Paylaş
- Katarlı beIN gidiyor.
- Paraları ödemeyecek.
- Ligler ortada kalacak.
- Takımlar paralarını alamayacak.
Dün TFF Başkanı Nihat Özdemir’e sordum:
- Doğru mu bu söylentiler? beIN gidiyor mu?
“Ne gitmesi... Bırakın gitmeyi, geçen hafta beIN’in CEO’su yönetim kurulumuzun önünde bize aynen şöyle dedi: ‘Sayın yönetim kurulu, biliyorsunuz 2 yıl sonra bizim sözleşmemiz bitiyor. Ancak biz 2 yıldan sonrası için de uzatmak istiyoruz.’ Bunu söyleyen şirket gider mi? Tam tersine, sözleşmeyi uzatmak istiyorlar.”
- Peki para ödeme konusu?
“588 milyon lira para söz konusu. Geçen cuma bir ödeme oldu. Salı günü yine ödeme olacak. Her hafta maçlar oynandıktan sonra ödeme yapacaklar. 8 haftada tamamlanacak. Yani bir borç ödememe durumu kesinlikle söz konusu değildir.”
- Peki bu söylentiler nereden çıkıyor?
“Onu çıkaranlara sormak lazım. Ben gerçekleri açıklıyorum. TFF üzerine düşen sorumluluğu tarafsızca yerine getiriyor. Ligler tamamlanacak. Bu tür dedikodularla liglere gölge düşürmek isteyenler varsa boşuna.”
Evet...
Birinci ağızdan anlaşılıyor ki...
beIN 2 yıl sonrası için de teklif hazırlamayı düşünüyor.
Dahası, 8 haftada ödemelerini tamamlayacak.
Bu noktada maçların oynanması çok önemli.
Çünkü bu maçlar oynandıkça, takımlar da paralarını alacak.
Şunu da söylemeliyim ki...
Kim ne derse desin, maçları da özlemişiz...
Bırakın oynansın...
Dedikodular yerine maçları seyredelim...
HAYAT YOLUNUZ GÖNLÜNÜZDEN ESEN RÜZGÂRA YELKEN OLSUN
Çocuklarımdan o kadar anlamlı Babalar Günü mesajları geldi ki...
Hele Kuzey’den bir fotoğraf...
Eylül’den bir şarkı dinledim...
Tabii bir de Eritre’de 57 gün mahsur kalan üç denizciden İbrahim Iğnak’ın kızı Ceren’den gelen telefon...
Ceren, “Siz de bana bu zorlu süreçte bir baba oldunuz” dedi...
Ve onlara ve bütün çocuklara bir tek şey söyledim:
“Hayat yolunuz gönlünüzden esen rüzgâra yelken olsun.”
FAHRETTİN ALTUN’DAN ANLAMLI BİR ÇAĞRI
Amerika’yı yakıp yıkan “siyah düşmanlığı”...
Avrupa’da yükselen “ırkçılık” ve “Müslüman düşmanlığı”...
Ayasofya tartışmaları derken...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çok önemli bir karar açıkladı.
İstanbul’da üç ülkenin kuracağı ve “İslam düşmanlığı”yla mücadele edecek bir televizyon kanalı...
İşte tam bu noktada önceki gün İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un SETA Vakfı’nın bir toplantısında yaptığı konuşmadaki şu ifadeler dikkatimi çekti:
“Türkiye ve Avrupa Birliği, birçok alanda yakın ortaklardır. Müslüman karşıtı ırkçılık konusunda da daha yakın işbirliği yapabileceğimize inanıyorum. Bu itibarla, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Avrupalı dostlarımıza, Müslümanlar ve diğer dini cemaatlere eşitlik sağlanması noktasında gösterecekleri çabalara destek vermeye hazır olduğunu ifade etmek istiyorum.”
Bu sözler bir kez daha gösteriyor ki...
Avrupa Birliği’nde yer alacak bir Türkiye, AB’yi bir Hıristiyan kulübü olmaktan çıkaracak...
Daha da ötesinde, AB’yi “dünyadaki dinler arası düşmanlığı ve ırkçılığı çözebilecek bir yapıya” kavuşturacaktır.
Umarım Türkiye’nin bu “anahtar rolü” artık görülür...
Paylaş