Paylaş
Siz olsanız ne yapardınız?
Çakıcı ile ilgili bantlarda pek çok kişinin isimleri geçiyor. En ilginci işadamları.
İnsan önce bu adamlara kızıyor. Varlıklı, geniş çevreli işadamlarının Çakıcı ile ilişkileri garipseniyor, Çakıcı'nın tehditlerine boyun eğmeleri eleştiriliyor.
Fakat bir de kendinizi bu kişilerin yerine koyun ve öyle düşünün.
Bir mafya babası sizi tehdit ediyor ve tehditle bir talepte bulunuyor.
O mafya babası ki, çocuklarının anasını bile öldürmekten çekinmemiş, eli kanlı, fütursuz.
Ne yaparsınız?
Polise gidersiniz değil mi?
Hadi gidin bakalım. Mafya babasının polis içindeki gücü sizinkinden ve hatta devletinkinden bile daha fazla. Emniyet müdürlerine emir veriyor, atamalarını yapıyor.
Olmadı!
MİT'e gidersiniz.
Sıkıysa gidin. Mafya babasını yetiştiren MİT. MİT'te atamaları mafya babası organize ediyor. Mafya babasını MİT koruyor.
Bu da olmadı...
Devlete gidersiniz.
Ha, ha, haaa! Gülerler size.
Mafya babası milletvekilleriyle, bakanlarla sıkı fıkı. Bir muhabbet bir muhabbet. Bakanlara talimat veriyor, talimat alıyor. Mafya televizyon aracılığıyla başbakanı tehdit ederken kolay mı? Hatta belki de mafya babasının mesajları ve talepleri size bu kanallardan geliyor olabilir. Kimi kime şikâyet edeceksin, kimin kimden korunmasını isteyeceksin.
Hadi bakalım siz olsanız ne yapardınız?
Ya eline silahı alıp sokağa çıkacaksın, ya boyun eğeceksin.
Yılmaz'dan cevap ve düzeltme
BAŞBAKAN Mesut Yılmaz'ın kardeşi Turgut Yılmaz, geçen hafta yolladığı açıklamayı yayınlayış biçimimi beğenmemiş ve yeni bir açıklama yollamış.
Aynen yayınlıyorum:
‘‘Fatih Altaylı tarafından Hürriyet Gazetesi'ndeki Teke Tek köşesinde 12 Ekim 1998 günü yayımlanan ‘Akçal'ken Niye Yılmaz Oldular' başlıklı yazıda ailemizin şimdi hayatta olmayan büyüklerine suç yükleme çabası içine girilmiş, babamız Hasan Yılmaz'ın, amcamız İzzet Akçal'ın bakanlığı sırasında İmralı Cezaevi inşaatını dikkat çekmeden alabilmek için aslında Akçal olan soyadını Yılmaz şeklinde değiştirdiği ve ihaleyi bu yolla aldığı iddiası ortaya atılmıştır.
Fatih Altaylı bu gerçek dışı iddialarla aile büyüklerimizin hatıralarına gölge düşürmüş, onurlarını, saygınlıklarını ve isimlerini zedelemiştir.
Yazarın aile onurumuzu karalamaya yönelik iddialarına ve sorularına aşağıda tek tek cevap veriyorum:
Soru 1: Yılmaz'ın amca tarafının soyadı Akçal. Oysa genellikle kardeşlerin soyadı aynı olur. Mesut Yılmaz'ın babası soyadını niçin değiştirdi?
Cevap 1: Ağabeyim Mesut Yılmaz'ın ve dolayısıyla benim de babam olan Hasan Yılmaz soyadını hiçbir zaman değiştirmedi. Yılmaz soyadını 2525 sayılı soyadı yasasının çıktığı 1934 yılında aldı ve hayata veda ettiği 1986 yılına kadar Yılmaz soyadını kullandı.
Soru 2: Bu soyadı değişikliği Yılmaz Akçal'ın, yani Mesut Bey'in amcasının DP milletvekili olduğu dönemde mi yapıldı?
Cevap 2: Bu cümlenin neresini düzelteyim. Babamız Hasan Yılmaz soyadını hiçbir zaman değiştirmemiştir bu biiir... Yılmaz Akçal, Mesut Bey'in amcası değil amcaoğludur, bu ikiii... Yılmaz Akçal Demokrat Parti hükümetlerinde hiçbir zaman yer almamıştır bu üüüç... Mesut Yılmaz'ın amcası ve DP hükümetlerinde bakanlık yapmış olan kişi Yılmaz Akçal'ın babası İzzet Akçal'dır bu dööört... Bilmem daha sayayım mı Sayın Altaylı? Gazetecilik bir tek cümlede bu kadar hata yapmayı becerebilmek mi acaba?
Soru 3: Soyadı değişikliğinin temel amacı İmralı Cezaevi'nin inşaatını bakan olan kardeş aracılığıyla alabilmek ama soyadı ayrılığı nedeniyle dikkat çekmemek olabilir mi?
Cevap 3: Aynı şekilde hataların sökün ettiği bir soru daha. Hasan Yılmaz'ın bakan olan kardeşi İzzet Akçal, İmralı Cezaevi'nde 1946-47 yıllarında savcı olarak görev yapmıştır. Yani inşaat onun politikaya girmesinden çok önce tamamlanmıştır, biir... İzzet Akçal'ın DP hükümetinde bakanlığı 1959-60 arasındadır, dolayısıyla o tarihte cezaevi inşaatı diye bir şey söz konusu değildir, ikiii... Hasan Yılmaz'ın bu inşaatla ilgisi yoktur, üüüç...
Soru 4: İmralı Cezaevi'nin inşaatını Yılmaz'ın babası mı yaptı?
Cevap 4: Beşinci defa tekraren vurgulayayım, hayır! Babamız Hasan Yılmaz hayatının hiçbir döneminde devletle tek defa olsun iş yapmamıştır.
Soru 5: Bu ihale alındığı dönemde Yılmaz Akçal hangi görevdeydi?
Cevap 5: Fatih Altaylı büyük hayal kırıklığına uğrayacak ama söyleyeyim: Yılmaz Akçal o tarihte Üsküdar Paşakapısı Ortakolu'nda öğrenciydi. Babası İzzet Akçal ise İstanbul'da hâkimlik yapıyordu. Dolayısıyla Yılmaz ve İzzet Akçal'ın cezaevi ihaleleriyle ilgileri söz konusu olamazdı. Hasan Yılmaz'la İzzet Akçal İmralı'da hayatları boyunca bir kez birlikte olmuşlardı: İzzet Akçal, 27 Mayıs darbesinden ve Yassıada duruşmalarından sonra adada tutuklu bulunurken Hasan Yılmaz tarafından ziyaret edildiği sırada.
Fatih Altaylı ailemizin iki kolunun ayrı soyadlar taşımasının sebebini aslında gayet iyi bilmektedir. Konu Show TV'de 1995'te benimle yapmış olduğu Teke Tek programında kendisine tarafımdan ayrıntılarıyla açıklanmış, Soyadı Yasası çıktığı sırada kardeşlerden babamız rahmetli Hasan Bey'in İstanbul'da ticaretle meşgul olduğu, diğer kardeş amcamız İzzet Bey'in ise savcı olarak Ezincan'da bulunduğu, her ikisinin de aynı anda farklı soyadlar aldığı ama haberleşmede yaşanan imkânsızlıklar yüzünden birbirlerini haberdar edemedikleri söylenmiştir.
Altaylı bu gerçek dışı iddiaları gündeme getirirken hafızasını çalıştırma zahmetine bile girmemiş, ailemizi karalama gayretiyle tarihleri, kişileri ve olayları karmakarışık etmiş ve aramızdan yıllar önce ayrılar büyüklerimizin hatıralarına gölge düşürmekten çekinmemiştir.
Turgut Yılmaz’’ Emniyet: Sınavda torpil yok
EMNİYET Genel Müdürlüğü, komiser yardımcılığı sınavında 20 bin memurun çalıştığı İstanbul'da sınavı kazanan kişi sayısının Ankara'ya oranla niye az olduğunu soran yazıma yanıt yolladı.
Yanıta göre İstanbul'da memur sayısı 25 bin iken, sınava girmek için aranılan şartlara uygun aday sayısı ancak 1159 olmuş. Ve bunlardan 60'ı sınavı kazanmış. İstanbul'dan katılanların başarı oranı yüzde 5 olmuş.
Ankara'da görevli 11 bin polisten şartlara uygun olanların sayısı ise 1233 olmuş ve bunlardan 97'si sınavı kazanmış. Başarı oranı yüzde 8.
Sınavda en başarılı il Yozgat olmuş. Yozgat'tan sınava girenlerin kazanma oranı yüzde 23. Burdur'un yüzde 22, Sinop, Zonguldak ve Aksaray'ınki ise yüzde 17.
Genel Müdürlüğün yanıtında değerlendirmelerin optik okuyucuda ve bilgisayar ortamında yapıldığı belirtiliyor ve torpilin söz konusu olamayacağı vurgulanıyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ
İftiraya uğramayı istemeyenler, başkalarına iftira atmadan önce iyice düşündükleri zaman.
Paylaş