Toplarken bölmek

KEMAL Derviş, solu ‘‘toparlayacağım’’ diye çıktığı yolda, solu ciddi bir biçimde böldü.

Yeni veriler ve halkın tepkileri bunu net bir biçimde gösteriyor.

Yeni Türkiye'ye katılan milletvekilleri istifa etmeden önce, DSP'nin oyları zaten çok ciddi bir biçimde düşmüştü.

Ecevit'ten ibaret olan parti, Ecevit'in sağlık durumu nedeniyle 3-4 puana kadar düşmüştü ve hızla da düşmeye devam ediyordu.

DSP'den kaçan sosyal demokrat oyların büyük bölümü hızla CHP'ye akıyor, bazıları da ANAP ve MHP'ye kayıyordu.

O dönem yapılan araştırmalar, AKP'yi birinci parti olarak gösterirken, CHP'yi de ikinci parti olarak konumluyordu.

CHP'nin kararsızlar hariç yüzde 15 civarında oyu vardı.

Ardından Derviş seçim meçim demeye başladı.

Belki haklıydı.

Ama seçim havası belirince DSP dağıldı.

Yüzde 4'ün de altına doğru giden partide kimse kalmak istemiyordu.

Ve Derviş'in de cesaret vermesiyle ‘‘Yeni Oluşum’’ başladı.

Sempatik İsmail Cem ve o gün için ‘‘güvenilir’’ Kemal Derviş iyi bir rüzgár yakaladılar.

Baykal'ı istemediği halde sol diye CHP'ye oy vereceklerden, soldaki tercihi son ana bırakmış ama CHP'ye yakın kararsızlardan ciddi bir potansiyel yakaladılar.

Daha adı bile konmadan Yeni Türkiye yüzde 10'lara yakın bir potansiyel yakaladı.

Büyük kentlerde ANAP'tan da ciddi bir kayma vardı ‘‘Yeni Oluşum’’a.

Bu arada CHP hızla geriledi ve en az 5 puan kaybederek baraj sınırına dayandı.

İki tane yüzde 10'luk, kendini sol olarak tanımlayan oluşum vardı.

Sonra Derviş, başından beri içinde bulunduğu hareketi ‘‘sattı’’.

CHP'li oldu.

Aslında başından beri doğrusu buydu. Zaten bölük solda yeni bir partiye gerek yoktu; DSP'den kopanlar CHP'ye gidiyordu.

Derviş'in katılımıyla birlikte CHP kaybettiklerinin bir kısmını geri aldı.

Yeni Türkiye ise kazandıklarının bir bölümünü geri verdi.

Ve sonuçta Derviş'in kendince yaptığı solu birleştirme manevrası sonunda, CHP zaten alacağı en az 5-6 puanı Yeni Türkiye'ye kaptırdı.

Seçimlerden yüzde 22-23'lerle çıkabilecek CHP, Derviş'in ‘‘zeká ürünü’’ birleştirme manevrasıyla şimdi olması gerekenin altında seyrediyor, Yeni Türkiye ise harcanıp gidiyor.

Bu veriler gösteriyor ki, ‘‘Ekonomistler ister Dünya Bankası'ndan gelsinler, ister bizim bankalardan, sonuçta bir artı değer yaratmıyor, sadece işlem hacmini artırıyorlar. Ama sonuçta kazanmayı bekleyenler hep kaybediyorlar’’.

Bütün bunlardan da galiba AKP kárlı çıkıyor.

Fenerbahçe paniklememeli

FENERBAHÇE'nin paniğini anlamak mümkün değil.

Avrupa'nın en iyi kadrolarından birine sahip takım, oyuncu peşine düştü.

Washington'dan memnun değillermiş, Hakan Şükür'ü alacaklarmış.

İki maç Washington'a tahammül edemeyen, Hakan'a nasıl tahammül edecek?

Hakan üç maç saç yoldurur, kritik anda öyle bir telafi eder ki, her şeyi unutursunuz.

Ama Fenerbahçe üç maç dayanamıyor ki!

Fenerbahçe'nin oyuncu ihtiyacı falan yok.

‘‘Akıllı’’ yönetime ihtiyacı var.

İyi bir takıma, iyi bir hoca getirecek birine.

Geçen yıl benim ‘‘Sezon ortasında hoca değiştiren takımın şansı kalmaz’’ dememe aldanıp Lorant'la devam etmesinler. Daha sezon ortası değil.

Gelecek antrenör kim olursa olsun, yanına Oğuz Çetin'i vermesinler.

Oğuz'un futbolculuğundan beri hizipçi, grupçu olduğu biliniyor. Bu kadar teknik direktör gelip gidiyor da, Oğuz niye kalıyor?

Onun hiç mi suçu yok?

Ve biraz sabretmeyi öğrensinler.

Galatasaray'ın Fatih Terim'le 9 puan geriden gelip şampiyon olduğunu unutmasınlar.

Sabırla koruğun helva olduğunu hatırlasınlar.

Ve futbolcu menajerlerini yönetime almanın, iyi oyuncu alma konusunda garanti sağlamadığını bilsinler.

Sonrası kolay.

Çünkü gerçekten ‘‘müthiş bir camiaları’’ var.

Eğer, kulübüne bu kadar sahip çıkan bir camiası olsaydı, Galatasaray Dünya Şampiyonu olurdu.

Bilsinler!

Taranoğlu: AKP'ye girmem

ERSİN Taranoğlu ile konuştuk. AKP'ye geçeceğine ilişkin dedikoduların olduğunu o da duymuş.

Ancak, ‘‘Böyle bir şey mevzubahis değil. Benim onlarla fikren ve siyaseten paylaşacak hiçbir ortak değerim yok. Mümkün değil’’ dedi.

‘‘Yazayım mı?’’ diye sordum.

‘‘Memnun olurum’’ dedi.

Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'tan ise ses seda yok.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Başkalarının eksiğini değil, kendi fazlamızı pazarladığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları