Paylaş
Önce hızlı ve ritmik topuk sesleri gelirdi. Sonra kapı aralanır ve gülümseyen bir baş uzanırdı içeriye.
‘‘Helo darling. Elimde müthiş bir bomba var. Cumartesiye yazıcam ama o güne kadar dayanamam anlatmam lazım.’’
Odama gelirken hep odasının önünden geçerdim.
İçerdeyse uğramamak olmazdı.
Hal hatır sormaz, haber sorardı.
Kimi zaman kavga ederdik.
Çok kızınca ‘‘Anası yaşındayım terbiyesizin’’ derdi.
Sonra sarılır öpüşürdük.
Canımdı.
Hepimizin canıydı.
Sonra geçen yıl hastalandığını öğrendik. Hep beraber.
Doktoru ve doktorum Sevgili Azmi Hamzaoğlu, ‘‘Çok kötü Fatih. Şansı varsa birkaç ay’’ dedi.
Gülçin'in inadı o birkaç ayı uzattıkça uzattı.
Yaşama sımsıkı sarılıyor, bırakmıyordu.
Sağlığında bakmadığı kadar kendine bakar oldu.
Süse püse merak saldı.
En ağır tedavinin ardından en şık giysileriyle, en iddialı peruklarıyla karşımıza çıktı.
Şaka yapıyorduk. ‘‘Sen Azrail'i bile kaçırırsın’’ diyorduk.
Onaylıyordu.
Melek miydi?
Hayır.
Şeytan mıydı?
Asla.
Ama dosdoğruydu.
Hatası olmaz mıydı?
Tonla. Ama bilinçli bir hata yapmazdı.
Gerçek bir gazeteci, gerçek bir dosttu.
Biliyorduk aramızdan gideceğini ama inanamıyorduk.
O Azrail'i korkutup kaçıracaktı ya!
Olmadı.
Gülçin kaçıverdi ellerimizin arasından.
O tak tak topuk seslerini özleyeceğim.
Bu din sömürüsü değil mi?
YARGITAY Cumhuriyet Başsavcısı uyuyor mu? Sayın Vural Savaş, sizi çok dikkatli bilirdik. Neredesiniz?
DYP'nin başı Tansu Çiller her gün meydanlarda suç işliyor görmüyor musunuz, duymuyor musunuz?
Görmüyor ve duymuyorsanız, birisi de mi söylemiyor?
Hani seçim dönemi başlarken bir genelge yayınlanmıştı.
Hani seçimlerde kimsenin dini duyguları sömürülmeyecekti.
Hani kimse dini siyaset malzemesi yapmayacak, yapamayacaktı!
Yanlış mı hatırlıyorum Vural Bey?
Dini siyasete alet etmek, yalnızca partinin adı Refah ya da Fazilet olunca mı yasak?
Kimi partilerin dini alet etmeye hakkı var, kimilerinin yok mu?
Bunun tefrikini nasıl yapıyorsunuz?
Çiller nasıl oluyor da, ‘‘Dininize kefilim’’ diyebiliyor. (Onun kefil olduklarını da biliyoruz ya neyse.)
TURBAN soygununun hesabını vermeyen Çiller, nasıl oluyor da Türban'ın hesabını soracağım diyebiliyor?
Neden Çiller hakkında bir fezleke hazırlanmıyor?
Neden Sayın Vural Savaş?
Tansu Çiller dini siyasete alet etmiyorsa, söyleyin allahaşkına kim ediyor? ‘‘Boş verin canım. O kim din kim’’ diye düşünüyor ve Çiller'in din sömürücülüğünü ciddiye almıyor olabilirsiniz.
Elhak, ben de Çiller'i ciddiye almıyorum.
Ama ciddiye alınmayan insanların suç işlemelerini serbest kılan bir yasa olduğunu da sanmıyorum.
ANAP'ın adayı Mehmet Ali Erbil
ANAP'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ali Talip Özdemir'in ilanlarını ve söylediklerini ibretle izliyorum.
Belediye başkan adayı değil, Çarkıfelek sunucusu gibi.
Bol keseden dağıtıyor.
Millet avantacı ya, bayılacak.
Bedava bilmem ne.
Herkese her gün beleş zart.
Parasız zurt.
100 bin kişiye iş.
Gençlere karşılıksız cırt.
Modern şehircilik bu olsa gerek.
Beleş zart, parasız zurt.
Hem de uzaydan.
Çünkü daha önce bir uzaydan yönetim lafı vardı.
Ben Mustafa Topaloğlu musun diyince o terane kesildi.
Şimdi bedavacılık ve 100 bin kişiye iş dönemi yaşanıyor.
Yüz bin kişiye iş verecek belediye.
Ne mi yapacaklar.
Çukur kazacaklar, sonra da dolduracaklar.
Bedavadan dağıtım işinde ise emin olun, Ali Talip Özdemir değil, Mehmet Ali Erbil aday sanki:
‘‘Ali Talip Bey çok zor durumdayız. Biraz yardımcı olsanız...’’
‘‘Tamam teyzecim merak etmeyin. Size bedava zart.’’
‘‘Ali Talip kardeşim beyim hasta, çocuklarım işsiz biraz yardım edin.’’
‘‘Ne demek teyze size de bedava zurt.’’
‘‘Ali Talip Bey biz çağdaş bir kentte, yaşamak istiyoruz. Bedava zart, beleşe zurt istemiyoruz.’’
‘‘Yönetmen kim bağladı bu telefonu yahu. Beyamca harf söyle harf. Beleşin b'si mi, avantanın a'sı mı. Çağdaşın ç'si yok görmüyor musun!’’
NE ZAMAN
ADAM OLURUZ?
Yüzünün besmelesi kaçanlar, besmeleye sahip çıkmaya kalkışmadığı zaman.
Paylaş