Paylaş
SERPİL’in içindeki kuşku giderek büyüyordu.. “Acaba çocuğumda bir şey mi var?” Melih 2 yaşına geldiğinde Serpil önce eşine sordu:
“Sence bizim oğlumuzda bir değişiklik mi var?”
- Nasıl yani?
- Ne bileyim yaşıtlarına göre biraz yavaş büyüyor gibi.
Baba kestirip attı:
- Nereden çıkarıyorsun bunu. Yok öyle bir şey...
O öyle demişti ama Serpil’in içine şüphe düşmüştü bir kere. Ve o şüphe her geçen gün içini kemiriyordu.
Melih 3 yaşına gelince o şüphe artık gerçeğe dönüşüyordu. Evet oğlu “özel” bir çocuktu.
5 yaşına geldiğinde hem kendi ailesiyle hem de eşinin ailesiyle tartışmaya başlamışlardı.
Onlar “Nereden çıkarıyorsun bunları. Melih normal bir çocuk” diye çıkışıyorlardı.
Tartışmalar ara ara kavgaya bile dönüşüyordu.
Serpil onlara “evet” diyordu ama bir yandan da araştırıyordu.
Melih’in durumu nedir? Birkaç psikolog buldu. Sordu soruşturdu.
Hemen hepsi “Dikkat eksikliği” diyordu.
Bu sırada Melih, İbrahim Karaoğlan İlkokulu’na başlamıştı.
Okul yönetimi Melih için “kaynaştırma öğrencisi” diyordu.
Serpil eşine gerçeği kabul ettiremeyince ayrılmaya karar verdi. Ve evi terk etti.
Serpil bu ayrılığı o kadar nazik anlattı ki:
“Eşim kabullenmiyordu. Baktım olacak gibi değil. Oğlum için ayrıldım. Anne baba evine döndüm. Ve işe girdim. Çünkü o tarihlerde özel çocukların giderlerini devlet karşılamıyordu. Sigorta için işe girdim.”
OĞLUM ÇANTAYI FIRLATTI: ‘YETER ARTIK’
Melih büyüdükçe okuldaki sıkıntılar da artmaya başladı. Çünkü onu anlamıyorlardı. Ve annesi Serpil’i hiç anlamıyorlardı. İşte bir annenin oğluyla hayat arasında gidip geldiği kopma noktası.
Serpil bu anı bana şöyle anlatıyor:
“Bir gün oğlum okuldan ağlayarak döndü. Çantasını fırlattı. Çok kızgındı. Ben tabii onun göz temasından anlarım. Çok kızgın ve hırslı olduğu için bekledim sakinleşsin. Sakinleştikten sonra sordum: ‘Annecim ne oldu anlat bana’.
‘Ya öğretmen test yapacaktı. Arkadaşlarıma test dağıttı ama bana dağıtmadı. Neden bana test yapmadı. Neden. Neden’.”
Feci bir andı... Serpil sinirden ağlayacak gibiydi. Ama ağlamadı. Yılmadı.
ANNENİN İSYANI
- Ne demek hocam. Siz benim oğlumu dışladınız. Şu anda kendisini nasıl hissediyor biliyor musunuz? Keşke bana söyleseydiniz, ben gider kırtasiyeden ona göre test alır size verirdim.
Çünkü o tarihlerde öğretmenlerde “özel öğrenci” kavramı yoktu. Yetemiyorlardı. Özel eğitimci yoktu.
OĞLUMU NASIL DIŞLARSINIZ
Hemen okula gitti...
İşte öğretmeniyle yaptığı konuşma:
- Hocam Melih’e test vermemişsiniz. Çok üzülmüş. ‘Neden öğretmenim arkadaşlarıma test verdi de bana test vermedi’ diye sordu. Neden benim oğlum dışlanıyor hocam.
Ve hocanın cevabı:
- Sizin oğlunuzun yapabileceği bir test değildi. Özel test de yapamadım.
ÇOCUĞUMU SINIFTAN ATMAK İSTEDİLER
Serpil, oğlu için bu tepkiyi verince öğretmen diğer velilere gidip imza toplatıyor.
İmzanın konusu da şu: “Melih bu okuldan gitsin... Engelliler okuluna...”
Oysa ki Melih engelliler okuluna zaten gidiyor. Kaynaştırma için İbrahim Karaoğlan İlkokulu’nda... Serpil devam ediyor:
“Allah’tan oranın müdürü ve genel müdürü çok iyi insanlardı. ‘Biz bu çocuğu kazanacağız’ dediler. Öğretmeni ve velileri ikna ettiler. Çünkü çocuğum oradaki arkadaşlarına alışmıştı. Arkadaşları da onu istedi. Böylece arkadaşlarıyla birlikte Gaffar Okkan Ortaokulu’na geçti. İlkokul arkadaşlarıyla birlikte olduğu için mutluydu.”
Ama Melih büyüyordu. Tepkileri de ona göre yükseliyordu. Son sene öğretmenler de zorlanıyordu. Annesi sordu:
- Melihcim bak, sorunlar var. Gel okulu değiştirelim. Özel öğrencilerin olduğu bir okula geçelim.
Ve Melih’in cevabı:
- Hayır anne. Ben bu okuldan arkadaşlarımla birlikte mezun olacağım.
Serpil yine okul müdürüne gitti. Anlattı, dil döktü. Bir annenin yüreği neyse onu koydu ortaya. Serpil bir doktorlara gidiyor, bir rehabilitasyon merkezine gidiyor. Melih’in durumuyla ilgili raporlar alıyordu. Oradaki doktorlar, “Melih o okulda okuyabilir” raporunu verince müdür “Tamam” dedi.
VE MELİH KEPİNİ HAVAYA ATIYOR
Aradan yıllar geçiyor...
Melih, Ali Güven Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Turizm Otelcilik-Konaklama Bölümü’nü onur belgesi ile bitiriyor.
Ama ne mücadele...
Ve sonunda Serpil mutluluk gözyaşlarıyla oğlunun kep giyme törenine katılıyor.
Peki şimdi ne olacak...
Melih ne yapacak? Nasıl yaşayacak. Bir iş sahibi olabilecek mi?
OĞLU İÇİN KURSA YAZILDI
Serpil düşünüyor, düşünüyor... Acaba ne yapsa... İşte o sırada babasının lüle taşı ustalığı aklına geliyor. Araştırıyor. Bir bakıyor ki, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi el sanatları kursu açmış... Hemen oraya yazılıyor.
BÜYÜKERŞEN FARKI
Serpil hanım bu kursu öyle bir anlatıyor ki...
“Bir hayat kazandık orada. Zaten Yılmaz Büyükerşen hocamızın peşinden giden hiç yanılmaz...”
ÖNCE KENDİMİ GELİŞTİRDİM Kİ ÇOCUĞUMA FAYDAM OLSUN
Serpil kurstan başarı belgesiyle mezun olduktan sonra bir atölye hayali kuruyor.
Nasıl olacak?
O sırada kaymakam destekli sosyal projeleri var.
Oraya başvuruyor. Sağ olsun kaymakam onaylıyor... (Buradan o dönemin vali ve kaymakamına selam olsun...)
Ve Serpil kadın girişimci olarak KOSGEB desteğiyle 15 bin lira kişisel krediyle atölyesini kuruyor.
MELİH İFTAR SOFRASI KURUYOR
Bütün bu sevindirici haberler Melih’i de hayata bağlıyor. Ve ramazan günü kimse evde yokken Melih eve gidiyor... Sonrasını Serpil hanım şöyle anlatıyor:
“Ben orucum... Melih’e oğlum eve gitmeyelim ezana 15 dakika kaldı. Gel dükkânımızda lahmacun söyleyelim dedim. Ama o bana sürpriz yapmak istemiş. Benden habersiz eve gitmiş, bir şehriye çorbası yapmış. Mevsim kızartması ve salata yapmış. Salatalık falan. ‘Olmaz anne eve gitmemiz lazım’ diye ısrar ediyor. Eve bir gittim ki iftar sofrası hazır. Artık siz düşünün beni.”
ŞİMDİ ONLAR ANNE OĞUL BİRLİKTE ÜRETİP SATIYORLAR
Evet arkadaşlar...
Bu pazar size bir annenin “özel durumu” olan çocuğu için yaptığı o müthiş mücadeleyi aktarmak istedim.
Şimdi onlar Eskişehir Odunpazarı’ndaki dükkânlarında birlikte çalışıyorlar, üretiyorlar...
Ve sevgili Serpil Işık... Çocuğun için, eşini bıraktın. Okul hayatı boyunca her türlü güçlüğe göğüs gerdin. Onu mezun ettin. Melih’i okutmakla kalmadın, ona bir iş hayatı sunmak için sen kurslara gittin. Sevgili Serpil, önünde saygıyla eğiliyorum.
Hele şu sözlerin hiç unutulmasın isterim: “Ben sürekli kendimi geliştirdim. Bu çocuklarla ilgili ne yapılması gerektiğini okudum. Kanunlara kurallara baktım. Ben onunla birlikte büyüdüm. Ben onların göz temasıyla ne demek istediklerini anlarım. Ben şimdi bu çocuklara eğitim vermek isterim... Bu durumdaki bütün annelere buradan selam olsun...”
Paylaş