Paylaş
Sabah saatlerinde gelen mesajlarla bir büyük soruya dönüştü.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner internet üzerine konulacak filitrelemenin sınırlarını tartışmak istemişti.
Ama Arınç; “Onun da çocukları var. Pornoya karşı olmalı” diyerek özgürlük arayışını porno hevesi gibi gösterince sorular büyüdü.
Arınç’a sorular geliyor. Ve elbette benim de birkaç sorum var.
Arınç diyor ki; “TÜSİAD ekonomik konularla uğraşsın!”
Sanıyorum Arınç, örneğin ABD’de internet gelirlerinin 23.2 milyardolara ulaştığını bilmiyor.
Ve tabii şu soru var:
Acaba Türkiye’de yılda 400 milyon liralık bir internet geliri oluştuğu Arınç’a aktarıldı mı?
Her zaman demokrasi ve özgürlük diyen, savunan Arınç’ın sanal dünyadaki özgürlük arayışını “Porno site arayışı” gibi göstermesi bu nedenle üzücü olmuştur.
Bu hatırlatmalardan sonra yazıya ve sorulara geçebilirim;
BURADA; Ana Muhalefet Partisi genel başkanının gizli kamera suikastıyla ve korsan internet yayınıyla yıkıldığı günlerde…
ORADA; Sanal geleceğin en keskin tartışması için toplanmaya karar verenler, sordular:
“Geleceği şekilendirmek için sanal özgürlüğü nasıl belirleyeceğiz?”
BURADA; Meclis’deki üçüncü önemli partinin bütün üst yönetiminin özel hayatlarının “gizli kamera kuşatması”na alındığı günlerde…
ORADA; İnternet dünyasının en güçlü 1000 patronu e-G8 Forumu’ndalar.
BURADA; Genel başkan yardımcılarının gizli kamera kayıtları ve korsan internet şantajıyla istifa ettiği saatlerde…
ORADA; Sanal devrimciler, yatırımcılar, internette “daha fazla özgürlük ve etik çerçeve nasıl sağlanır?” araştırmasındalar…
BURADA: Deniz Baykal, Cihan Paçacı; Mehmet Ekici, Recai Yıldırım, Emekli Büyükelçi, Deniz Bölükbaşı, Prof. Osman Çakır, Umut Şafak’ın, internet üzerinden yapılan gizli kamera şantajıyla istifa ettiği saatlerde.
ORADA; Google’ın patronu Erik Schmidt, Facebook’un patronu Mark Zuckerberg ve dünyanın önde gelen yatırımcıları, siyasiler ve akademisyenler sordular:
-Sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki dijital sınır nasıl kurulacak?
FARKI GÖRMEK
BURASI’nın neresi olduğunu zaten biliyorsunuz.
ORASI ise önceki gün Paris’te toplanan e-G8 zirvesidir.
Şimdi burası için soruyorum:
-Dünya tarihinin en büyük devrimlerinden birisi olan internetin devrimcileri, kurucuları daha iyi bir sanal düzeni tartışırken, bizde internet tarihinin en utanç verici “sanal siyasi suikastı”nın yapılması nasıl bir duygu yaratmalıdır?
-Utanmalı mıyız?
-Kusmalı mıyız?
-Başkasından aldığımız teknolojiyi, dehşet verici bir korku filmine çevirmek nasıl bir “pusu zihniyeti”dir.
Bilginin ve haberleşmenin özgür ve tertemiz dünyasına bir foseptik çukuru açmak gibi birşeydir bu.
Ege’de koyları kirleten, Adana’da havayı asite boğan da bu kafa değil midir?
Paris’ten Arzu Çakır’ın notlarını okurken anlıyorum bunu. Vuslat Doğan Sabancı’nın toplantı salonundan açtığı telefondaki heyecan dolu sesi söylüyor.
Geleceğin sesi yani.
SORULAR DA YASAKLANIRSA
İnternet üzerinden yapılan korsan bir yayınla yıkılan Baykal’la sabah 06.00’da konuşmuştum.
Sesi hüzne doğru açılan bir uçurum gibiydi.
Sonra MHP yönetimi o korsan yayınla çöktü.
Peki hiç düşünüyor muyuz?
-İçine yuvarlandığımız bu “djital pislik” bize hangi dünyanın kapısını açmaktadır.
-Acaba sanal dünyanın hangi tarafında kalıyoruz?
Yeraltına, cehennemin günah çukuruna doğru mu gidiyoruz? Yoksa hukukun ve özgürlüğün dijital denizlerine mi açılıyoruz?
ORADA; Facebook’tan, Google’a kadar milyarlarca dolarlık “yatırım mucitleri” tartışıyor.
Toplantıya katılan bakanlar, siyasiler, yayıncılar, özgürlükle, hukuk arasındaki çizgiyi sorguluyor.
BURADA; Başbakan Yardımcısı Arınç, internette özgürlüğü tartışmak isteyen TÜSİAD’ı, “iktidara gelince pornoyu serbest bırakırsınız” diyerek aşağılıyor. Özgürlük sınırını pornoyla eşitliyor.
Doğrusu merak ediyorum:
-İnternet gelirlerinin yılda 23.2 milyar dolara ulaştığı ABD’de bir bakan, sanal dünyadaki özgürlüğün sınırlarını tartışmak isteyen yatırımcılara böyle bir “porno çıkışı”nda bulunsa acaba nasıl değerlendirilirdi?
Ya da şöyle soralım:
-Yıllık reklam geliri 400 milyon liraya yaklaşan internetin sorunlarıyla o sektörün bir derneği olan TÜSİAD ilgilenmeyecek de kim ilgilenecek?
Ve daha keskin bir soru:
-Ahlak adına porno sitelerinin doğal olarak filitrelendiği bir ülkede, gizli kameraların korsan internet yayınlarıyla siyasi şantajlara dönüştüğü siteler, nasıl oluyor da engellenemiyor?
Evet özgürlük ve demokrasi adına bu soruları artıracağız.
Çünkü artık “sanal dünya”, “gerçek dünya”’nın aynasındadır.
Bu tıpkı, aynaya bakan bir insanın aynadaki suretiyle kendisi arasındaki ilişkiye benzemektedir.
Düşünün ki 2013’te Türkiye’de 20 milyon kişisel bilgisayar olacak.2002 de 4.3 milyon olan kullanıcı, bugün 39 milyona ulaştı. 2013 te bu sayının 55 milyona ulaşması bekleniyor.
Ve asıl soruya gelirsem;
-Biz, iktidarların istediği sınırlarda yaşabilen ve yalnızca klavyelerin önündeki “otomasyon kafalı” birer kullanıcı mı olacağız?
-Yoksa yeni dünyanın dijital kanallarından özgürce geçen birer devrimci/yatırımcı olarak mı yükseleceğiz?
Sorun bakalım.
Dijital dünyanın yıktığı Berlin duvarının neresindeyiz?
Paylaş