Paylaş
Fatih Terim'in bir süreden beri takındığı tavır bana son derece itici geliyor.
Galatasaray'ın çeyrek finale yükseldiği günden bu yana Fatih Terim'de Galatasaray Spor Kulübü'nü küçümseyen bir hava belirdi.
Önce Fatih, sonra eşi ve çocukları, sonra kimi arkadaşları, sonra bazı futbolcuları, en son olarak da Galatasaray Kulübü.
Dikkat edin aylardır durum bu.
Ortada bir Fatih Terim ve oun lütfen oynattığı oyuncular ve lütfen çalıştırdığı bir Galatasaray takımı var.
Fatih Terim bir takımı Avrupa şampiyonu yapacak, bunu Galatasaray'a lutfetmiş.
Hiç düşünmüyor, ‘‘Bu kulüpte olmasam bunları yapabilir miydim?’’ diye.
Demiyor ki, ‘‘Bir gün soyunma odama girip talimat vermediler. Bir gün bir yönetici takım kurmama karışmadı. Bir Allah'ın günü futbol şubesi sorumlusu diye biri çıkıp beyanat vermedi. Ne maçlar kaybettim de, bir günden bir güne beni tedirgin etmediler’’.
Bunları hiç ama hiç hatırlamıyor.
Sürekli kulübü, yönetimi küçümseyen bir hava.
Sevgili kaptan iyi hoş da, o zaman niye daha önce çalıştırdığın Ankaragücü'nü Avrupa Şampiyonu yapmadın?
Bu bir ortaklık işi.
Acaba Galatasaray'da değil, bir başka takımda olaydın, bu kadar istikrarlı bir 4 yıl yaşayabilir miydin?
Yapma büyük kaptan.
Bu koskoca camiayı küçümser havaya girme.
Kişiliksiz yöneticiler yanında küçülseler de, sen kulübün büyüklüğünü düşün ve onlara bir Galatasaraylıya davranılması gerektiği gibi davran.
Takım kaptanıyken almış olduğunuz Türkiye Kupası'nı kulüp müzesine getirdiğin gün rahmetli Feruhzat Turaç Hoca'dan işittiğin azardan bugüne büyük yol kat ettin Sevgili Fatih.
O uzun yolu inkár etme.
Korku
OKUL zamlarını bildirin, fahiş zam yapanları yazayım dedim. Faks yağdı.
Yağdı yağmasına ama beni de çok üzdü.
Çünkü gelen faksların büyük bölümü, ‘‘Lütfen adımı açıklamayın. Evladımın geleceğinin karartılmasını istemem’’ gibisinden cümlelerle başlıyor veya bitiyor.
Geçen hafta, Türkiye'de sivil toplum uyuduğu için, Ankara'daki Mamak çöplüğüyle mücadelenin Türkiye'de görev yapan büyükelçilerin eşlerine kalmasından yakınmıştım.
Alın size bir örnek daha.
Okulun fazla zam yapmasından şikáyetçi olan veli dahi adının açıklanmasını istemiyor.
Bu nasıl bir korkudur?
Zamma karşı olmak tüketicinin temel meselesi olduğu halde, bu temel meseleyi gündeme getirmek dahi veliyi korkutuyor.
Ama bu korku haksız değil.
En olması gereken çıkar çatışmalarında dahi eldeki gücü illegal yolda da olsa kullanmaktan çekinmeyen otorite karşısında, halkın tek yapabileceği korkudur.
Ancak korkunun, otoritenin elindeki tek koz olduğunu unutmamak gerekir.
Türkiye'nin sorunu korkudur.
Eğer hukuku değil korkuyu egemen kılarsanız, İstiklal Marşı'nızı ‘‘Korma’’ diye başlatsanız da, herkes korkar.
NOT: Bakanlığın ve Özel Okullar Derneği'nin belirlediği yüzde 40'lık zam oranının üzerinde zam yapan okulları yarından itibaren duyurmaya başlayacağım.
Maliye Fenerbahçe'yi affetti mi, affetmedi mi?
‘‘DEPREMZEDELERİN parası Galatasaray'a verilmesin’’ diyen Fenerbahçeli dostlarımdan da, ‘‘Devletin kaynakları herhangi bir yönetmelik olmadan Galatasaray'a aktarılmasın. Bir yasa hazırlansın sonra herkese eşitlik olsun’’ diyen değerli Fenerbahçe yöneticilerinden de ve hepsinden önemlisi Maliye Bakanlığı'ndan da ses seda yok.
Dün, Fenerbahçe'nin devlete olan 50 trilyonluk borcunun Maliye Bakanlığı tarafından ‘‘affedildiğini’’ yazdım.
Şaka değil tamı tamına 80 milyon dolarlık borç, Maliye Bakanlığı tarafından ‘‘hasıraltı’’ edilmişti.
Gerekçe ‘‘Fenerbahçe'nin uluslararası alanda Türkiye'yi başarıyla temsil ediyor olması’’ idi.
Dünden beri ne Fenerbahçelilerden ses var, ne de Maliye'den.
Galatasaray'a para verilmesi haksız rekabet yaratır diyenler, acaba bu konuda ne düşünüyorlar?
Ha olan borcu affetmişsin, ha borcu olmayana para vermişsin ne farkı var?
Sevgili Maliye Bakanımız Sümer Oral.
Ne diyorsunuz?
Fenerbahçe yönetiminin vergi kaçırması yüzünden sarı lacivertli kulübe kesilen 50 trilyonluk ceza bakanlığınız tarafından affedildi mi, edilmedi mi?
Ve Fenerbahçe'nin kıymetli yöneticileri, Galatasaray'ın işbilmez yönetimi yüzünden düştüğü borç batağından devletten alacağı parayla kurtulması haksız rekabet yaratır da, sizin 50 trilyonunuzun alınmayarak bunu transfere harcamanıza olanak sağlanması haksız rekabet yaratmaz mı?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İnsanlara hak ettiğinden fazla değer vermemeyi öğrendiğimiz zaman.
M.E.
Paylaş