Paylaş
Dikiş tutmaz dolaştığı şehirler.
Günlüğü de yoktur.
İşte Siirt... Diyarbakır...
Botan Çayı’nda baraj şantiyesinde yatmak.
Sonra Viyana Filarmoni’de bir Ermeni keman dehasından “Sarı Gelin”i dinlemek...
Ardından İzmir...
Ve Ankara...
Ve şimdi bu yazıyı, Adana’da Seyhan kıyısından yazıyorum.
VADİ MANZARALI BİR SOHBET
Şule-Adnan Bucak’ta bir akşam yemeği olmadan, Ankara olmaz.
Şule’nin o lezzet geceleri olmadan.
İşte yine öyle bir gece, Müjde Ar, Ercan Karakaş... Sonra Deniz Baykal ve iki genç milletvekili.
Antalya’dan Yıldıray Sapan...
Aydın’dan Metin Lütfi Baydar.
Lokal siyasetin ötesindeki “insani ufukları” sorguladık.
Ercan Karakaş unutulmaya yüz tutan sosyal demokrat değerleri hatırlattı yine.
Ve elbette Müjde Ar...
Müjde’den gelen o rüzgâr bir tek şey söyledi bana:
“Bu sosyal demokratlara güçlü bir kahkaha lazım...”
VEHBİ KOÇ EFSANESİNDEN BİR KOLONYA HİKÂYESİ VE CHP
Ankara’da genç bir yatırımcı anlattı; doğru mudur, Yoksa şehir efsanesi midir bilemem.
Ama mesaj çok sağlam geldi bana.
Hikâye şu:
Türkiye’nin köklü bir kolonya markası ilk çıkış yıllarında bir türlü yeterli satışı yapamıyormuş.
Bir türlü kâr edemiyormuş.
Her şey güzel, koku harika. Kolonya muhteşem...
Ama bir türlü olmuyor. Kâr yok.
Kolonya markasının kurucusu olan genç yatırımcı o yıllarda gözünü karartıyor.
Her işadamının hayali olan Vehbi Koç’un kapısına dayanıyor.
Diyor ki:
“Bana eğer biraz kredi açarsan, ben bu işi başaracağım.”
Vehbi Koç cevap veriyor:
“Bak kardeşim, kredi yerine sana bir akıl vereyim. Ben senin kolonyayı alıyorum, sallıyorum sallıyorum iki damla zor dökülüyor elime. Sen en iyisi kredi yerine kolonya şişesinin deliğini aç. Biraz büyüt de o kolonya avuca boşalabilsin. Bak nasıl daha çok satıyorsun...”
Genç yatırımcı dehadan gelen o sözü hemen yerine getiriyor. Kolonya şişesinin deliğini büyütüyor.
ve böylece satışları patlıyor.
Hem tüketici mutlu, hem üretici...
Kâra geçiyor o muhteşem kolonya. Bugün hâlâ kokusu ellerimizde...
Ben bu hikâyeyi anlatınca, Müjde oradan bombayı patlattı:
“Peki şimdi bu hikâyeden CHP’ye ne çıkaracağız?”
Evet, ne çıkaracağız?
Müjde’den sorması...
Bilen varsa cevap versin.
O gece bir kez daha anladım ki...
Ekrandan uzak kalmış bir Müjde, kahkahası zekâsından kopmuş bu ülke için büyük bir eksikliktir.
Sevgili Müjde...
Aysel’in çılgın emaneti...
Hayatın macerasını hatırlatan kadın.
Zekâyı bir define gibi aradığın için...
İyi ki varsın.
Evet, şimdi Adana Seyhan kıyılarından yazıyorum.
Sırrı Sakık’la Ağrı sokaklarını gezmek.
Ahmet Türk’le Mardin. Fatma Şahin’le bir Gaziantep. Sonra Köln’de Edoğan’ı dinlemek.
Ovacık’ta TKP’li başkanla bir gitar festivali.
Dedim ya...
Dünyanın en mutlu sürgünleriyiz biz.
Gazeteciler olarak...
Paylaş