Başkan Tevfik Göksu’nun kahvaltı masasında...
Gazi Vahide anlatıyor. 15 Temmuz gecesi direnişinde eşiyle birlikte tankın altında kalmışlardı.
Eşi Mehmet Şefik Şefkatlioğlu şehit olmuş, kendisi ölümden dönmüştü.
Oğlu Ömer yanında...
Vahide öyle bir anlatıyor ki... Masada bir sessizlik. Tüylerimiz diken diken dinliyoruz.
- Çok güzel bir piknik yeri bulmuştuk. Eşim Mehmet evi boyadı. Yorgunduk. Erken yatmıştık. Gece kız kardeşim aradı. “Abla darbe olmuş, haberin var mı” dedi. Yataktan fırladım, ağlamaya başladım. Allah’ım, ülke elden gidiyor dedim. Aklıma birden Suriye geldi, o görüntüler... Ölenler, bombalar. Evsiz, vatansız kalanlar. Çocuklara, kadınlara neler yapıldığı geldi. Televizyonu açtık. Bizim bir komutanı rehine almışlar.
Vahide bunları anlatırken öylesine geriliyoruz ki...
Sanki o gecedeyiz. O derece canlı anlatıyor.
- Baykal neden yürümedi?
- Yürüyüşe katılacak mı? Katılırsa Kılıçdaroğlu’na ne diyecek?
Dün Deniz Bey’le kısa bir sohbet yaptık. Önce şu sözünü aktarmalıyım:
“Kim ne derse desin, bu yürüyüş sırasında iktidar da muhalefet de iyi bir sınav vermiştir. Gezi’de yaşananları hatırlarsanız, bu yürüyüşün barışçıl görüntüsü çok önemlidir.”
Sonra bu sözünü açtı:
“Başlangıçta iktidar olumsuz baktı. Güvenpark’a gece iş makinelerini yığdı. Ama sonra sağduyu hâkim oldu. Muhalefet hiçbir provokasyona izin vermedi. Çok barışçı bir yürüyüştür bu. İktidar da buna engel olmayarak Türkiye’de barışçı eylemlerin de olabileceğini göstermiştir. Demokrasi açısından çok iyi bir gelişmedir bu.”
NEDEN YÜRÜMEDİ
“Atatürk, İnönü ve Ecevit’ten sonra CHP genel başkanlığı koltuğuna oturan Baykal neden yürümüyor?”
Gözyaşları içindeki kız “Ben de vurmak istiyorum” diye ağlıyordu.
Bu çarpıcı görüntüyü bir dostum aktarmıştı.
Niye mi?
Adalet için.
İşte örnekler...
***
Adam tam 6 aydır kirayı ödemiyor.
Ev sahibi kadın, o kirayla çocuk okutuyor.
Bu durumda yaklaşık 60 bin Suriyeli Suriye’de kalmış görünüyor.
Özellikle, Azez, Çobanbey, Elbab, Cerablus’a giden Suriyelilerin orada kalmalarına bir tek açıklama yapılabilir...
O da huzur.
Yani Türkiye’nin Fırat Kalkanı’yla sağladığı huzur.
Daha da önemlisi...
Türkiye Fırat Kalkanı’yla huzur sağladığı şehirlerde müthiş bir lojistik destek faaliyeti sürdürüyor.
Yıkılan hastaneler, okullar yenileniyor. Öğretmen, doktor açıkları kapatılıyor.
Yani oralarda hayat normale dönüyor.
Afrin bölgesinden...
Akşam saatlerinde bir makineli tüfek bize doğru saydırıyor.
- Ateş nereden geliyor?
Suriye Demokratik Güçleri’nin bulunduğu mevzilerden...
Bizim asker de anında top atışıyla cevap veriyor.
- Peki bu olayla ilgili kim açıklama yapıyor?
IŞİD karşıtı Koalisyon güçlerinin Sözcüsü Amerikalı Albay Ryan Dillon...
Albay diyor ki:
- Hayır, senin yanında kalacağım.
Kocaeli Valiliği’ne getirilen Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy aktarıyor bu diyaloğu.
Ne zaman yaşanmış?
Hepimizin televizyon başında nefesimizi tutup beklediğimiz ‘hendek günleri’nde.
“Suriye’nin kuzeyinde hastaneler kuruyoruz. Yıkılan hastaneleri, okulları onarıyoruz. Ciddi bir sağlık personeli takviyesi yapıyoruz.”
Türkiye Çobanbey bölgesinde, tarihin en büyük lojistik merkezlerinden birini kuruyor.
Yani...
Bölgede yalnızca ‘askeri operasyon’ değil...
Belki de ondan çok daha büyük bir sivil/lojistik operasyonu gerçekleştiriyor.
Hastanelere ciddi bir doktor ve ilaç desteği yapılıyor.
Ve en önemlisi...
Sağlık Bakanlığı ve AFAD’dan sonra, Milli Eğitim Bakanlığı da devreye giriyor.
Hanzade Germiyanoğlu’nun kalemine hiç dokunmadan aktarıyorum:
“Sidra...
Halep’ten 224 km’yi, geçmişi geride, geleceği muammada bırakarak yürüyeli neredeyse 6.5 sene geçti.
Akçakale AFAD konteyner kentinde geçirdiği 6. bayramlıksız bayram, evlerinden uzak, ağızlarının tadı kaçık, şekersiz...
Şeker Bayramı...
16 yaşında, bayramlıkları değil de tüm ailesiyle huzurla, barışla, umutla geçirdiği bayramları özlüyor Sidra.
Vatansızlık bir yana, bir daha hiç vatanına eski haliyle kavuşamayacak olmak, aslında umutsuzluk sıkıyor canını.
Sadece 6 bayram önce, ailecek günlük telaşeleri vardı; karnesine kaç kırık gelecek, ay sonu geliyor kredi kartı fazla mı şişti, akşam komşulara ne pişirecekti dertleri...