Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

TEMA'nın düşmanı devleti yönetenler

TEMA Vakfı, Türkiye'de ormanları korumak, yenilerini yeşertmek için büyük çaba gösterirken karşılaştığı en büyük engel kim biliyor musunuz?

Devlet... Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

Çünkü TEMA, devlet eliyle, daha doğrusu devleti talan etmek için devlet yönetimini ele geçirenlerle de mücadele ediyor.

Biliyorsunuz geçtiğimiz aylarda doğal park ve SİT alanı niteliğindeki pek çok bölge, turizm tahsisi adıyla ona buna peşkeş çekildi.

Bunların kimi dağ, kimi deniz kıyısındaki ormanlık alanlardı.

TEMA bu talana dur demek için 9 ayrı tahsis için yürütmeyi durdurma davası açtı.

Aynı gerekçeyle, benzer dosyalarla açılan davalarda yargıdan ilginç bir karar çıktı.

6 davada yürütmeyi durdurma kararı verildi. Ancak davası daha sonra görülen 3 dosyada yürütmeyi durdurma kararı verilmedi.

Bu biraz ilginç görünen bir nokta.

Ancak TEMA yönetimi buna da şükür diyor.

İşin daha ilginç tarafı, bu davaların yürütmeyi durdurmadan sonraki aşaması.

Tahsislerin iptali için yürütülen davalarda mahkemelerin verdiği kararlar bana sorarsanız orman talanının yolunu açmaya yönelik ve ormanı korumaya çalışanların işini güçleştirme amaçlı. Çünkü mahkeme kararına göre, bu arazilerde yapılacak keşif için TEMA'nın 3 milyar lira ödemesi gerekiyor. TEMA ülkenin malını korumak için dava açıyor ve keşif için dosya başına 500 milyon lira isteniyor.

Var mı böyle bir keşif bedeli?.. Duyan varsa söylesin. Sanki ayı keşfedecekler.

Ama maksat zorluk çıkarmak. Vatana millete hayırlı iş yapanın burnundan getirmek.

Oysa 3 milyar lira TEMA için önemli para.

Meşe kampanyasında 1 milyon liraya 9 meşe eken TEMA bu üç milyar lira ile 27 bin meşe ekebilirdi.

Şimdi o para keşif için harcanıyor.

Bu, şu demek:

‘‘Vatan için hayırlı bir iş yapıyorsanız, bu ülkeyi yönettiğini zannedenler sizi engellemek için her şeyi yaparlar!’’

Aslanlar, Kombassan'a para toplarken yakalandılar

İlginç doğrusu.

Bu köşede çeşitli vesilelerle bahsedilenlerin aslında gizli gizli ortak oldukları, en azından zaman zaman aynı kaba pisledikleri ortaya çıkıyor.

Pendik'teki arazi yağmasıyla köşemizi son haftalarda Aslan Kardeşler işgal etmişti.

Daha önce de çeşitli vesilelerle Kombassan...

Şimdi bu ikisinin yollarının kesiştiği bir dosya var önümde.

Kombassan'ın yurtdışındaki Türk işçilerinin paralarını çeşitli biçimlerde toplayıp Türkiye'ye getirdiğini biliyorsunuz. Bu paraları getiren bir kuryenin yakalanması ile patlayan olayda Kombassan'ın maskesi düşmüştü ve bununla ilgili soruşturmada Kombassan 2.5 trilyon lira cezaya çarptırılmıştı.

Kombassan adına yurtdışında para toplayanlar arasında Aslan Kardeşler'in de bulunduğunu biliyor muydunuz?

Evet Aslan Kardeşler'den Hasan Aslan, 1997 Haziranı'nda Kombassan adına para toplamak üzere Almanya'ya gitti.

Gurbetçilere güven telkin edebilmek ve daha rahat para toplayabilmek için Süleymancılar'ın Münih'teki yurduna yerleşti.

Meraklısı için yurdun adresini de vereyim: Giesing, Martin Luther Strasse 20.

Ve Hasan Aslan bu yurtta yaptığı toplantılarda gurbetçilerden para toplamaya baladı.

Alman polisi ise toplantılardan şüphelenip yurdu ve Hasan Aslan'ı takibe aldı.

Ve Hasan Aslan burada topladığı 4 milyon markı Türkiye'ye transfer ederken yakalandı.

Transferler temmuz ayının ilk haftası içinde Postbank Münih şubesinden 2 milyon mark ve İş Bankası Münih Şubesi'nden 2 milyon mark olmak üzere iki ayrı bankadan yapıldı. Türkiye'deki alıcı ise Yapı Kredi Bankası idi.

Alman polisi bu işlemler yapılırken yakaladığı Hasan Aslan'ı gözaltına aldı.

Ancak Dışişleri hemen devreye girdi. Bakan Tansu Çiller'in talimatıyla Almanya nezdinde girişimlerde bulunuldu ve olay hasıraltı edilirken Hasan Aslan da serbest kaldı.

Bu köşenin sürekli konuklarından üç tanesinin çizgilerinin kesiştiği öykü böyle işte.

Kayakevleri de talan ediliyor

Talan deyince aklımıza geldi.

Memlekette talanın sonu yok.

Şimdi de sporcularımızın varlıkları talan ediliyor.

Uludağ'ı biliyorsunuz. Burada kayak meraklısı vatandaşların yanı sıra gerçek kayakçılar da spor yapma imkânı bulurlar. Türkiye'deki az sayıda kayak merkezlerinden biridir Uludağ.

Burada özel sektöre ait otellerin ve kayak imkânlarının yanı sıra devlete ait olan sporcuların kullanımına verilen tesisler de vardır.

Bunlar birkaç tele-siege ve birkaç kayakevidir.

Bunlardan Fatintepe tele-siege'i geçtiğimiz yıllarda sporcuların kullanımından çıkarılıp özel sektöre verilmişti.

Bu yıl da Fatintepe Kayakevi yine aynı kişilere peşkeş çekildi.

Ve Uludağ'ın sembollerinden biri olan yılların kayakevi, hızla yerle bir edilip yerine çok katlı bir turistik tesis yapılıverdi.

İşin üzücü tarafı, Kayak Federasyonu'nun bu olaya göz yumması. Hatta göz yummak bir yana, neredeyse bu işi özendirici tavır takınması.

Fatintepe Kayakevi'ni kolayca deve etmenin tadına varanlar yakında diğer kayakevlerine de göz dikerlerse kimse şaşırmasın.

Hazır Kayak Federasyonu da arkalarındayken...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bu köşeye konu ararken zorlandığımız zaman.













Yazarın Tüm Yazıları