Özellikle TÜSİAD sürekli olarak
‘Seçim istemeyiz’ diye bağırıyor.
Ben dünyanın hiçbir ülkesinde seçimden bu kadar
‘korkan’ bir işadamı grubu görmedim.
Kemal Derviş çıkıp bağırıyor,
‘Korkmayın. Seçim eskisi kadar işi bozmaz’ diye, dinlemiyorlar.
‘Hayır, seçim istemezük.’
Peki ne istersiniz?
Bu seçim, er veya geç olacak.
Bu bahar olmazsa, seneye bahar olacak.
İlla ki olacak.
Üstelik de,
Ecevit’in sağlık durumu nedeniyle müthiş bir
‘siyasi istikrarsızlık’ zaten yaşanmaya başlanmışken, bu seçim korkusu niye?
TÜSİAD’çı dostlarımız
‘Seçim istemeyiz’ korkusunun sonunun nereye varabileceğini tahmin edebiliyorlar mı?
Edemiyorlarsa, ben söyleyeyim.
Eğer
‘Seçim olmasın’ sesleri daha da yüksek perdeden çıkmaya başlarsa seçim olmaz ama
‘ara rejim’ olur.
Birileri bastırır,
‘ekonomik olağanüstü hal’ ilan edilir ve
‘seçimsiz’ bir dönem başlar.
Bu dönem iyi mi olur, kötü mü olur, bilemem.
Ama
‘seçim istemezsenüz’ olacağı budur.
Galatasaray paspas mı oldu?
GALATASARAY Spor Kulübü’nün başında çok sevdiğim bir dostum var.
Özhan Canaydın. Canaydın’ı
‘çok sevmemin’ en önemli nedenlerinden biri ise Galatasaray’ın
‘manevi değerlerine’ ve
‘onuruna’ herkesten fazla sahip çıkma konusundaki kararlılığıdır.
Ancak ne yazık ki, son bir hafta içinde
Canaydın’ın bu konuda yeterli duyarlılığı göstermediğini düşünüyorum.
Galatasaray,
‘iyi kötü’ bazı transferler yapıyor.
Çeşitli Anadolu kulüplerinden oyuncular alıyor.
Bunlardan bazılarının adını biliyorum,
Cihan gibi,
Murat gibi, bazılarını ise hatırlamıyorum bile.
Ama adını sanını bile bilmediğimiz bu
‘çocuklar’ Galatasaray’la sözleşme imzalarken, benim hayatımda duyduğum en
‘terbiyesiz’ açıklamaları yapıyorlar:
‘Fatih Terim’e geliyoruz.’
Sadece onlar mı?
O terbiyeli, beyefendi
Ümit de aynı koroda.
Geçen yıl Galatasaray’a kan kusturan
Hakan Ünsal bile
‘Terim varsa dönerim’ diyor.
Avrupa’nın ve dünyanın en büyük kulüplerinden biriyle sözleşme imzalıyorlar, vitrine çıkıyorlar ama onlar
‘Terim’e geliyorlar’.
Galatasaray’ın
‘onurunu’ bundan daha fazla
‘ayaklar altına alan’ bir durum ben görmedim.
Yüzyıllık Galatasaray
‘paspas’ olmuş,
Terim’e gelen
‘üzerine basıp geçiyor’.
Ve yönetimden, Galatasaray’ın onurunu korumak için elinden geleni yapacağından emin olduğum başkanımdan ses çıkmıyor.
Tabii ben bir şeyi daha merak ediyorum, yarın
Terim bu takımdan ayrılınca
Terim için gelenler de bu takımdan gidecekler mi?
Ve bir sorun olup paralarını alamazlarsa, bu parayı FİFA kanalıyla
Terim’den mi tahsil edecekler?
Demirel klonlandı
DTP yeni liderini seçti.
Mehmet Ali Bayar. Ve yeni bir siyasi hareket başlıyor.
Bence başlamaz, sizce başlar mı?
21. Yüzyıl’ın Türkiyesi’nde böyle bir siyasi hareket başlarsa, zaten yazıklar olsun.
Çünkü ortada bir
‘hareket’ yok.
Çocuksuz
‘padişah’ yerine onun gösterdiği
‘istidatlı genç’ başa geçiyor. İstidatlı genç de,
‘padişah’ın eski arkadaşlarından birinin
‘oğlu’. Tabanla hiçbir bağlantısı olmadan,
‘tepeden inme’ parti başkanı. Bu şekilde
‘parti genel başkanı’ olunabilir. Ama
‘lider’ olunur mu? Zannetmem. Böyle gelen biri ardına kitleleri takabilir mi? Zor. Yine bekleyip göreceğiz.
‘Demirel klonu’ olduğu söylenen
Bayar, bakalım inatla siyasetin içinde pişip, Türkiye’nin geleceğinde yer alabilecek mi?
İzin yap Blair ol
TÜSİAD’ın yine çenesi düştü.
Sürekli olarak açıklama yapıyorlar.
Üstelik de her gün başka bir çelişki.
Gülerek izliyorum. Çünkü artık
‘ciddiye alınacak’ tarafları kalmadı.
Fakat en çok
Tuncay Özilhan’ın,
‘Ecevit birkaç gün yatsa ne olur. İngiltere Başbakanı Blair, eşi doğum yapınca 1 ay izin yaptı. Sonra işinin başına döndü’ demesi beni eğlendirdi.
İyi de, İngiltere’de 1 ay izin yaptıktan sonra işin başına dönen kişi
‘Tony Blair’.
Tony Blair olarak dönecekse,
Ecevit bütün yaz izin yapsın razıyız.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bir evlada bırakılacak en güzel mirasın sevgi ve onur olduğu unutulmadığı zaman.