İşbu tabloya göre, dışardan maddi destek olmaksızın, il teşkilatlarımızın seçimin bu maddi yükünü karşılayabilmesi imkánsızdır.
Bu gerçekten hareketle,
1. milletvekili aday listesine dahil edildiğiniz takdirde, aşağıda belirtilen meblağı ödemeyi kabul ediyor musunuz?
EVET Hayır
Vereceğiniz cevap evet ise aşağıdaki taahhütnameyi imzalamanızı rica ederiz.’’
AKP'den Samsun milletvekili adayı olmak için başvuran bir okurum yollamış bu taahhütnameyi.
Rakamlar sıkı.
İlk üç sıra için 60 milyar ödemek gerekiyor.
4. sıra için 55, 5. sıra için 50.
Galiba sonrasında umut yok ki, 6. sıra 20 milyar.
Son üç sıra ise sudan ucuz, 10 milyar.
‘‘Halka hizmet için’’ milletvekili olmak istiyorsanız, önce partiye bir 60 milyarı bastıracaksınız.
Sonra halkın karşısına çıkıp oy isteyeceksiniz.
Seçilmek için yapacağınız harcamalar da bunun dışında.
Peki milletvekili maaşıyla bu paralar çıkar mı?
Bence çıkmaz.
O halde bu durum,
Tayyip Erdoğan'ın verdiği sözlere ve anlattıklarına pek uygun düşmüyor.
Tayyip Bey'e sormak istiyorum: Bu tarife her il için geçerli mi, her yerde rakamlar aynı mı, yoksa il il değişiklik mi gösteriyor ve bu işler genel başkanın bilgisi dahilinde mi yapılıyor?
Bu taahhütname gösteriyor ki, AKP'nin diğer partilerden hiçbir farkı yok.
Var mı
Tayyip Bey?..
RTÜK'e soru
LİBERAL Parti, Radyo D'ye reklam bantları yolladığı zaman RTÜK'e açıp sorduk,
‘‘Yayınlayabilir miyiz?’’ diye.
‘‘Bekleyin, biz de YSK'yı bekliyoruz’’ dediler.
Önemli bir geliri kaybetme pahasına bekledik.
Karar açıklandı:
‘‘Yayınlayamazsınız.’’
Fakat bu arada pek çok radyo ve televizyon, Genç Parti'nin reklamlarını yayınladılar.
Şimdi RTÜK'e sormak istiyorum: Kurallara ve yasalara saygılı olanlar yine mi kaybetti?
Yoksa Genç Parti'nin reklamlarını sizin uyarınıza rağmen yayınlamış olanlara yönelik bir şey yapılacak mı?
Şükür'ün gerçek hikáyesi
HAKAN Şükür'ün Galatasaray'a gelemeyişiyle ilgili değişik gazetelerde, birbirinden yüz seksen derece farklı senaryolar üretilmiş.
Kimine göre
Terim istedi, yöneticiler
Saraçoğlu ve
Elmas istemedi; kimine göre ise
Saraçoğlu ve
Elmas istedi,
Terim istemedi.
Bu hikáyelerin hepsi
‘‘yalan’’.
Başkan
Canaydın, belki de haklı gerekçelerle, yöneticilere basınla konuşma yasağı getirdiği için yöneticiler bilgi vermiyor. Galatasaray muhabir ve yazarları da habersiz kalmaktansa
‘‘uydurma’’ yolunu seçiyorlar.
İşin aslını ben size anlatayım.
Eski yönetici
Yurdaşen Karahasan, Galatasaray yöneticilerini arayarak
Hakan Şükür'ün dönmek istediği söyledi.
Karahasan'ın bu talebi Malatya'da futbol şubesine ulaşınca, şube yöneticileri durumu başkana haber verdiler.
Başkan, yöneticilerden konuyu
Terim'e sormalarını ve onun isteği doğrultusunda hareket etmelerini istedi.
Saraçoğlu ve
Elmas, konuyu
Terim'e ilettiler.
Terim, önce kendi ekibiyle toplanıp meseleyi ele aldı. Ardından yöneticilere fikirlerini sordu.
Saraçoğlu ve
Elmas, karar mercii olmadıklarını, ancak kendilerince bu transferin gereksiz olduğunu söylediler.
Terim ve yardımcıları da aynı kanaatte olduğu için bu transfer gerçekleşmedi. Modern kulüp yöneticiliğine son derece uygun bir şekilde yapılan bu işlem, basına
‘‘farklı’’ bir şekilde yansıdı.
İşin aslı budur.
NOT: Bazı Galatasaraylılar,
Şükür'ün dönmesi olasılığına tepki gösterdiler. Oysa
Hakan Şükür, bu kulüpten giderken Galatasaray'a 8 milyon dolar kazandırmıştır. Galatasaray'ın halka açılması sırasında yüzde 20 hissenin 20 milyon dolara satıldığı göz önüne alınırsa,
Hakan tek başına Galatasaray'a yüzde 8'i kadar getiri sağlamıştır. Bu adama tepki göstermeye hiçbirimizin hakkı yoktur.
YSK'ya soru
CEM Uzan, sahibi olduğu GSM şirketini bir reklam aracı olarak kullanıyor.
Telsim hatlı telefonlara sürekli olarak Genç Parti'nin mesajları, kısa mesaj, yani SMS olarak geliyor.
Partinin toplantıları,
Cem Uzan'ın mitingleri, Telsim abonelerine mesaj olarak yollanıyor.
Televizyon ve radyodan reklam yapmak yasak.
Peki cep telefonundan, daha doğrusu parti genel başkanının sahip olduğu cep telefonu sistemi üzerinden reklam yapmak serbest mi?
Bu rezilliğe YSK izin verecek mi?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Meslektaşlarımız, eleştirdikleri pis kokunun çalıştıkları binadan kaynaklandığını idrak ettikleri zaman.