BU ülkede olacakları görmek için ne káhin olmaya gerek var, ne de Nostradamus’un sırlarını çözmeye.
Biraz ‘dikkatli bakmak’ yetiyor.
Berke Barajı’nın ‘sözde açılışı’nda, Kemal Uzan’ın yaptığı konuşmanın ardından yazdık, ‘Bunlar yeni baraj ihaleleri istiyorlar ve bunun için Enerji Bakanlığı’nı tehdit ediyorlar’ diye.
Haklı çıktık.
Önce istediler, verilmedi.
Şantaj yaptılar, sökmedi.
Enerji Bakanlığı’na çamura başladılar, yemedi.
Son yol olarak siyaset kaldı.
Baktılar ki, artık siyaseti satın alamıyorlar, kendileri siyasete soyunuyorlar. Türkiye’yi kendi şirketleri gibi yönetmek, sıkıştıkları köşeden çıkabilmek için.
İlk hedefleri Ilısu Barajı.
Bu barajın hikáyesi uzun. Yıllardır ‘her nedense’ başlayamayan bir ‘hikáye’...
İsviçre’den başlayıp İngiltere’ye uzanan, oradan Çin’e geçen ve ‘birtakım ellerin’ bir şekilde engellediği bir hikáye.
Uzanlar, şimdi ‘tehdit ve şantaj’la bu işi kapmak istiyorlar.
Ve sanki bu işi kimse yapmak istemiyor da, Uzanlar ‘millet’ için bu işi yapacakmış gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar.
Taş çatlasa 500 milyon dolara mal olacak Berke Barajı inşaatını bu ülkeye 1 milyar dolara ‘geçirdikleri’ yetmiyormuş gibi, şimdi de Ilısu’nun peşindeler.
Maliyeti 1 milyar dolara yaklaşan Ilısu’da atmayı planladıkları‘kazığın’ boyutunu varın siz hesaplayın. Ben söyleyeyim; en az 2 milyar dolar.
Bu arada ‘Kimse yapmıyor ama biz bu ülke için yaparız’ dedikleri barajı yapmaya talip pek çok firma var.
Bunlardan bazıları Hasankeyf’i kurtarmayı da taahhüt ediyor.
Üstelik de Türk firmalarının yapacağı bölümler için de kredi sağlıyor. Ama Uzanlar bu işe ‘uzanmaya’ çalışıyorlar... Gerekirse meydanlara bile çıkarak.
Pisliğin içinden sağa sola çamur atarak ahlak bekçiliği yaptığını ve milleti kandırabildiğini zanneden Uzan kalemşorları ise susup izliyorlar.
Utanmadan...
Merkez’in yanıtı
MERKEZ Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti aradı.
Daha doğrusu geçen hafta aradı da, aradığını yazmak bugüne kaldı.
Merkez Bankası’nın 7.5 katrilyon lira kár ettiği bir dönemde, bankaların bir küsur trilyon zarar ettiğini konu etmem üzerine konuştuk.
‘Hazine’nin yüksek faiz uyguladığı dönemlerde Merkez Bankası her zaman kár etmiştir. Üstelik biz kárımızı zaten Hazine’ye aktarıyoruz’ dedi.
‘Biliyorum. Ben yazımda bunu eleştirmedim. Yanlış değerlendirmeyin. Ben sadece ekonomide bir denge olduğunu vurgulamaya çalıştım. Bir başka yerden bakarsak, size bağlı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu 8.5 katrilyon zararda ama siz 7.5 katrilyon kárdasınız. Topluca bakarsanız, kamu TMSF’den 8.5 katrilyon zararda gibi görünse de, zarar bir anlamda 1 katrilyon lira. Olaylara çok yönlü bakmak gerektiğini vurgulamaya çalışıyorum’ dedim.
Güldü. ‘Çok yönlü bakarken, bir başka yön de var’ dedi. ‘Geçen yıl Merkez Bankası 7.5 katrilyon kárda, bankalar 3.4 trilyon zararda ama Merkez Bankası Başkanı bankalara ucuz döviz sattığı iddiasıyla yargı önünde. Düşünün bir de biz bu bankalara ucuz döviz satmasaydık ne olurdu?’
Bu konu yargıya aksetmişti ve yargı Süreyya Serdengeçti’yi aklamıştı.
Ama Gazi Erçel döneminde sorun ucuz döviz satılmasından çok ucuz dövizin ‘kimlere’ satıldığıydı. Ve bütün Türkiye’ye ‘Dövize yönelmeyin devalüasyon yok’ diyen Gazi Erçel aynı gün kendi birikimini ‘dolara çevirmişti’.
Vicdanlarda aklanmayan olay buydu.
Köprüdeki bayrak artık insin
GALATASARAY’ın Boğaziçi Köprüsü’ne astığı bayrak artık can sıkmaya başladı.
Önce ‘çekemeyenler’ tarafından indirildi. Ardından tekrar asıldı. Sonra rüzgárdan yırtıldı.
Şimdi dalgalanıyor ama bu kez de fazla dalgalanıyor ve bayrak yüzünden köprü üzerindeki trafik iyiden iyiye tıkanıyor.
Bence yeterli ‘şov’ yapıldı ve yeterince sevinildi.
O bayrağı şimdilik indirsinler.
Önümüzdeki yıl Avrupa Şampiyonu olurlarsa yine asarlar...
Türkiye ligi şampiyonluğuna bu kadarı yeter...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Şantajcının yanında gazetecilik yapılmayacağını, şantaj organında çalışıp gazetecilik dersi vermeye kalkanlar da anladığı zaman.