Uzanlar'ın danışmanı, Sportif A.Ş.'de

GALATASARAY'ın Başkanı Sevgili Özhan Canaydın, kendinden önceki bütün yönetimleri hep acımasızca suçladı.

İş bilmemekle, Galatasaray'ın parasını heba etmekle itham etti. Ama kadere bakın ki, kendisi de aynı şeyi daha ilk işinde yaptı. Metz'in 2 milyon 250 bin dolara razı olduğu, Mondragon'a da 700 bin dolar verince bitecek işi, ‘‘Metz'e 1.5'tan fazla vermeyin’’ deyince anlaşma uzadı ve Beşiktaş devreye girdi. Sonunda Metz'e 3 milyon 250, Mondragon'a da senelik 1 milyon dolar verildi. Bu transferde gecikmenin bedeli 4 yıl için 2 milyon 200 bin dolar. Spor yöneticiliğinde böyle şeyler olur deyip, çok da üstünde durmayalım. Ama Canaydın'ın yaptığı bir başka ‘‘büyük hata’’ var ki, üzerinde durmamak olmaz.

Galatasaray'ın borsaya da açık bir şirketi var. Galatasaray Sportif A.Ş.

Bu şirket, Galatasaray'ın en büyük kazanç kapısı. Ve binlerce küçük ortağı olan bir şirket. Bu şirketin yeni yönetim kurulu geçtiğimiz günlerde atandı.

Ve yönetimde yeni bir isim var.

Ateş Ünal Erzen. Uzan Grubu'nun danışmanı. Geçmişte Uzanlar adına Galatasaray Başkanlığı'na talip olmuş bir isim. Diyeceksiniz ki, ‘‘Ne olmuş?’’

Olan bir şey yok ama Sportif A.Ş., Uzanlar'a ait Mavi Reklam adlı şirketle mahkemelik.

Çünkü Telsim'le yapılan sözleşme gereği Sortif A.Ş., Uzanlar'dan yaklaşık 1 milyon dolar alacaklı.

Uzanlar bu parayı vermediği için olay mahkemede.

Sportif A.Ş. bu dava için 300 bin dolarlık mahkeme harcını bile ödedi.

Ve mahkemede Galatasaray'ın karşısında olan kişilerin ‘‘adamı’’, Galatasaray'ın şirketinde yönetici.

Galatasaray Allah korusun o davayı kaybederse, Özhan Canaydın bu konuyu açıklamakta biraz zorlanabilir diye düşünüyorum.

Ateş Ünal Erzen, Canaydın'ın sınıf arkadaşıymış.

Olabilir.

Kendi şirketinin yönetime alabilir.

Ama Galatasaray Sportif A.Ş., arkadaşları ‘‘istihdam’’ yeri olamaz.

Hele böylesi bir pozisyonda.

En büyük tehlike Çiller


TANSU Çiller hiç ama hiç akıllanmayacak gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin en önemli meselesini ‘‘tek gündem maddesi’’ yaparak bir toplantı düzenliyor.

Parti liderlerini davet ediyor.

Tansu Çiller cayırtıyı basıyor:

‘‘Başbakan gelmezse gelmem, gelirsem de hükümet meselesini konuşurum.’’

Bunun adı hiçbir şey değilse, siyasi nezaketsizliktir. Bu ülkenin en üst kurumunun başındaki insan, devleti simgeleyen kişi, bir toplantı ve çağrı yapıyor. Meclis'e zar zor kapağı atmış, geçmişi başarısızlık dolu bir siyasetçi, toplantıya katılmak için şartlar öne sürüyor.

Yetmiyor, bir de kendine göre ‘‘gündem’’ belirlemeye çalışıyor. Türkiye'nin bütün partileri orada Türkiye'nin önündeki on yılları etkileyecek hayati bir meseleyi konuşuyorlar, Tansu Çiller ‘‘Acaba yaz bitmeden başbakanlık koltuğuna tekrar oturabilir miyim?’’ hesabı içinde bu önemli toplantıyı sabote etmeye çalışıyor. Türkiye'deki çeşitli siyasi akımları veya düşünceleri Türkiye açısından ‘‘tehdit’’ gibi göstermeye çalışanlar bilsinler ki, Türkiye Cumhuriyeti açısından en büyük tehdit Tansu Çiller'in tavrıdır.

Üstelik de ‘‘düşüncesiyle’’ değil, ‘‘düşüncesizliğiyle’’.

Pişmanlık dilekçesi


KIZIMA ve bana beddua eden ‘‘okur’’ kimliğini açıkladı. Bir ‘‘pişmanlık’’ faksıyla.

Bakın ne yazmış:

‘‘2 gün önce size bir faks gönderdim ve sonra düşündüm. Biraz da olsa pişmanım. İzmit doğumluyum ama babamlar Trabzon'dan gelmişler. Beni de Trabzonlu sayabilirsiniz. Hiçbir zaman ırkçı olmadım. Kendimi bir dünya insanı olarak görüyorum. Türklüğümle gurur duyarım ama bunu öne çıkarmadım hiç. Bir Emin Çölaşan gibi Türk Milli Takımı neden lacivert eşofman giydi diye düşünmem. Bana çok saçma gelir renklerle uğraşmak. Almanya'nın sınır kapısına ‘Ne mutlu Almanım diyene' yazsalar ne hissederim diye düşünürüm hep. Ya da ‘Bir Alman dünyaya bedeldir'. Yok böyle şey. Ben, Şenol Güneş'e insan olarak destek veriyorum. Brezilya'ya yenilmek ayıp değil.

.....

Sizi her yerde izlemeye devam ediyorum. Akşam Cine 5'teki programınızda, kızımın yediğini bile haram ettiler, dediniz. O faksı yazan bendim. Ve kendi kızımı düşündüm. Bana da deselerdi çok ama çok ağırıma giderdi. Çok duygulanmıştım. İşyerine gelince hemen gazetemi okurum. Sabahın o saatinde galiba biraz ağır oldu. Hakkım belki yoktur. Varsa da kızınıza helal olsun. Size de. İnşallah temenniniz çıkar ve
Şenol Güneş başarılı olur. Cengiz Öztürk-Wuppertal-Deutschland.’’

Okurum önce yazıp yollamış, sonra düşünmüş.

Keşke önce düşünüp, sonra yollasaydı. Yine de canı sağolsun.

Bu yazı, bana olayı unutturdu.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Zirvedekiler, kendi altlarına aldıkları adamlar üzerinden egolarını tatmin etmeye kalkışmadıkları zaman.
Yazarın Tüm Yazıları