İşte öyle bir zamansızlıkta;

Yani, tekerleğin olmadığı bir çağda;

15 tonluk kayaları yüzlerce metre taşıyıp (T) halinde dikiyorlardı.

Ve o kayalardan insanlığın bilinen en eski tapınaklarını yapıyorlardı.

Nerede mi?

Urfa’da.

Kazı yapan Almanlardan anlıyoruz ki;

Göbeklitepe’de insanlık tarihinin “inanç miladı” yatıyor.

Belli ki, ilk inanç o tapınaklarda filizlenmiş.

Bu yüzden National Geographic kapak yaptı:

Başlık:

“Dinlerin Doğuşu”...

Peki biz ne yaptık?

İnsanlığın 11 bin 600 yıl öncesinden bize bıraktığı mirası;

Korumak için bir bekçi bile koymadık.

Dünyanın en eski tapınaklarının bulunduğu kazıda üç köylü bekçilik yapıyor.

Muhtemelen köylülerin maaşını da Almanlar veriyor.

Ne garip;

Bu devlet koruculara milyonlarca lira maaş verirken, insanlık tarihi için bir korucu ayıramıyor.

Heykelin birisi çalınmış bile.

Duyduk mu bunu?

Anladık mı?

İçimize sindirebildik mi?

Sonra kızmayalım;

Tarihi eserlerimiz başka ülkelerin müzelerinden çıkıyor diye.

Niye kızıyorsun arkadaş.

Urfa’ya peygamberler şehri demeyi biliyorsun.

Ama inanç tarihinin en önemli mirasını koruyamıyorsun.

Ne üzücüdür ki, Urfa Belediye Başkanı elinden geleni yapıyor. Ama o da çaresiz.

Zaten işte bu yüzden;

Soruşturma ve araştırmayı yalnızca suça ayarlı polisiye bir iş olarak anladığımız için;

Mesela arkeologların da bir araştırma yapabileceklerini düşünemez hale geldik.

Sorun bakalım;

Sorun ve kendi vicdanınıza doğru bir kazı başlatın.

Yıllar önce Efes’te, Bergama’da gösterdiğimiz bu pervasızlık;

Urfa Göbeklitepe’de nasıl ve neden yakamızı bırakmıyor. Bu vurdumduymazlık  nereden geliyor?

Bir önceki yazıda dedim ki:

“Biz bu topraklarda birbirimizin kuyusunu kazarken;

Bakın Almanlar Urfa’da ne kazıyor?”

Ve şimdi devam ediyorum: 

“Ne ağır bir çelişkidir ki;

Arap Yarımadası’ndan Kuzey Afrika’ya ve oradan Ortadoğu’ya kadar;

Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla;

Birbirimize olan inancımızı kaybedip;

İnançsızlıktan kan döktüğümüz bu topraklarda;

İnsanoğlu, inancın ilk temellerini atmış.”

Ve işte şimdi o topraklarda;

Hiç haberimiz olmadan;

İnsanlık tarihinin en eski “inanç haritası” çıkartılıyor.

Bilmem; anladık mı?
Yazarın Tüm Yazıları