2-0 diyen var, 3-1 diyen var. Galibiyet olsun bizim olsun diyen var. Bir puan bile idare eder diyen var.
Yönetimden bir arkadaşım
‘‘Beraberlik iyi sonuç’’ deyince, biri sordu,
‘‘Sen ne diyorsun Fatih?’’ diye.
‘‘İstediğimi mi söyleyeyim, gerçeği mi?’’ dedim.
‘‘Gerçeği’’ dediler.
‘‘O zaman bilin ki, bu maçta fark yemeden mağlup olmak iyi sonuç!’’
Şaşırdılar. Hiç böyle demezdim çünkü.
Ama görünen köy de kılavuz istemezdi. Galatasaray hep söylediğim gibi ve hep yazdığım gibi bu sezon başından beri
‘‘iyi top oynamıyor’’. Ama
‘‘zayıf ve korkak’’ rakipler karşısında
‘‘kötü oynayarak’’ da kazanabiliyor.
Moskova'da da olan buydu.
Galatasaray
‘‘en kötü’’ oynadığı anlarda golü bulmasa, oradan da yenilgi ile ayrılabilirdi.
Ama gol olunca maç koptu.
Fakat bu kez rakip ne Malatyaspor'du, ne ne Lokomotiv.
Dünya devi, tecrübeli, korkusuz Barcelona.
İlk on beş dakika Galatasaray'ı tarttı.
‘‘Kof’’ olduğunu gördü.
Üzerine geldi ve yendi.
Galatasaray'ın Barcelona karşısında ortaya koyduğu futbol son yıllarda Avrupa Kupaları'nda oynadığı en utanç verici toptur.
Terim'in de fark ettiği gibi takım ilk kez
‘‘yenilmeyi umursamadı’’.
Ayıp olan yenilmek değil, bunu umursamamaktır.
Bu
‘‘hava’’ başka yenilgilerin de hazırlayıcısı olur.
Terim'in bu havayı dağıtacağını düşünüyorum.
Oyundaki
‘‘taktik’’ hatalara gelince.
Oyundan
Sarr değil,
Ümit çıkarılmalıydı. Hatta oyunla ilgi derecesine bakılırsa, stattan bile çıkarılabilirdi. İşin kötüsü o çok sevdiğimiz
Ümit sezon başından beri böyle. Tanınmaz halde.
Christian'ın yerine giren oyuncu da
Suat değil,
Ümit Karan olmalıydı. Takımda kazanmayı düşünen tek adam girdikten sonra o oldu.
Peki bunlar kaderi değiştirir miydi?
Sanmam. Çünkü çok kötüydük ve kazanmamaya motiveydik.
Ama kimse üzülmesin.
Bu maçın sonucu Galatasaray'ın şansını etkilemeyecek.
Brugge ve Lokomotiv'i burada yenmek şartıyla.
Tabii bu oyunla, korkmadığı müddetçe Langaspor'u bile yenmek hayal o ayrı.
Yönetime ceza veren taraftar
GALATASARAY-Barcelona maçında Galatasaray'ın Avrupa adabını bilen taraftarı değil, bir grup
‘‘kaçkın’’ vardı sanki.
Takım ceza alsın diye
‘‘inadına’’ meşaleler yaktılar, meşaleleri
‘‘inadına’’ sahaya attılar.
Bunu niye mi yaptılar!
Çünkü kendi küçük beyinlerince yönetimi protesto ettiler.
Deplasmana taraftar götürmeme kararı alan yönetime
‘‘Sen bizi deplasmana götürmezsen biz sana böyle ceza ödetiriz. Daha inat edersen sahayı kapattıracak şeyler de yaparız’’ mesajıydı.
Bu
‘‘kaçkınlar’’ kapalı tribünün kapısını da kırıp indirdiler.
Tabii bütün bunlar olur, sahaya tonlarca yanıcı madde sokulurken güvenlik neredeydi onu da ayrıca sormak lazım.
Galatasaray yönetimi bu
‘‘kaçkınlara’’ acil çözüm getirmeli.
RTÜK: Gereğini yapmayan YSK
RTÜK'ten aradılar,
‘‘Yetki bizde değil. Seçim döneminde, seçim yasaklarının ihlalinden ötürü televizyonlara ceza verme yetkisi Yüksek Seçim Kurulu'nda’’ dediler.
Biliyorum.
Zaten yazımda da bu durumu belirtmiştim.
Televizyonlara ve radyolara ceza vermeyenin, yasaya ve Yüksek Seçim Kurulu'nun kararlarına aykırı davrananın Yüksek Seçim Kurulu olduğunu biliyorum.
RTÜK'ün buradaki sorumluluğu
‘‘izleme ve bildirme’’den ibaret.
Gerisi YSK'nın görevi.
RTÜK'ten gelen bilgiye göre RTÜK seçim yasaklarına uymayan radyo ve televizyonları YSK'ya düzenli bir biçimde bildirmiş.
Ancak YSK
‘‘kılını bile kıpırdatmamış’’.
RTÜK'ten bana iletilen bilgiye göre Radyo Televizyon Üst Kurulu da bu durumu
‘‘şaşkınlıkla’’ izliyormuş.
Başta
Uzan Grubu televizyon ve radyoları olmak üzere,
Cem Uzan'ın propaganda çalışmaları kapsamında delik deşik edilen seçim yasakları konusunda YSK'nın harekete geçmemesi ilginç.
Acaba önceki günkü
‘‘kritik itiraz’’ kararı öncesinde olduğu gibi
Uzanlar'la ilgili meseleler gündeme geldiğinde de YSK Başkanı Sayın
Algan ‘‘rapor’’ mu alıyor?
Zarafet
GEÇTİĞİMİZ yıllarda Cine 5'te benim önce
Tuluğhan Tekelioğlu, ardından da
Buket Dereoğlu ile birlikte yaptığım Başka Yerde Yok adlı programı, şimdi
Mehmet Barlas ile
Deniz Akkaya sunuyorlar.
İlk bölümü izledim.
Barlas'ın kültürü,
Akkaya'nın görüntüsü ekranı dolduruyor. Giderek daha iyi olacakları kesin.
Üç hafta önce Cine 5 Genel Müdürü
İrfan Şahin Başka Yerde Yok'la ilgili olarak aradı.
‘‘Fatih Bey, Başka Yerde Yok'u bu yıl da yapmak ister misiniz?’’ diye sordu.
‘‘İrfan Bey biliyorsunuz artık Kanal D Haber'in başındayım. Mümkün değil. Kabul edecek olsam bir miktar acayip olmaz mı?’’ dedim.
‘‘Biliyorum Fatih Bey ama yine de önce size teklif etmeden başkasına öneremezdik. Ayrıca Başka Yerde Yok ismi de sizle çok özdeşleşti. Kullanmamıza izin verir misiniz?’’ diye sordu.
Bu benim medyada karşılaştığım en nazik tavırdı.
‘‘Elbette. Sormanıza bile gerek yoktu’’ dedim.
Barlas ve
Akkaya'ya başarılar diliyorum.
Çocuğuma iyi baksınlar...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Tek yargımız önyargı olmayınca.