Paylaş
Özellikle kadınlar...
Hoca anlatıyor...
Kadınlar koltuklarında daha bir dik oturmaya başlıyor. Nefesler tutuluyor.
Hoca konuştukça, yüzler geriliyor... Eller başlara gidiyor... Gözler kapanıyor.
Sonra...
Gözyaşları...
Erzurum’da KADEM müthiş bir toplantı düzenledi... Toplantının konusu:
“Hepimizin içinin acısı...
Çocuk istismarı...”
Ve orada konuşan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Şevki Sözen, öyle akademik laflar falan etmiyor.
Doğrudan ve damardan konuya giriyor.
Acı ve ağır gerçeği gözümüze sokuyor.
Slaytlarla, videolarla içimizdeki vahşeti bütün çıplaklığıyla salonun ortasına getiriyor.
Öyle acı olaylar anlatıyor ki...
“Bir baba bunu nasıl yapabilir” diyorum.
“Bir anne bunu nasıl yapabilir” diyorum...
Ama...
İnanın ben o istismarları burada yazamıyorum. O kadar cesur değilim...
Bu toplantıdan öğrendiğim tek şey şu oldu: “Çocuk istismarı yüzde 90 en yakınındakilerden geliyor.”
Bu nedenle, şikâyetini hissettirmeye çalışan çocukları lütfen korkutmayın.
Anlamaya çalışıp bu alçakları yakalamanın yollarını bulun...
Cehalet sapıklıkla birleşiyor.
Ve istismar gerçekleşiyor.
Ama en kötüsü bu acı gerçeği anlayamayan körlüktedir.
Gelenek ve baskıdadır...
BAŞLIK PARASI DOLANDIRICILIĞA GİRER Mİ?
MERMER ustası Satılmış Bey, büyük oğlunu evlendirmek için çevresine haber salıyor. Malum... Görücü usulü...
Ve bir yakınları aracılığıyla Şanlıurfa’dan bir gelin adayı bulunuyor.
Satılmış Bey ve ailesi Afyon’dan çıkıyor, Şanlıurfa’da Halim Bey’in kızı 20 yaşındaki Nur Hanım’ı görmeye gidiyorlar.
Nezaketle karşılanıyorlar. Halim Bey, Satılmış Bey ve ailesini evinde ağırlıyor. Nişan yemeği evde yeniyor.
Yemekler... Çaylar... Sohbetler...
Bu arada sıra düğün konusuna geliyor.
Halim Bey, Satılmış Bey’e kızı için istediği başlık parasını açıklıyor:
“50 bin lira... Geline cep telefonu... Altın...”
Satılmış Bey oğlu için ne varsa döküyor ortaya... Para veriliyor. Ev için mobilyalar alınıyor... Ve mutlu mesut Afyon’a dönüyorlar.
Aradan birkaç hafta geçiyor. Düğün tarihi yaklaşınca damat tarafı arıyor...
Telefonları açan yok...
Bu arada damatla gelin, telefonla birkaç kez görüşmüş.
Gelin yeni alınan cep telefonundan mesajlar göndermiş...
Ama sonra ses yok.
Satılmış Bey büyük bir merakla Şanlıurfa Ahmet Yesevi Mahallesi’ndeki dünür adayının evine geliyor.
Kapıyı çalıyor. Açan yok. Kapı duvar. Saatlerce çalıyor...
O sırada apartmana giren birisi soruyor:
“Hemşerim kimi arıyorsun?”
“Halim Bey’i...”
Adam cevap veriyor:
“Ohoooo onlar bu evi kiraladılar. Sonra çekip gittiler...”
Şok...
Satılmış Bey olduğu yere yığılacak.
Kapı açılıyor.
Ev bomboş...
Şimdi dava açılıyor.
Ben de bir avukat arkadaşıma sordum:
“Başlık parası dolandırıcılığa girer mi?”
“Ceza hukukunda yeri var mı?”
“Medeni kanunda ya da borçlar hukukunda karşılığı var mı?”
Zor soru...
Paylaş