Paylaş
Neden ilginç?
Çünkü bu toplantıda alışık olduğumuz gibi masalarda kâğıtlar, kalemler, plastik su şişeleri yok.
Not defterleri, kalın sayfalı klasörler yok.
Bu bir “çevre toplantısı”...
Ve kelimenin tam anlamıyla bir “sıfır atık” toplantısı.
AK Parti Çevre, Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan konuşuyor:
Çiğdem Karaaslan
“Konu sıfır atık olunca sadece söylemlerimizle değil eylemlerimizle de, sadece teoride değil pratikte de uygulamalarımızı genişletmeyi hedefliyoruz.”
Partinin kadın milletvekilleri bir araya gelmişler.
Ve “sıfır atık” projesini de önce kendilerinden başlatmışlar.
O yüzden toplantılarında plastik yok.
Bir başka deyişle “geri dönüşümü yüksek” bir toplantı.
Bu gelişmeyi görünce kendi kendime dedim ki...
“Fatih, eğer siyasi partiler topluma bir söz veriyorlarsa... Örneğin çevre için projeler ortaya koyuyorlarsa; bunu önce kendilerinden başlatmalılar.”
Yani...
“Yani bundan sonra özellikle siyasi partilerin toplantılarına bakacağım. Ne kadar çevreciler?”
Çiğdem Hanım AK Parti’de çevre hareketi kurumsallaştığından bu yana bu konuda çalışıyor.
Kurucu Genel Başkan Yardımcısı.
İşte şimdi gelinen noktada, çevre hareketinin en etkin kuralını AK Parti’de uygulamaya başlıyorlar.
İlk hareket “çevre dostu toplantılar”.
O yüzden artık çevre üzerine sözler veren bütün siyasi hareketlerin bu tür toplantılarına bu gözle bakacağım.
Aslında bu bakışı bütün çevrecilere öneriyorum.
Kendilerini yakın hissettikleri siyasi partilerin bu tür toplantılarına böyle bir filtreyle baksınlar.
Önce oradan başlayalım.
Yoksa...
Meydanlarda çevre üzerine nutuklar atmakla olmuyor.
Afişler, reklamlar, konferanslar yetmiyor.
Bakalım o konferanslarda hâlâ plastik bardak, plastik su şişesi var mı?
İşte bu nedenle “Çiğdem Hanım çıtayı yükseltti” diyorum.
BU HASTALIĞIN AŞISI BİZİZ
Toplantının bir bölümünde Çiğdem Karaaslan şöyle diyor:
“Ne yazık ki iklim krizinin bir aşısı yok. Belki de hayatımızda yapacağımız değişikliklerle, değiştireceğimiz alışkanlıklarımızla ve çevre merkezli düşünme yeteneğimizi arttırarak belki de her birimiz birer aşı olabiliriz.”
Gerçekten de böyle düşününce...
Çevreye karşı göstereceğimiz saygı, özen ve “sıfır atık” katkısıyla; dünyamızı kuşatmaya devam eden bu “çevre kanseri”ne karşı birer doz aşı olabiliriz.
Yani çare biziz.
EMİNE HANIM VE SIFIR ATIK
Son dönemde Türkiye’deki çevre hareketini BM düzeyinde uluslararası bir markaya dönüştüren Emine Erdoğan Hanım’ın bu çalışmalarını en başından beri destekliyorum. Yazıyorum. Takip ediyorum. Konuşuyorum. Ufacık bir katkım olunca mutlu oluyorum.
Emine Hanım da öyle birkaç konuşma yapıp peşini bırakmadı bu projenin. Türkiye’nin en ücra yerlerinde bir fidan diken kişiyi bulup kutladı. Bir “doğa okulu” açan belediyeyi destekledi.
Çevre için mücadele eden kim varsa yanında oldu.
Şimdi bakıyorum da bu mücadele neredeyse bir yarışa dönüşüyor.
Çiğdem Karaaslan’ın siyasi parti toplantılarına böyle bir “sıfır atık” standardı getirmesi bu açıdan önemli bir gelişmedir.
Yani “sıfır atık” standardının, toplumun en etkin kurumlarının başında gelen siyasi partilere yansıtılması bu açıdan alkışlanacak bir kararlılıktır.
Çiğdem Hanım’la konuşunca anlıyorum ki...
Başta siyaset olmak üzere toplumun her kademesinde görev alan kadınlar bir çözüm anahtarı oluyorlar.
Ben kendi adıma bundan sonra özellikle siyasi partilerin toplantılarında “sıfır atık” standardı arayacağım.
Gelin birlikte arayalım...
Paylaş