Bakan Ersoy: ‘35 milyar doları nasıl hesapladık?’

Turizmin kapandığı günlerde...

Dünyanın tıkandığı sırada...

Turizm Bakanı Mehmet Ersoy Türkiye’nin önündeki turizm geliri için bir rakam vermişti:

“24 milyar dolar...”

Ne yalan söyleyeyim, inanmamıştım. Dünyanın durduğu böyle bir dönemde bu nasıl olacaktı...

Ama oldu...

Turizm gelirleri Ersoy’un öngördüğü rakamı da aştı. 24.5 milyar dolar oldu...

EMİTT fuarını açtıktan sonra Turizm Bakanı’yla biraz sohbet ettik...

Sordum:

“Sayın Bakan, dünyanın kapıları açılıyor... Turizmde beklentiler de yükseliyor mu?”

“Elbette yükseliyor. Tahminlerimiz de tabii ki...”

- Peki nedir bu yıl beklentiniz...

- Bu yıl turizm gelirini 35 milyar dolar olarak öngörüyoruz...

Rakam böyle doğrudan söylenince insan merak ediyor. 11 milyar dolarlık bir artış...

Yani bu yalnızca bir tahmin mi, yoksa bunun bir hesap yöntemi mi var?

Ersoy gülerek cevap veriyor:

“Tabii fal bakmıyoruz. Kriterlerimiz var...”

İŞTE O KRİTERLER

Turizm Bakanı 35 milyar doların nasıl hesaplandığını şöyle açıklıyor:

- Önce ilk 40 gün göstergelerine bakıyoruz. Rezervasyonları inceliyoruz...

- Dünya genelinde kalkan kısıtlamalar hesaplanıyor. Uçuş güzergâhları. Kısıtlamaları kalkan ülkelerin Türkiye açısından turizm önceliklerine bakılıyor...

- Hava trafiğindeki hızlanmanın Türkiye destinasyonu inceleniyor...

- Tanıtımdan aldığımız geri dönüşler. Birisi “Acaba bu sene nereye gitsem?” dediği an Türkiye’yi görecek şekilde bir tanıtım ağı kurduk... Bu ağı sürekli kontrol edip yeniliyoruz. Ve veriler alıyoruz.

- İleri dönük rezervasyonların seyrine bakıyoruz...

Bütün bunları grafikler halinde ortaya koyunca öngörülebilir bir sonuca varıyoruz.

35 milyar doları işte böyle buluyoruz...

Yani bilimsel verilerle... Rakamlarla...

TUVALETLERE KADAR KAPASİTE ARTIŞI

Bakan Ersoy açık konuşuyor:

“Yüzde 35 rakamının tutması elbette ellerini açıp turist beklemekle olmayacak. Sahada önemli çalışmalar yapılıyor...”

- Nedir onlar?

- Yalnızca otel ve konaklama değil, hizmet kapasitesini artırmak.

- Örneğin?

- İşte size bir örnek, Antalya Havalimanı...

Şimdi gelir artacaksa bir şekilde turist sayısı da artacak. O zaman Antalya’ya inen turist sayısı artacak. Biliyorsunuz Antalya çok önemli bir kapasite. Şimdi o limana gelen turist pasaport kuyruğunda saatlerce beklerse olur mu?

- Ne yaptınız?

- Havalimanındaki pasaport banko oranını yüzde 30 artırdık. Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Bey de talimat verdi. Pasaport polisi sayısı da arttırıldı. Aynı şekilde havalimanında ciddi tadilat yaptık. Tuvaletlere kadar ciddi kapasite artışı yapıldı...

Dahası var...

ALANLARDA YER HİZMETİ YAPAN ŞİRKETLERDEN BORDRO İSTEDİM

Bakan bir de uçakların apronda yer hizmeti beklemesinden duyulan şikâyetleri hatırlatıyor:

- Madem uçuş sayılarının artmasını bekliyoruz, o zaman alanlardaki yer hizmetleri de çok önemli.

- O konuda ne yaptınız?

- Yer hizmeti veren şirketleri tek tek aradım. Her birinden bordroları istedim. Yani geçen yıl kaç kişi çalıştırmış, bu sene ne kadar arttırmış... Eğer turizm gelirini arttıracaksak, bu tür temel destek ve hizmetlerdeki kapasite artışını da görmeliyiz...

Bakan, bordrolara bakarak geçen yıldan bu yıla yer hizmetlerinde çalışan sayısının artıp artmadığına bakmış.

Öyle ya...

Turist artıyorsa ve yer hizmetleri aynı kalıyorsa, bekleme var, turiste alanda işkence var demektir...

Doğrusu ilk kez bir turizm bakanı tarafından alanlardaki tuvalet sayılarının kontrol edildiğini ve yer hizmetleri veren şirketlerden bordro talep edildiğini gördüm.

Sanıyorum sektörün içinden gelince böyle oluyor...

TURİZM CEPHESİ

Madem “EMİTT Fuarı” dedik... Madem “Türkiye turizmini konuşuyoruz” dedik. Bakan Ersoy’un söyledikleri kadar sektörün sesini de dinledim.

Sektörden endişeli sesler geliyor. Aslında turizm sektörü pandemiyle birlikte sürekli negatif bir grafiğe saplanmıştı.

Ve şimdi tam turizmin rahat nefes alma zamanı derken.

Şimdi tam, “Ruslar geliyor...”, “Ukrayna tamam” derken...

Şimdi tam, “İngilizler yolda. Anlaşmalar bitti” derken...

Şimdi tam 35-40 milyar dolar gelir üzerine konuşurken...

Turizmciden “endişeli sesler” duyuyorum...

Örneğin Marmaris’te otel zinciri olan bir yatırımcı ile konuşuyorum. Aldığım cevap şu:

“Otelimizde mutfak 24 saat çalışıyor. Birileri zam fırsatı yakaladı, etiketleri şişiriyor. Geçen yıl 1 teneke ayçiçek yağını 110 liraya alıyorduk. Bu sene 410 lira oldu.”

Bir başkası:

“En büyük korkumuz Rusya-Ukrayna savaşı... Daha da keskinleşen kriz...” diyor...

Diğeri elektrik zamlarından şikâyet ediyor...

Orta ölçekli turizmcilerden Enerji Bakanlığı’na dilekçe gönderiliyor:

“Elektrik faturalarımıza bir çözüm bulun...”

Evet, Türkiye en kritik iki aya giriyor...

Nisan ortası turistlerin görünmeye başladığı günler...

Umarım bir karantina dönemi ya da bir Ukrayna-Rusya savaş riski yaşamayız...

Ve umarım, dünyanın en güzel coğrafyalarından biri olarak...

Akdeniz’in en güzel kıyıları olarak...

Türkiye bu yıl turizmden hak ettiği geliri alır...