Ortadoğu ülkesi olmayacağız

LEVENT'teki patlamayı sabah haber toplantısı sırasında arayan eşim haber verdi.

‘‘Bizim buralarda bir yerde müthiş bir patlama oldu. Haberiniz var mı?’’

Bir dakika sonra patlamanın HSBC binasında olduğunu öğrendik.

Toplantıyı bırakıp olay yerine hareket ettim.

Yolda İngiltere Konsolosluğu'ndaki patlamayı haber verdiler.

Patlamadan yaklaşık 45 dakika sonra Levent'te HSBC binası önündeydim.

Oradaki izlenimlerimi bir başka sayfada okuyacaksınız.

Savaşın göbeğinde Çeçenistan'daydım, iki kez Lübnan'da oldum, Bosna'ya gittim. Böyle bir şey görmedim.

İstanbul'un göbeğinde, Türkiye'nin en şık semtinde...

Görüntüler korkunçtu.

Yazarken gözlerim doluyor, ellerim titriyor.

Türkiye benim çocukluğumdan beri huzur dolu iki yılı üst üste geçirmedi.

Geçirtmediler...

Batılı olmaya çalışan Türkiye'yi karanlık, pis, ilkel bir Ortadoğu ülkesi haline getirmek isteyenler buna izin vermediler.

Türkiye'nin ‘‘güneşin güldüğü bir İslam ülkesi’’ olmasına katlanamadılar.

İslam ile demokrasinin bağdaşmasını kabul edemediler.

12 Eylül 2001 günü bu köşede, ‘‘3. Dünya Savaşı başladı’’ demiştim.

Türkiye ne yazık ki bu savaşın dışında kalamadı. Cephelerin ve tarafların birbirine girdiği bir savaş bu. Artık cephedeyiz... Sonuna kadar...

Başbakan Erdoğan, birilerinin Türkiye'ye mesaj vermeye çalıştığını ama bizim bu mesajı almayacağımızı söylemişti.

Bu sözün sonuna kadar arkasında durmalıyız.

Belki çok canımız yanacak ama dönmek yok.

Gazamız mübarek olsun...

İstifa etmeyi bilmiyorlar

SORUMLULARIN
hesap vermediği bir ülkede her şey tekrar edebilir.

Türkiye ne yazık ki böyle bir ülke.

İstanbul'da 6 gün önce müthiş terör eylemleri oldu.

Emniyet Müdürü, Türkiye'de bile değildi.

5 gün sonra daha şiddetli iki eylem.

İlki beklenmiyordu.

Ya ikincisi?..

Batılı bir ülkede böyle iki olayın ardından o kentin emniyet müdürü hemen istifa eder.

Ben İstanbul Emniyet Müdürü'nün bu kente yetmediğini daha önce de yazdım, söyledim.

Bunun doğruluğu ne yazık ki, çok acı bir biçimde kanıtlandı.

Tek o mu?

Şenol Güneş farklı mı?

O da hálá gelecek hesapları yapıyor.

İstifa kelimesini ağzına bile almadan.

Biz bu kafalarla daha çok şey kaybederiz.

Afganistan, Çeçenistan ve Bosna’da savaşanlara dikkat

TÜRKİYE'
de bu boyuttaki İslami terörün tohumları yıllar önce atıldı.

Önce Afganistan, sonra Bosna ve ardından Çeçenistan...

Pek çok Türk genci, belki de başlangıçta iyi niyetlerle, buralardaki savaşlarda ‘‘din kardeşlerine’’ yardım için savaş bölgelerine gittiler.

Bosna'da bunlarla tanıştım.

Çeçenistan'da bunlarla birlikte günler geçirdim.

Hepsi Türkiye'deki küçük İslami veya milliyetçi örgütlerin yandaşlarıydılar.

Gittikleri yerlerde, bugün dünyayı sarsan terör örgütlerinin önde gelenleriyle beraber oldular.

Afganistan'dan dönenler Bosna'da, Bosna'dan gelenler Çeçenistan'da bu beraberlikleri pekiştirdiler.

Bunların hepsi Afganistan'daki, İran'daki kamplarda ortak eğitimler aldılar.

Cephelerde ‘‘kardeş’’ oldular.

Ve ‘‘Vehhabi Arapların’’ paralarıyla tanıştılar, bu paralara ulaşma, bu paraları amaçlarına uygun kullanma, bu paralarla silah, bomba alma yöntemlerini öğrendiler.

Savaşlar bitince bu kişiler ülkelerine döndüler.

Ama birbirleriyle temaslarını, ilgilerini kaybetmediler.

El Kaide şemsiyesi altında birleşen ve kimin tarafından tetiklendiği bilinmeyen terörün kaynağı işte bu insanlar.

Bunların kimi Arap, kimi Türk, kimi Afgan, kimi İranlı, kimi Pakistanlı...

Bu kişilerin hepsi bulundukları ülkede ‘‘potansiyel tehlike’’.

Terör, geçmişten gelen tanışıklığa dayanarak işte bunları kullanıyor.

Türkiye bir dönem bu insanlara ‘‘saygıyla’’ yaklaştı.

Ancak gelişmeler gösteriyor ki, saygıyla değil, dikkatle yaklaşmak gerekiyormuş.

Türkiye'deki istihbarat örgütleri, dikkatlerini Afganistan, Bosna ve Çeçenistan'da savaşmış Türklere yöneltmek zorunda.

Bunların hepsini yakın takibe almak ve şimdiki ilişkilerini büyüteçle izlemek zorunda.

Çünkü bu tip terörü ancak böyle önleyebiliriz.

Bomba yüklü bir aracı trafikte durdurarak değil.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Hak etmediğimiz koltukta oturmaya devam etmediğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları