Paylaş
Türkiye’ye uygulanan “örtülü askeri malzeme ambargosu”nun arttığı bir dönemde.
AB’nin göbeğinde...
Ve NATO’nun karargâhında...
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, hem NATO hem de AB ve Türkiye açısından çok anlamlı bir mesaj veriyor.
Brüksel’deki gazetecilerle yaptığı sohbetten şu cümlenin altını çiziyorum:
“AB Yüksek Temsilcisi’nin de katılım sağladığı bu oturumda ayrıca, AB üyesi olmayan müttefiklerin AB’nin savunma girişimlerine dahil edilmesinin Avrupa güvenliği açısından önemini de ifade ettik.”
Peki nedir bu cümlenin önemi?
AB üyesi olmayan ülke biziz.
Ama NATO’nun, AB’nin güvenliği için en çok yardım istediği ülke de yine biziz.
Üstelik Kosova’daki kriz için istenen Türk askerlerinin de konuşlandığı bir dönemde...
Bu cümlenin anlamı daha da önemli bir hale geliyor.
ASKERİ DİPLOMASİ
Geçmişte milli savunma bakanları daha çok askerin ihtiyaçları, askere alma gibi konularla ilgiliydi. Bakanlar bir anlamda siyasi otorite ile asker arasında bir yerdelerdi.
Hemen hemen hiç konuşmazlardı.
Rahmetli Özal bu yapıyı bir ölçüde dönüştürmek (sivilleştirmek) için önemli adımlar atmıştı. Ordudaki atamalara seçilmiş sivil irade olarak müdahale ediyordu.
Yıllar geçti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la birlikte Milli Savunma Bakanlığı’nın pozisyonu daha da güçlendi.
Ve nihayet Hulusi Akar’la birlikte Milli Savunma Bakanlığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ön açmasıyla çok daha aktif bir rol aldı.
Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi...
“Askeri diplomasi” Türkiye’de de devreye girdi.
Akar, Rusya krizinden ABD ile sorunlara, Yunanistan’la olan sıkıntılara kadar birçok diplomatik alanda “askeri diplomasi” uygulayarak Dışişleri Bakanlığı’nın önünü açtı. Müzakere sahasında “askeri güç” faktörüyle “diplomatik caydırıcılık” rolünü oynadı.
Bunu Balkanlar’da da gördük. Azerbaycan’ın zaferle sonuçlanan topraklarını geri alma savaşında da gördük.
HULUSİ AKAR
Yeri gelmişken...
Hulusi Akar’ı bilinen ve bilinmeyen bütün hizmetleri için de kutlamak gerekiyor.
FETÖ’nün hain darbe girişimiyle hiyerarşik olarak sarsıntıya uğrayan Türk ordusunun kısa sürede toparlanıp dünya çapında harekâtları peş peşe yapabilmesinde...
Suriye’den Ege’deki sıcak olaylara, Libya’dan Afrika içlerine kadar Türk askerinin dünyanın birçok noktasında görev yapabilmesinde...
Hulusi Akar’ın rolü çok büyüktür.
Ve elbette bu görevi yaparken en yakınındaki isim Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Güler’di.
İki komutan... İki dost olarak birlikte çalıştılar.
Nitekim MİT Başkanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “askeri diplomasi”nin etkin isimleriydi. Birçok sorunu çözmek için birlikte hareket ettiler.
Ve elbette dönemin Dışışleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun başarısı. (Bu konuda ayrı bir yazı yazacağım.)
Bu kısa hatırlatmadan sonra, şimdi gelelim yazının başlığına...
Milli Savunma Bakanı Güler özellikle AB Yüksek Temsilcisi’nin katıldığı bir ortamda şu cümleyi özenle kuruyor:
“AB üyesi olmayan müttefiklerin, AB’nin savunma girişimlerine dahil edilmesinin Avrupa güvenliği açısından önemi.”
Böylece en uygun yerde, AB yönetimine en uygun mesajı veriyor.
Üstelik Türk askerinin NATO görevi için Avrupa’nın göbeği Kosova’ya gittiği bir dönemde.
Şu mesajı net olarak veriyor:
“Bizden güvenlik için askeri katkı isteniyor, biz de karşılığını NATO ve AB ülkelerinden bekliyoruz.”
ÖRTÜLÜ AMBARGO İÇİN UYARI
Güler’in AB’ye verdiği bu mesaja bir de şu sözünü ekleyelim:
“Türkiye, NATO’ya en fazla katkı sunan ülkeler arasında yer almaktadır. Buna rağmen, müttefiklerimiz tarafından ihracat kısıtlamalarına maruz bırakılmamız asla kabul edilebilir değildir. Bu kısıtlamalar sadece ülkemizin güvenliğini değil, aynı zamanda NATO’nun müttefikler için belirlediği yetenek hedeflerinin karşılanmasını; dolayısıyla NATO’nun güvenliğini de olumsuz etkilemektedir. Türkiye olarak NATO’ya ve Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğine, geçmişte olduğu gibi, bugün ve gelecekte de önemli katkılarda bulunmayı sürdüreceğiz.”
İşte “askeri diplomasi”nin devamı budur.
Yani...
NATO, askeri bir kurumdur. AB, siyasi bir yapıdır.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler
Ancak siyasi nedenlerle Türkiye’ye uygulanan askeri malzeme ambargosu da ortadadır.
Ayrıca AB’den Türkiye’ye karşı yükselen “vize duvarı”nı da hatırlarsak...
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in verdiği bu mesajların anlamı daha iyi görülecektir.
Bu açıdan bakarsak...
Bakan Güler’in, Akar’dan aldığı “askeri diplomasi” bayrağını taşıyıp daha da ileri götüreceği açıktır.
Üstelik şimdi...
Uzun dönem birlikte çalıştıkları MİT Başkanı Hakan Fidan Dışişleri Bakanı’dır.
İbrahim Kalın ise MİT Başkanı...
Yani...
Yıllarca birlikte çalışmış bir ekip aynı tecrübe ve uyumla iş başındadır.
Umarım, NATO ve AB içindeki bazı çevreler...
Bu bayrak değişimindeki tecrübeyi, uyumu ve kararlılığı algılar.
Paylaş