Paylaş
POAŞ'ta ortaklık bozuluyor mu?
ELEŞTİRİLERE konu olan bir yöntemle özelleştirilen POAŞ'ta yakında kıyamet kopacak...
Biliyorsunuz POAŞ geçtiğimiz aylarda televizyonlardan yayınlanan bir satışla özelliştirilmiş ancak ihale en çok fiyat verene değil de, üçüncü sırayı alana verilince ortalık karışmıştı.
Ancak hükümet bir açıklama yapmış ve yüz bin ortaklı İş Bankası ile 5500 ortaklı PUİS'in bu grupta yer alması nedeniyle, halka en açık grup olan bu konsorsiyuma ihalenin verildiğini bildirmişti.
Bana göre pek inandırıcı olmayan bir bahaneydi bu ama kılıf kılıftı.
Şimdi işin kokusu yavaş yavaş çıkıyor ve Bayındır Holding ile Park Holding'in İş Bankası'nı ve PUİS'i laf olsun diye ortak aldıkları, daha doğrusu ortak alma niyetlerinin pek de halisane olmadığı anlaşılıyor.
Çünkü Bayındır ve Park Holding, ortakları PUİS'e yönetimde yer vermeyeceklerini bildirmişler.
Bu kadar da değil; İş Bankası'nın da yönetimde temsil edilip edilmeyeceği henüz tartışılıyormuş.
Tabii PUİS'in ortakları buna ateş püskürüyorlar. 4 ortağın özelleştirme öncesi yaptıkları ön protokolde bütün ortakların yönetim kurulunda hisseleri oranında temsil edilmeleri öngörülürken, Bayındır ve Park'ın bundan cayması PUİS'i kızdırıyor. Ortaklıktan kendi payına 116 milyon dolar düşen PUİS, yönetime alınmadğı takdirde bu parayı ödemeye yanaşmayacak.
Diğer taraftan Ünal Korukçu'nun ayrılmasıyla, İş Bankası cephesinde de işler karışık.
Ünal Korukçu'nun ayrılmasıyla sonuçlanan İş Bankası Yönetim Kurulu toplantısında alınan ilginç bir karar var.
İş Bankası POAŞ için kendi payına düşen kadarını ödeyecek. Yani Bayındır'ı ve Park Holding'i sübvanse etmesi yönetim kurulu kararıyla engellenmiş durumda.
Teminat mektubu konusunda da durum farklı değil. Herkes kendi payına düşen kadar teminat mektubu bulacak.
Yani POAŞ'ın söz konusu konsorsiyuma verilmesine gerekçe olan İş Bankası ve PUİS, ortaklıkta sıkıntılı bir noktadalar ve çekilme durumunda olabilirler..
Ve 1 milyar 160 milyon dolarlık ihale, satın alanlar ödemeyi yapamadığı için geçersiz hale gelebilir..
Ne olacağını merakla bekliyoruz...
Tabii işi bu hale getiren hükümetin ne yapacağını da...
Bu ceza niye?
SUSURLUK Davası sanıkları olarak bilinen ve Topal cinayetine karıştıkları iddiasıyla yargılanan polislere ve emniyet müdürüne, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından disiplin cezaları verilmiş.
Kıdem tenzili ve maaş kesme gibi...
Bu cezalar komik.
Çünkü kılık kıyafeti yönetmeliğe uygun olmayan, resmi kıyafetle içki içen, amirlerine karşı itaatsizlik eden polislere verilen cezalar da bu kadar zaten.
Bu polislere verilen cezanın nedeni haklarındaki iddialar ise böyle ceza olmaz...
Yok eğer cezalar bu iddialar yüzünden verilmiyorsa, bu cezalar neden?
Merak ediyoruz...
Tayyip Erdoğan maraton koşacak mı?
İSTANBUL'un bilbordları Tayyip Erdoğan'ın babasının malı ya, yine bolbordlar işgal altında. Bir haftalık kirası 500 dolar olan bilbordlarda Tayyip Erdoğan'ın çağrılarından geçilmiyor.
Çünkü hafta sonunda İstanbul'da Avrasya Maratonu var.
Dini siyasileştirenler, bu kez sporu siyasileştiriyorlar...
Hakkındaki mahkumiyet kararından sonra konuşan Tayyip Erdoğan, ‘‘Bu şarkı burada bitmez. Biz maraton koşucusuyuz’’ demişti ya, şimdi yandaşlarını Avrasya Maratonu'na çağırıyor.
Bilbordlarda Tayyip Erdoğan ‘‘Gelin beraber koşalım’’ diyor...
Acaba Tayyip Erdoğan bu bilbordların kirasını cebinden mi veriyor?
Çünkü bunların kullanımı tamamen kişisel hale gelmiş durumda.
Yüz bilbord olsa haftada 50 bin dolar eder. Bu parayı kim ödüyor.. Vergilerimle ben mi, siz mi?
Ha bu arada merak ediyorum, maraton koşucusu olduğunu söyleyen Erdoğan bu kez ne kadar koşacak?
40 kilometrelik maratonu mu, yoksa nefesinin anca yettiği 10 bin metreyi mi?
Başka türlü kutlayalım
İSTANBUL'da bayram veya yıldönümü kutlaması demek, İstanbullulara işkence demek. Dün 6 Ekim İstanbul'un Kurtuluşu Kutlamaları vardı ve İstanbullular İstanbul'un kurtarıldığına pişman olacak hale getirildiler.
Kentin en önemli arterleri trafiğe kapatıldığı için yollar sabahın 6'sında kilitlendi.
Ve zaten berbat olan İstanbul trafiği içinden çıkılmaz hale geldi.
Demiyoruz ki, bu güzel günleri kutlamayalım.
Kutlayalım. Hem de daha büyük coşkuyla kutlayalım.
Ama şu kutlamaları mesai saatlerinde değil de, yollarda yapacaksak akşam yapalım, statlarda yapalım, hipodromda yapalım. Hiç olmazsa vatandaş da katılsın ve hiç olmazsa trafik iyiden iyiye mahvolmasın..
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Makamımıza sağlanan imkânları, şahsi imkânlarımız zannetmediğimiz zaman.
Paylaş