Türkiye yeni komedi yazarını buldu

SABAH Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'la ‘‘akran’’ sayılırız. Aynı yaşlardayız.

Sevdiğim, çalışkan, başarılı bir gazetecidir.

Yıllardır Sabah'ta çalışmıştır.

Bir ara Zafer Mutlu'nun en yakın çalışma arkadaşlarındandı.

Dinç Bilgin ‘‘banka hortumlamaktan’’ içeri girince Babahan da Sabah'tan ayrıldı.

Nedenini bilmiyorum..

Döndü dolaştı Sabah'a geri geldi.

Şimdi, bence hak ettiği Genel Yayın Yönetmenliği koltuğunda oturuyor ve ‘‘canı çekince’’ medyada temiz olmak üzerine yazılar yazıyor.

Yani benim ve benim gibi gazetecilerin yıllardır savunduğu çizgiye geldi.

Ve Ergun Babahan köşesinden ‘‘kendince’’ diğer medya gruplarını suçluyor ve kendilerini ‘‘çok temiz’’ olarak lanse ediyor.

Tabii haliyle bu yazılar bizim Serdar Turgut'un en komik yazılarından bile daha komik oluyor.

Eğer yazılarında ‘‘şaka’’ yapmıyorsa Babahan'a birkaç ‘‘temizlik’’ sorusu sormak istiyorum..

Sevgili Babahan, gazeteninin künyesinde adı yazılı patronunuz Dinç Bilgin bugün sanık olarak mahkemeye çıkıyor mu? Dinç Bilgin hakkında bildiğim kadarıyla 55 yıl ağır hapis cezası isteniyor; bu kadar büyük ceza talep edilmesinin nedeni ne?

Gazetenizin, tabii eğer devleti dolandırmak için şirket boşaltma operasyonları yapmadıysanız, devlete olan borçlarının toplamı ne kadar?

Gazetenizin imtiyaz sahibi Dinç Bilgin'in devlete olan borçlarının miktarı ne? Yargılanmakta olduğu mahkeme, patronunuz Dinç Bilgin'den toplamı 1.1 milyar doları bulan borçları için bir ödeme planı istemişti. Bu ödeme planını verdiniz mi?

Grubunuzun Maliye'ye olan kesinleşmiş 60 trilyon lira vergi borcunu bir gün ödemeyi düşünüyor musunuz? Yoksa her gün katlanarak artan bu borcun üstüne bir bardak su içelim mi?

Bütün bunlar halkın gözü önünde yaşanırken, patronunuz yakın zamana kadar Kartal Cezaevi'nin konukları arasındayken ve belki de tekrar oraya konuk olacak bir haldeyken, temizlik konusunda konuşmak biraz komik olmuyor mu?

Gırtlağa kadar lağımda yaşayan birinin ‘‘Ortalıkta pis bir koku var, bu nereden geliyor’’ diye sorması komik değilse nedir?

Bütün bunları inandığın için mi yazıyorsun, yoksa ‘‘absürd’’ yazılar çok okunduğu için mi?

Bir yanıt istiyorum Sevgili Babahan.

Denizli'ye gelen de efendi oluyor


DENİZLİ Emniyet Müdürü Mümtaz Karaduman aradı. ‘‘Fatih Bey, bizim Denizli Stadı'nda değil önlem almak, sahayı ayıran tel örgü bile yok. Ama hiçbir şey olmuyor’’ dedi.

‘‘Denizlililer efendi insanlar, o yüzden bir şey olmuyordur’’ diye takıldım. Anlattı:

‘‘Denizlililer efendi olmasına efendi de bizim önlemlerimiz de iyi. Kontrole daha bilet satışında başlıyoruz. Kime bilet satıldığını, maça hangi grupların geleceğini, kimlerin nerede oturacağını önceden tespit ediyoruz.

Stada girerken çok sıkı bir üst araması yapıyoruz ve tehlikeli olabilecek hiçbir maddenin stat içine sokulmasına izin vermiyoruz.

Stada gelen taraftarların dikkatimizi çekenlerine alkol muayenesi yapıyor, stada alkollü girilmesine izin vermiyoruz. Bu yüzden de sadece Denizlililer değil, buraya gelen konuk taraftarlar da efendi oluyorlar.’’

Ne diyelim. Allah nazardan saklasın.

Darısı İstanbul'un başına.

NOT: İstanbul Emniyeti'nin holigan operasyonu tam bir başarısızlıktır. Tribünlerdeki katiller dışarda bırakıldı, tribünleri adam etmek için çalışan beyefendiler gözaltına alındı. Tabii sonunda hepsi serbest kaldı. Yazık...

Yalakalık mı, gazetecilik mi?


GAZETELERDE Tayyip Erdoğan'ın gençliğini, çocukluğunu, okulunu, ailesini anlatan haberlere yönelik olarak eleştiriler yapılmaya başlandı.

‘‘Tayyip yalakalığı yapılıyor’’ diye.

Hiç ama hiç katılmadım. Gazetelerin işi toplumun ‘‘merak duygusunu’’ tatmin etmektir.

Şimdi yeni bir başbakan var.

Ve okurlar merak ediyor.

Nedir, necidir, ne yapar, soyu sopu nedir, ne okumuştur?

Bütün bu sorulara yanıt arayanlar, şimdi bu meraklarını tatmin edebiliyorlar.

O nedenle bu haberlere toptan ‘‘yalakalık’’ demek yanlış.

İçlerinde üslubu kaçıran var ise onu zaten okur ayırt eder herhalde.

Yaslı gittim, şen geldim


NE kadar kızsak da, eleştirsek de serden geçiliyor, yárdan geçilmiyor. Lokomotif Moskova maçı sonrası, ‘‘Barcelona'ya gitmeyeceğim’’ demiştim. Sözümde duramadım.

Galatasaray bir tarih daha yazarken orada olmak istedim. Hayırlısı ile bugün Barcelona'dayım. Umarım marştaki gibi olur. Yaslı gidiyoruz, şen geliriz. İnşallah...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Vidanjör şoförleri kokunun kaynağını başka yerde aramadığı zaman...
Yazarın Tüm Yazıları