Ve gönlümden geçen bir fotoğrafı aktaracağım.
Birincisini zaten biliyoruz.
Doğan Haber Ajansı geçiyor haberi.
SAAT 16.40
“Akhisarspor son hazırlıklarını tamamladı.”
Evet...
Akhisarspor bir mucizedir. Fenerbahçe’yi yendi. Kupayı aldı.
İnanılmaz bir tarihi olan bu kasaba sonunda...
İstanbul Valiliği Nüfus Müdürlüğü.
Önünde bir kuyruk.
Geceyarısı da böyle...
Sabaha karşı da.
Bekliyorlar.
Oturuyorlar.
Kapıda yatıyorlar.
Seçmene verilecek sözlerin yoğunluğu... Öncelikli olarak üç temel grupta toplanacak.
1’inci grup:
- Tam demokrasi
- Tam ve bağımsız yargının adaleti..
- İnsan hakları...
2’nci grup:
- Seçmene yönelik ekonomik vaatler...
3’üncü grup:
Ölümün eşiğindeki kadın cevap veriyor:
“Son bir kez daha Rembrandt’ın bir tablosuna baksam.”
İşte o fotoğraftır bu.
Hollanda’da ölüm döşeğindeki insanların, bu dünyadan göçerken son arzularını yerine getiren bir vakıf organize ediyor.
‘Ambulans Dilek Vakfı’.
Alıyorlar bu dünyadaki misafiri... Hollanda Ulusal Müzesi’ne götürüyorlar.
İşte bu fotoğraf da Ulusal Müze’de böylece bir “tablo” oluyor...
Dün AK Parti gençliğinden izlenim yazacaktım.
Ama tesadüf...
İstanbul’daki AK Parti gençlik kongresinin enerjisi her şeyi anlattı.
Cumhurbaşkanı, Başbakan konuşurken onlar gönüllerinden slogan patlatıyordu. Ki...
Dün sözünü ettiğim enerji işte budur.
Siyasetin heyecanı o gençlikten geliyor.
Yalnız AK Parti de değil...
Tüm partilerin gençlik enerjisi bu defa çok yüksekten geliyor.
Çevresinden... İlçelerinden. Yani Ege’den.
Bu defa tanınmış, yaşını başını almış siyasetçilerle değil.
Gençlerle konuştum.
Bu seçimlerde toplam seçmenin yüzde 7’sini genç oylar oluşturuyor.
Yani neredeyse sonucu belirleyecekler.
İşte bu kadar önemli.
Önce CHP gençliğine baktım.
CHP İzmir Gençlik Kolları Başkanı Ozan Uyan.
“Nasıl yani?” diye sordum. Bence bu cevap, siyasetin en önemli meselesini ortaya koyan bir açıklamadır.
Dedi ki: “Siz eğer aynı gelenekten, aynı kökten, aynı mücadeleden, aynı fikirden ve en önemlisi aynı teşkilattan gelmeyen birisini aday gösterirseniz ne oluyor biliyor musunuz? Sokakta, arazide, kapı kapı çalışması gereken parti teşkilatı heyecanla çalışmıyor. İçinden gelmiyor. Miting alanları bile enerjisiz kalıyor. Teşkilattan yayılmayan enerji elbette sandığı doldurmuyor.”
Sonuçta siyasi parti organizasyonu da bir örgütlenme işidir.
Bir afişin sokağa asılması ya da bir miting alanının dolması bile o beldedeki gönüllü teşkilatın heyecanıyla oluyor.
Bu durumda şu haklı soru ortaya çıkıyor:
“Abdullah Gül’ün adaylığı CHP teşkilatında nasıl karşılanır(dı)?”
İşte onu söylüyor CHP’nin teşkilattan gelen ismi.
“
Sabah erken bir kahvaltı saatiydi...
Üç günlük yoğun programdan sonra biraz da yorgunluk vardı.
Numan Bey oturduğu yerde bir doğruldu. Elindeki çatalı bıraktı...
“ABD bize demokrasi dersi mi veriyor? ABD kendi işine baksın.”
Kurtulmuş bu sözleri söylerken yüzü gerilmiş, sesi keskin bir hal almıştı...
Numan Bey gibi sakin bir insan bile hiddetlenmişti.
Acaba niye?
Kurtulmuş