PaylaÅŸ
İki şehir ve iki resim, aynı anda düşüyor önümüze.
Kor halinde bir acı gibi geliyor ajanstan.
Okullar açılacak ya... İlk fotoğraf Foça’dan....
Ä°ÅŸte...
Okulun duvarlarını masmavi denizlerle, dalgalarla, martılarla, yunuslarla boyayan ilkokul çocukları.
Ellerinde boya ve fırça...
Dünyanın en güzel okul resmini yapıyorlar.Â
Ve ikinci fotoÄŸraf:
Başka bir şehirden, sanki başka bir dünyadan.
İçine yuvarlandığımız uçurumun karşı kıyısından geliyor.
Birkaç saat arayla geliyor bu fotoğraflar.
İşte çocuklar...
Ellerinde taş, ellerinde gaz bombası, molotof...
Silah sesi ve gaz bombası arasında polisin önüne sürülen çocuklar.
Ne diyelim ÅŸimdi buna...
Ruhumuza ateşle yazılmaz mı bu iki resmin alt ve acı yazısı...
Sen ne derdin ey sevgili okur...
Boya ve taÅŸ...
Peki nasıl olacak bu?...
İki fotoğrafın arasına sıkışmış bir ülke olarak, küçücük zihinleri bir dikenli tel gibi kuşatan o öfke çemberini nasıl kıracağız?
Aramıza bir kırbaç gibi giren bu kamplaşmayı nasıl bitireceğiz?...
Oysa Foça’dan Şemdinli’ye kadar hepsi bizim geleceğimiz değil mi?
Şırnak meydanında burnunu çekerek güvercin kovalayan çıplak ayaklı çocuk da...
Foça’da okul duvarına martı çizen çocuk da ortak geleceğimiz değil mi?
Peki ya bu gelecek, o küçücük zihinlerde çatlıyorsa...
Gönüller parçalanıyorsa...
Görmeyelim mi bu fotoğrafları, kör mü olalım bu öfke yüklü çelişkiye?...
Göremezsek nasıl anlatacağız bunu kendimize.
Sayısız kültürü, değişik ırkları, dilleri, dinleri kucaklamış bir tarihin evlatları olarak...
Bu fotoğrafları görünce içim acıyor. Bütün mevsimlerim kararıyor. Kepenklerim iniyor.
Ve diyorum ki, siz de iyi bakın bu fotoğraflara...
Ve gelin öfkenin silahıyla, mermisiyle tankıyla değil, aklın ve mantığın kalemiyle yazalım bu resimlerin altyazılarını...
Var mısın ey okur?
PaylaÅŸ