SPK yatırımcıyı korumayacak mı?

SERMAYE Piyasası Kurulu Başkanı Doğan Cansızlar'ı ‘‘Doğru’’ bir adam olarak tanıdım hep. ‘‘Netameli’’ konularla ilgili sorulara da, hep doğru yanıtlar verdi bugüne kadar.

Ancak bu kez nedense ‘‘sessiz’’ kalmayı tercih ediyor.

Oysa geçtiğimiz haftalarda çok net bir ihbar yaptım.

Galatasaray'ın hisseleri İMKB'de işlem gören şirketi Sportif A.Ş.'de ‘‘ciddi’’ bir sorun vardı. Sportif A.Ş. ile Uzan Grubu şirketleri arasında yaklaşık 15 trilyonluk bir alacak davası sürerken, Uzan Grubu'nda danışmanlık yapan, Uzan Grubu'ndaki Star Gazetesi'nde düzenli olarak yazı yazan, daha önce Galatasaray yönetimine talip olduğu zaman Uzanlar'ın adamı olduğu dedikoduları yayılan, kısacası bu grupla yakın ilişkisi net ve açık olan bir kişi Galatasaray yönetimi tarafından Sportif A.Ş.'nin yönetim kuruluna atanmıştı.

Burada çok ciddi bir çıkar çatışması vardı ve Galatasaray Sportif A.Ş.'ye, Galatasaray'ın ‘‘büyük’’ adına güvenerek yatırım yapmış binlerce ‘‘küçük yatırımcı’’ tedirgindi.

Çünkü bu davanın kazanılması halinde Sportif A.Ş.'nin gelirlerinde önemli bir artış olacaktı. Şirketin yapısı nedeniyle de bu artış doğrudan küçük yatırımcının cebine girecekti.

Ateş Ünal Erzen'in oradaki varlığı, bu davanın kaybedilmesi durumunda çok ciddi ‘‘şüpheler’’ yaratacaktır. Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu'nun ‘‘son derece duyarsız’’ davrandığı bu konuda, olaya Sermaye Piyasası Kurulu'nun el koyması şarttır.

Küçük yatırımcıların hakları konusunda son derece duyarlı olan Doğan Cansızlar'ın, bu konuda da gereken duyarlılığı göstereceğini umuyorum..

Siyaset ekonomiye karışmadı


TÜRKİYE'deki ‘‘özerk’’ kuruluşlardan BDDK ciddi bir sınav atlattı.

Onunla beraber siyasi karar mekanizmaları da.

BDDK, Pamukbank'a el koyulmasını yaklaşık 15 gündür tartışıyordu.

Son bir hafta içinde de kararını yaklaşık olarak netleştirdiği piyasalara sızmıştı.

Dolar dahil, piyasadaki dengesizlikte bu ‘‘sızıntının’’ da payı vardı.

BDDK kararını verdikten sonra ‘‘gerek olmadığı’’ halde ‘‘siyasete’’ danıştı.

İlginçtir, üç partinin ‘‘yetkililerinden’’ de benzer yanıtlar geldi:

‘‘Biz karışmayız sizin işiniz.’’

Son olarak Başbakan'a gidildi.

O da aynı yanıtı verdi.

‘‘Sizin işiniz.’’

Ve BDDK kararını açıkladı.

Bu karar ‘‘doğru veya yanlış’’, önemli bir aşamadır.

Türkiye'de siyasetin ekonomiden elini çekme konusunda aldığı yolun kilometre taşıdır.

Ve karar günahıyla, sevabıyla BDDK'nındır.

Gazete manşetlerine Ecevit'i koymak, bu nedenle yanlıştır.

Ecevit'i tartışmak insanlık görevidir


HÜRRİYET'te pazar günü bir tartışma vardı.

Bülent Ecevit'in sağlık durumunu tartışmak gazetecilik mi, tartışmamak insanlık mı?

Yazıdan anladığım kadarıyla Can Dündar'ın da aralarında bulunduğu bir grup Başbakan'ın sağlık durumunu tartışmayı ‘‘insanlığa sığdıramıyor’’.

Onlar öyle zannetsinler.

Eğer Bülent Ecevit'in ‘‘vaziyetindeki’’ birine başbakanlık yaptırmak insanlığa sığıyorsa, bu durumu tartışmak da insanlığa ‘‘haydi haydi’’ sığar.

İnsanlık dediğiniz, Başbakan'ın önceki gün Derviş'i çağırıp ‘‘Ekonomiye dikkat edin’’ diye zılgıt attığını yazacak kadar ‘‘gözü kapalı’’ olmak mıdır?

Peki insan olmak, halkı kandırmak anlamına mı gelir.

Ecevit'in sağlığını elbette tartışırım.

Gerekirse daha sert tonda tartışırım.

O ‘‘bu haliyle’’ benim ve çocuğumun, sizin ve çocuklarınızın geleceğini ‘‘karartmayı’’ insanlık sayacak, ben onun sağlığını, daha doğrusu ‘‘sağlıksızlığını’’ tartışmayı insanlık dışı bulacağım.

Yok öyle yağma.

Türkiye'de Ecevit'ten yaşlı, Ecevit'ten daha hasta, kafası bulanık ve hatta bunamış binlerce insan var.

Biz onların hastalığını tartışıyor muyuz?

Hayır.

Ecevit de bu tartışmalardan rahatsız ise o da kendini ‘‘o konuma çeksin’’, onunkini de tartışmayalım.

Korkan sensin Cem


ŞU Cem Uzan'ın ‘‘yardakçıları’’ müthiş doğrusu.

Geçen gün mahkemeye gidip ifade vermemi, ‘‘Korkak Ördek’’ başlığı ile haber yapıp, akıllarınca benle dalga geçmişler.

Şaşırmadım.

Hukuka, yasalara saygısı olmayanların, benim gibi ‘‘adalete saygılı’’ biriyle dalga geçmeleri normal.

Çünkü onlar adalete hesap vermezler. Güçlü ve önemli olduğunu düşünen insanlar mahkemeye gitmezler.

O yüzden de bunların ‘‘patronu’’ mahkeme, hukuk falan tanımaz.

Hatta kendisini hukuka davet eden Adalet bakanlarına şantaj yaparlar.

O yüzden de benim gibi sıradan insanlar mahkemeye gidip ifade verince bunlara göre ‘‘korkak ördek’’ olurlar.

Adalete saygının adı korkaklık değildir, Cem kardeş.

Adaletten kaçmak korkaklıktır.

Ama korkunun faydasız olduğunu herkes bilir.

NOT: Cem kardeş, yanında çalışan alkol bağımlısı vatandaş bana hakaret ederken sana da ediyor. Yazısında bana çocuk diyor, sonra da seninle yaşıt olduğumuzu söylüyor. Haliyle sen de çocuk oluyorsun. Eee, ne de olsa şişede durduğu gibi durmuyor. Biraz daha az içmesini sağla.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Entel terör, sözde entelektüelliği körüklemediği zaman.
Yazarın Tüm Yazıları