Paylaş
Flamingo, kılıçgagalar, düdükçün, kumkuşu ve angut gibi 141 türden kuş...
Burdur Yarışlı Gölü kuruyunca, bizi terk edip gittiler.
Gölün kuşlarla parlayan haline bakın.
Bir de kurumuş çöl haline.
İçim acıyarak okuyorum DHA’dan gelen bu haberi:
“Flamingoların Türkiye’deki en önemli yaşam noktalarından biri olan Burdur Yarışlı Gölü, neredeyse tamamen kurudu. Etrafı onlarca mermer ve taş ocağıyla sarılı gölü, flamingolar da terk etti.”
Haberi biraz daha araştırınca görüyorum ki...
Gölü besleyen Kümbet, Yarışlı, Kirse ve Kadınca pınarları kurumuş.
4 metre derinliğindeki 16 kilometrelik gölden kala kala bir karış su kalmış.
Soyları tükenmekte olan dikkuyruk kuşlarının yaşam alanı olan bu doğa harikası manzaradan geriye;
Göl çevresini kuşatan mermer ocaklarının o çirkin görüntüsü kalmış.
Kuşların beyaz kanatlarının yerini, mermer tozu almış.
Arkadaşlar;
Defalarca uyardım. Yazılar yazdım. Kuruyan göllerimizi akarsularımızı yazdım.
Ama insanoğlu o kadar vahşi ve bencil ki.
Kendisinden başka bir canlıyı, hatta kendi türünü bile tanımıyor.
Milyonlarca insanı kaybettiğimiz savaşları başka nasıl anlatırız.
BURDUR VALİSİ VE BELEDİYE BAŞKANI
Yine Burdur’dayız.
Salda Gölü’nü hatırlıyoruz değil mi?
2019 yılında Cumhurbaşkanlığı kararıyla Özel Çevre Koruma Bölgesi kapsamına alınmıştı.
Sonra golü kurtarmak için Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, STK’larla özel toplantılar yapmış ve alınan kararlar yayınlanmıştı.
Alınan kararları hatırlatıyorum ve merak ediyorum. Valilik ya da belediye tarafından hangisi gerçekleştirildi?
-Biyoçeşitlilik çalışmalarının başlatılması,
-Alanın sosyoekonomik yapısının tespiti ve ziyaretçi taşıma kapasitesinin belirlenmesi,
-Salda Gölü kıyısında sigara içilmeyen dumansız hava sahası oluşturulması,
-Alanın kontrolü için 7/24 kamera sistemi kurulması,
-Ziyaretçilerin göl ve çevresini seyretmek amacıyla kullanacakları bakı noktalarının planlanması,
-Salda Gölü su kalitesinin iyileştirilmesi,
-Alanda katı atık yönetimi oluşturulması,
-Atık suların çevreye zarar vermeden toplanması.
Kararlar böyle ama...
Önceki gün DHA’dan gelen haber de şöyle:
“Son günlerde su çekilmesi, yoğun insan faaliyetleri ve kirlilik nedeniyle canlı organizmaların oluşturduğu beyaz adacıkların kararmaya başladığı belirlenen Salda Gölü’nün çevresindeki çöpler tepki çekti.”
Tabii valilik bir açıklama yapıyor.
Ama buraya kimlerin çöp attığını belirleyecek, cezalandıracak 7/24 kamera sisteminin olmadığı da anlaşılıyor.
Dahası var.
Yine Burdur’dan bir haber:
“Türkiye’nin 7’nci büyük gölü olan ve Uluslararası Ramsar Sözleşmesi ile koruma altındaki Burdur Gölü kenarına, geçen yıldan bu yana farklı tarihlerde hafriyat döküldü. Burdur Gölü’ne dökülen hafriyatlar için soruşturma açıldı...”
Haberler üst üste gelince insan soruyor:
“Göller bölgesi Burdur’da ne oluyor?”
Ve bir cevap;
Burdur Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nde görevli çevre mühendisi Sezen Işlak:
“Burdur Gölü kenarına hafriyat atığı dökülmesiyle ilgili olarak Burdur Valiliği inceleme başlattı. Mermer atıklarıyla ilgili takip sistemimiz var. Ancak yıkıntı ve hafriyatla ilgili çok ciddi kaçaklar var. Ne yazık ki şu an takip edemiyoruz ama en yakın zamanda bir atık yönetim planı, sonrasında da bir hafriyat takip sistemi oluşturulması gündemimizde.”
İşte gerçek budur.
Burdur göller bölgesi alarm veriyor.
Şimdi vali bey ve belediye başkanı elbette bir cevap verebilirler.
Yaptıkları varsa millet olarak teşekkür ederiz.
Ama eksikler de ortada.
YALNIZ BURDUR MU?
Daha önceki gün farklı bir ilimizden bir “kayıp haberi” daha: “Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde çok sayıda göçmen kuşa ev sahipliği yapan ve nesli tehlike altında olan tepeli pelikanları barındıran Uzunhisarlı Gölü kurudu.”
Evet göllerimizi, nehirlerimizi kaybediyoruz. O kadar uzun bir kayıp listesi var ki. İşte birkaç örnek:
Dipsiz Göl (Gümüşhane), Acı Göl (Denizli), Akşehir (Konya), Alan Gölü (Antalya), Eser Gölü (Afyon), Akgül (Ereğli), Eğirdir (Isparta), Ladik (Samsun), Kuyucak (Kars), Meke (Karaman), Seyfe (Kırşehir), Uyuz (Konya)...
İşte yine yazıyorum.
Önce dağlarda karlar azalıyor Sonra nehirler cılız... Sonra göllerimiz tek tek kuruyor. Sonra balıklar ölüyor. En sonunda kuşlar gidiyor. Ve bize de cennetten geriye çöl kalıyor.
Ve ben her defasında bir parçamı kaybetmiş gibi oluyorum.
Paylaş