Paylaş
ANAP'sız bir hükümet hazırlığı varmış. Demirel'in bir kez daha cumhurbaşkanı seçilmesinin önündeki engel ANAP olarak görüldüğünden, ANAP'ı hükümetten atıp, yerine DYP'yi alacaklar ve Demirel'i bir daha cumhurbaşkanı yapıp yola öyle devam edeceklermiş.
Pek mantıksız bir senaryo.
Birincisi böyle bir senaryo Demirel'i cumhurbaşkanı yapmaya yeterli olmuyor.
Çünkü eğer ‘‘Demirel'e hayır’’ anlamı taşıyan firenin tamamı ANAP'tan geldiyse, AHAP Meclis'te birinci parti olmuş da bizim haberimiz yok demektir.
Çünkü yaklaşık 150 fire var.
İkincisi MHP, kirletilmiş DYP ile ortaklık yapmayacağı konusunda daha önce kararlı bir tutum sergilemişti.
Bugün bu kararlılığın değişmesi için bir gerekçe yok.
Ben böyle bir senaryoya inanmıyorum.
Bu olsa olsa Süleyman Demirel'in ‘‘Yakın dostlarına’’ verdiği bir ‘‘akıl’’ olabilir.
ANAP'ı köşeye kıstırmak için böyle yol benimsenmesinin faydalı olacağı bu işleri ‘‘bir bilen’’ tarafından fısıldanmıştır.
Hatta senoryoyu daha da ayrıntılı yazmak gerekirse, taktik suflör, ‘‘ANAP'ın elinde çok iyi bakanlıklar var. Böyle ihale yoğun bir ortamda bu bakanlıkları kaybetmek istemezler. Hükümeti bozarız derseniz yola gelirler’’ demiş olabilir. Anlaşılan o ki, birileri ‘‘can havliyle’’ her şeyi deneyecek. Ama iş bu noktaya geldikten sonra, pilavdan dönenin kaşığı kırılır.
12 Eylül yapamadı 5 Nisan yapacak!
BAŞBAKAN Bülent Ecevit, aylardan beri Demirel'in bir kez daha cumhurbaşkanı olması meselesini, ekonomik istikrarın bir gereği olarak tanıtmaya çalıştı.
Bülent Bey'e göre Demirel olmazsa ülkede büyük bir ekonomik kriz başgösterecekti.
Gerçi Demirel'in başbakan ve cumhurbaşkanı olduğu dönemlerde de ülkede çoook büyük ekonomik krizler yaşanmıştı ama bu kez Demirel değişmişti.
Ekonomik kriz yaşanmayacaktı. Ya da alıştıklarımızdan daha büyük bir ekonomik kriz olmayacaktı. Ecevit halkı buna koşullandırdı. Ancak millet bunu ‘‘yemedi’’.
Piyasalar ilk gün biraz sarsıntı olur gibi davrandıysa da hemen toparlandı ve ‘‘Demirel bizi ilgilendirmez göstergeler iyi. Biz işimize bakarız’’ dediler.
Ecevit'in şantajının blöf olduğu ortaya çıktı.
Şimdi Ecevit tutmayan ekonomik kriz blöfünü bu kez siyasi kriz blöfüne çevirdi.
Sahte bir hükümet bunalımı yaratmaya çalışıyor.
Yaratsın bakalım.
Hastalar bir krizden kalkmanın kıymetini iyi bilirler.
Günlerce, aylarca süreceğine, sıkı bir gece nöbetiyle iyileşmek yeğdir. O yüzden kimse üzülmesin.
12 Eylül'ün antidemokratik yollarla yapamadığını, bu kez demokratik yollarla yapacağız.
Hayırlısı ile.
AKUT'ta neler oluyor?
AKUT'un kurucularından ve üyelerinden bazıları geçtiğimiz hafta içinde dernekten istifa ettiler.
İnternet üzerinden yolladıkları maillerle istifa eden üyeler arasında İskender Iğdır'ın yaşamını yitirdiği kazadan kurtulan Selçuk da var.
İlk etapta Selçuk Kahveci, Atilla Ulaş ve Alper Sargın, AKUT'a birer e mail çekerek istifalarını bildirdiler ve nedenlerini sıraladılar.
Bu istifalara karşı AKUT Yönetim Kurulu'nun tepkisi ise oldukça ilginçti.
AKUT'un yönetimi, aslında son derece doğru bir şekilde yola çıkan ancak istifa edenlerin istifa dilekçelerinde de belirttikleri gibi yanlışa yönelen dernekten edilen istifaların nedenlerini araştırıp çözüm bulacağına, istifa edenleri kınayarak, ‘‘Maillerle istifa ediyorsunuz. Diğer insanlar derneğimiz hakkında kötü intibalara kapılacaklar. İstifa eden kişilerin ilk işlerinin AKUT'u kötülemek olmasını esefle kınıyoruz’’ diyor.
Kuruluş gününden bu yana dernekte çalışan kurucular istifa ediyor. AKUT'u ele geçirenler ise ‘‘kınıyor’’.
Yazık.
Başta İskender Iğdır, bir grubun pırıl pırıl bir girişim olarak başlattığı AKUT, biraz medyanın şişirmesi, biraz halkın yoğun ilgisi ve çokça da kimi AKUT üyelerinin bu ilgiyi kişisel rahta dönüştürme niyeti yüzünden yanlış yola saptı.
Umarım AKUT kuruluş amacına yönelir ve pek çok derneğin başına geldiği gibi, ‘‘Para kazanma, rantı paylaşma ve sosyeteye girme’’ derneği olmaz.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ ?
En çağdaş ve güzel işi bile ‘‘Türk gibi başlayıp, Türk gibi biterememe’’ huyumuzdan vazgeçtiğimiz zaman
Paylaş