Önce
Emin Çölaşan'a Futbol Federasyonu tarafından verilmeyen yanıtlara bir miktar değinelim..
Sevgili
Çölaşan, Futbol Federasyonu ile ilgili olarak Bakan
Fikret Ünlü'ye sualler soruyor.
Adres doğru değil.
Çünkü Türk futbolunun gelişmesinin
‘‘gerçek’’ nedeni olan
‘‘özerk federasyon’’ yapısı nedeniyle
Fikret Ünlü'nün Futbol Federasyonu üzerinde bir
‘‘gücü’’ yok.
Emin Çölaşan'ın sorduğu soruları Futbol Federasyonu'na soracak merci Bakan
Ünlü değil.
Futbol Federasyonu, hesabını
‘‘Genel Kurul’’a veriyor.
Futbol Federasyonu Genel Kurul üyeleri bu soruları, ilk genel kurulda Başkan
Ulusoy'a sorup,
Ulusoy'u terletebilirler.
Çölaşan, devletten Futbol Federasyonu'na ne kadar para gittiğini de merak ediyor.
Federasyon nedense yanıt vermiyor ama işin aslına bakarsanız devletten Federasyon'a para gitmiyor.
Tam aksine federasyondan Hazine'ye para gidiyor.
Çünkü
‘‘özerk’’ federasyon, devlete vergi ödüyor.
Milli futbolculara verilen primlerden devlet para kaybetmiyor, tam aksine para kazanıyor.
Çünkü federasyon bu rakamları kayıtlarında resmen gösterdiği için, futbolculara verilen primlerden vergi ödeniyor.
Edindiğim bilgilere göre geçen yıl federasyonun çeşitli kalemlerde ödediği vergi miktarı 4 milyon dolara tekabül ediyor.
Sonuç olarak federasyonda çok para olduğu bir gerçek.
Bu para
‘‘daha da fazla’’ olabilir.
Bu doğru.
Ancak Futbol Federasyonu da kendi başına bir siyasi kurum.
Oy kaygısı, seçmen kaygısı olan bir yer.
Yıllardan beri siyasi kaygılarla yönetiliyor.
Bunun da bir maliyeti olduğu kesin.
Ama hiç değilse başarılı.
İyi yönetilmesi halinde daha başarılı olacağı ise kesin.
Digiturk kuruyla daha çok şube kapanır!
TÜRKİYE'de yayıncı kuruluşların
‘‘ödeme güçlüğü’’ futbol takımlarını ne yazık ki olumsuz etkiliyor.
Galatasaray Sportif A.Ş. Genel Müdürü
Ebru Köksal, Digiturk'ün
‘‘kur hesabı’’ yüzünden 6 milyon dolar zarara uğradığını açıkladı.
Doğru. Digiturk, Federasyon'a ve kulüplere ödemelerini
‘‘kafasına göre’’ bir kurdan yaptığı için kulüpler beklediklerinin
‘‘yarısını’’ alıyorlar.
Yani aslında Digiturk ve dolayısıyla Futbol Federasyonu
‘‘hileli bir ihale’’ yapmış ve ihaleye katılan diğer firmaları
‘‘kandırmış’’ oluyorlar.
İhaleyi
‘‘dolar’’ üzerinden alan Digiturk; doları yarı fiyattan hesap edince, aslında sonuncu olduğu ihaleyi almış oluyor.
Federasyon da buna göz yumuyor.
TV gelirlerinin paylaşım esası göz önüne alınırsa, Galatasaray'ın 6 milyon dolar kaybettiği yerde, Fenerbahçe de en az 6 milyon dolar kaybetmiş demektir.
Beşiktaş'ın ve Trabzonspor'un kayıpları da bundan az aşağıdır.
Bu da tüm bu takımların uluslararası bir yıldızı transfer edememiş olması veya böyle transferi borçla yapmak zorunda kaldıkları anlamına gelir ki, bu da zararı finansman giderleri ile birlikte 10 milyon dolara çıkarır.
En iyimser yaklaşımla bu para Türkiye'de üç büyüklerin kapatmak zorunda kaldıkları basketbol ve voleybol şubelerinin giderlerinin toplamının iki mislidir.
Digiturk kuru ile
‘‘yarım’’ ödemeler sürecekse, Futbol Federasyonu naklen yayın ihalesini yenilemek zorundadır.
Star UEFA'ya da borç taktı
TÜRKİYE'de Şampiyonlar Ligi'nin naklen yayın haklarını elinde bulunduran Star televizyonu, bu haktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Daha açıkçası,
Uzanlar'a ait Star TV, UEFA'nın Şampiyonlar Ligi'ni pazarlayan birimine borçlarını ödemiyor.
Bunun iki sonucu var. İlk sonuç Galatasaray'ı ilgilendiriyor. UEFA, Galatasaray'ın
‘‘pazarlama havuzu’’ndan alması gereken parayı ödemiyor. UEFA
‘‘Ülkenizin yayıncısı parayı ödemedi. Ben de size ödeme yapamam’’ diyor. Bu yüzden Galatasaray UEFA'dan alması gereken 850 bin doları alamadı.
Bunun bir diğer sonucu ise bu yıl Şampiyonlar Ligi maçlarının yayınlanamaması.
Star borcunu ödemezse, futbolseverler bu yıl
Ortega'lı Fenerbahçe'yi ve
Fatih Terim'li Galatasaray'ı izleme zevkinden mahrum kalabilirler.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Her yıl meydana gelen selin bir doğal afet değil, bir yerel yönetim sorunu olduğunu anladığımız zaman.