Verheugen, MHP'yi iktidar yapmak istiyor

MECLİS'in AB yasalarını çıkardığı gün Kanal D Haber'in canlı yayınında anlattım, ‘‘Şimdi biz AB'yi sınıyoruz, AB bizi. Beklemedikleri bir adım attık. Şaşkınlar. Şimdi ‘Uygulamayı görmek istiyoruz' diyeceklerdir.

Orada da başarılı olursak, bu kez hiç yapmadıkları bir şey yaparak ‘Derinleştirilmiş Arama Süreci'ni önceden başlatıp bizi yormak isteyebilirler.’’

Tam da öyle oluyor.

AB şaşkınlığını attı ve şimdi Türkiye'yi ‘‘bozmak’’ istiyorlar.

Biz ise AB yolundaki kararlılığımızla gerekenleri yerine getiriyoruz.

AB'nin ‘‘hayır’’ deme gerekçesi kalmıyor.

Şimdi yapabilecekleri tek şey var.

Türkiye'nin AB hedefinden vazgeçmesi.

Bunun için olması gereken şey ise MHP benzeri AB karşıtı partilerin güçlenmesi.

Bunu sağlamanın yolu da, AB yandaşlarını güç duruma düşürecek demeçler vermek ve Türkiye'de bir AB tarafından aldatılmışlık hissi uyandırmak.

‘‘Çipil’’ Verheugen işte tam bunu yapmaya çalışıyor.

Türkiye'nin AB'den tarih alamayacağını söylüyor.

Hatta yakında Türkiye'nin AB'ye girmesinin çok zordan daha zor olduğunu bile söyleyebilir.

Çünkü onun amacı, Türkiye'de AB karşıtlığını tırmandırıp, Türkiye'nin AB hedefinden sapmasına neden olmak.

Tabii bir yandan şeytan diyor ki, ‘‘Çıkarıp Apo'yı İmralı'dan, beyaz önlüğü giydirerek Taksim'e getirecek ve boynuna Verheugen'e armağandır’’ diye yazacaksın.

Ama şeytana uymamak lazım.

Çünkü şeytan, Verheugen'in ta kendisi.

Nerede yayın ilkeleri?


HÜRRİYET başta olmak üzere Doğan Medya Grubu üyeleri ilkelerini açıkladı.

İlke dediğimiz aslında ‘‘evrensel gazetecilik’’ kuralları.

Dünyadaki bütün gazete ve gazetecilerin uymaya çalıştığı, ama bazen ipin ucunu kaçırdıkları ilkeler.

Hiçbiri yeni değil.

Bazıları biraz çağa ve gereklere uyarlanmış o kadar.

Biz bu ilkeleri açıklayınca, hayatında ‘‘ilke nedir bilmemiş’’ bazı ‘‘sürüngen ruhlu’’ zavallılar saldırdılar.

‘‘Daha önce ilkeniz yok muydu?’’ diye.

Elbette vardı ama uymaya söz verdik ve ‘‘kontrol edilebilmek için’’ de açıkladık.

Kendileri böyle bir ‘‘açıklık’’ yapamayacakları için bize sövdüler.

Takmıyoruz onları.

Ama ilkeleri de ‘‘duvar yazısı’’ yaptırmak niyetinde değiliz.

Bakın, mesela dün bizim grubun gazeteleri ‘‘açıkladıkları’’ ilkeleri ne hale getirmişler.

Dedik ki, ‘‘Kesinleşmedikçe kimseyi suçlu ilan etmeyeceğiz’’.

Dün grubun neredeyse bütün gazeteleri, ‘‘dolandırıcılık zanlısı’’ vatandaşı net ve kesin bir dille ‘‘suçlu’’ ilan etmişler.

Bir başkası, bir sanatçımızın ‘‘çocuk aldırdığını’’ yazıyor.

Hani biz, kamu yararı olmadıkça insanların özel hayatlarını haber yapmayacaktık?

Ama düzeleceğiz.

İlkelere her gün daha çok bağlanacağız.

İlkelerin çizdiği yolumuzdan her gün biraz daha az çıkacağız.

Ve ‘‘ilkelerin takipçiliğini’’ ilkesizlik abidesi zavallılara bırakmayacağız.

Sizin de desteğinizle bunu biz takip edeceğiz.

Karayolları, halka eziyet çektiriyor


İKİ ay süreceği söylenen ‘‘Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’’ tamiratı iki ay geçmesine rağmen bitmedi.

Şimdi de Asya'dan Avrupa'ya geçiş yönünü yapıyorlar.

Ben size söyleyeyim, en az bir aylık daha iş var.

Çünkü baştan beri söylüyoruz, çalışma yapılmıyor.

Karayolları ‘‘palavra’’ atıyor.

Cumartesi günü öğle saatlerinde köprüden geçiyorum.

Tam 1 saat 10 dakika alıyor, 2-3 kilometrelik yolu almam.

Köprüden geçerken çalışmayı izliyorum.

Daha doğrusu izleyemiyorum.

Çünkü çalışma yok.

İki işçi, ellerinde ne olduğunu anlamadığım bir hortum tutuyorlar.

Başka kimse yok.

Topu topu iki işçi.

Gerisinde oraya buraya saçılmış aletler, boyaya benzer bir şeylerin bidonları, bir iki kompresör.

Hiçbir çalışma yok.

Medeni bir ülkede 10 günde bitecek iş, bizde 2 aydır sürünüyor.

Daha da sürüneceğe benziyor.

Sonra da ‘‘Büyük ve modern Türkiye’’.

Hadi canım siz de.

Modern ülkede zamanın kıymeti olur.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Hákimler, tekzip kararı vermeden önce önlerine konulan belgeleri iyice inceledikleri zaman.
Yazarın Tüm Yazıları