Avrupalılar ve özellikle de yatırımcılar, Türkiye'de seçimden ne çıkacağını bizden daha çok merak ediyorlar.
Haklılar da.
Onlarda para var, bizde yok.
Onların kaybedeceği şey var, bizim çoğumuzun yok.
Bu yüzden bir
‘‘banka’’ araştırma yaptırıyor.
Temmuz ve ağustos aylarında peş peşe.
Sonuçlar ilginç.
Temmuz ayı içinde AKP birinci parti.
Ama oy oranı hiç de o zaman tahmin edildiği gibi değil.
Ama ne zaman ki, AKP'nin çok güçlü olduğu yolunda gazete ve televizyon haberleri başlamış, AKP'ye ciddi bir kayış var.
Ağustosta yani bir ayda AKP, oy oranını yüzde 25'in üzerinde artırmış.
Temmuzda anti AB ve idamcı tavrı nedeniyle MHP ikinci sırada. Yasalar çıkınca MHP, ağustosta gözden düşmüş ve neredeyse yarı yarıya oy kaybetmiş.
Temmuzun 3'üncü partisi DYP. Ağustosa girince yaklaşık 1 puan kaybediyor.
ANAP temmuzda dördüncü sırada. Ağustosta ise yarı yarıya oy kaybıyla müthiş bir düşüşte.
Aynı durum Yeni Türkiye için de geçerli.
Temmuzda ANAP'la aynı oy oranına sahip Yeni Türkiye, ağustosta ciddi kayıpta ama ANAP kadar değil.
CHP temmuzda ANAP ve Yeni Türkiye'nin de gerisinde. Ağustosta ise müthiş bir sıçramayla oylarını yüzde 200 oranında artırarak AKP'nin ardından ikinci sırada. Bunun nedenini bilmek için alim olmaya gerek yok.
Kayda değer oy oranına sahip son parti ise HADEP. O da ağustosta yükseldiği için.
Gerisi
‘‘fasa fiso’’.
Kararsızlar ise temmuzda yüzde 25.4, ağustosta yüzde 20.4.
Kararsızları katmadan iki parti dışında hepsi baraj altı.
Bir ayda müthiş değişimler olmuş.
Seçime daha iki ay var.
Demek ki, henüz çok erken.
Şenol kötü de, Örs mü iyi?
SPOR yazarları futboldan başka bir şeyle ilgilenmediği için,
Aydın Örs çok şanslı.
Aydın Örs çok şanslı olduğu için de Türkiye çok şanssız.
12 Dev Adam olarak anılan Türk Basketbol Milli Takımı, büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Takım tanınmayacak halde.
Peki neden?
Pek çok neden var ama bence en önemlisi
‘‘kenar yönetim’’.
Milli takımın kenar yönetimi yok.
İlk Porto Riko maçında olay kendini gösterdi.
Oyunun en stresli anları.
Kameralar
Aydın Örs'ü izliyor.
Örs bitik.
Müthiş bir panik. Yüzünde çaresizlik ifadesi.
Hadi ilk maç, ilk stres.
Sonrasında aynı durum devam.
Hatalı 5'ler sürekli sahada.
Tunçeri dökülüyor, en büyük sorumluluk hálá onda.
Sahada etkili ve
‘‘yetkili’’ adam yok.
Kenarda hiç yok.
Aydın Örs takımı taşıyamıyor.
Bazen oyuncular kendi içlerinden geldiği gibi oynamaya başlıyorlar, takım yürüyor.
Örs devreye giriyor, takım duruyor.
Örs takıma iki beden küçük geliyor.
İşin kötüsü, bu durum biliniyor.
Çünkü
Örs, aynı
‘‘kabızlığı’’ Efes Pilsen'e de yaşattı.
Efes,
Örs'le defalarca Final Four kapısına geldi giremedi.
Örs gitti,
Ergin Ataman geldi, Efes Final Four'a kaldı.
Örs'ün
‘‘bir yere kadar’’ olduğu biliniyor.
12 Dev Adam da
‘‘bir yere kadar’’ gidebiliyor haliyle.
Ama kimsenin sesi çıkmıyor.
Yazık!..
İftira ile dürüst olunur mu?
HÜSAMETTİN Özkan'ı severseniz veya sevmezsiniz.
Ama bir insana yapılan haksızlığa tepkinizi, sevginize orantılı olarak gösteremezsiniz.
Başbakan
Ecevit'in yakın çevresi,
Hüsamettin Özkan'ın kontrolündeki örtülü ödenekten para götürdüğünü ima eden bir tutum takındı birkaç gün önce.
İyi plandı. Çünkü yasa gereği buradan yapılan harcamaların belgeleri yok edilmiş olacağı için,
Özkan kendini savunamayacaktı.
Kanıtlanamayan bir çamur olarak bu
Özkan'a yapışacaktı.
Ama iftiracıların şanssızlığına bakın ki,
Özkan yasaya uymamış, belgeleri saklamıştı.
Şimdi kendini aklayabiliyor.
Peki ya
Özkan ‘‘uyanık’’ olmayıp, Türkiye'yi ve Türk siyasetçisini iyi tanımayıp yasaya uysaydı ne olacaktı?
Hepimizin gözünde hırsız.
Bu son hamle
‘‘dürüst’’ Ecevit'e doğrusu hiç yakışmadı.
İftira ile dürüstlüğün örtüşür yanı yok.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Köprüyü geçenler, dayıya ayı demediği zaman.