Paylaş
ENİS Öksüz'ün Telekom'un satışına engel olarak krize neden olduğunu ilk yazanlardan biriyim.
Bu fikri yaklaşık 5 ay önce kaleme aldım. Şimdi ortalıkta Enis Öksüz'ü linç etmek için elinde iple dolaşanlar henüz öğle uykusundayken... Ama şimdi Enis Öksüz'ün bir miktar haksız saldırıya maruz kaldığını görüyorum. Bir kere adamın ne dediğini dinleyen yok. Herkes vuruyor. Hatta bazıları canlı yayında adama sövüyorlar...
Oysa Öksüz baştan beri ‘‘Bunu yasayla yapalım biir... Bu kuruluşu birilerine peşkeş çekmeyelim ikiii’’ diyor.
Ve her şeyden önce Telekom'un değer tespitinin yapılmasını, bunun da kayda geçirilmesini istiyor.
Yanlış mı?
Enis Öksüz'ün aklına gelen senaryo, benim aklıma gelenle aynı olabilir: Öyle ya, şimdilerde telekomlara pek rağbet yok.
Alan aldı, satan sattı.
Bizimkinin yüzüne bakılmıyor.
Çünkü tren 5 yıl önce kaçırıldı.
Bu nedenle bizim telekom satışa çıkınca fazla talibi olmayacak.
Ve ‘‘serbest piyasa’’ kuralları gereği ‘‘en iyi fiyatı verene’’ satılacak. Peki o fiyat ne?
Bugün Türk Telekom'un içinde hiçbir şey yoksa Aycell diye bilinen 4. GSM şebekesi var.
Yani 2.5 milyar dolar artı KDV sadece onun lisans bedeli.
Ayrıca da diğer GSM operatörlerine kullandırılan yeraltı hatları var. Yani Türk Telekom yurtiçinde ticari olarak önemli.
Bunu alan diğer GSM işletmecileriyle roaming anlaşması konusunda bir adım önde olacak.
Anlayacağınız çok stratejik bir ticari meta. Bunun bedeli tam olarak belirlenmeden ve daha önce devlete güvenip devletten lisans almış kuruluşlar mağdur edilmeden bu işi çözmek hükümetin görevi.
Bana sorarsanız birileri Türk Telekom'u almış bile.
Öksüz'ün çırpınışı ondan!
Gizlice çıkarılan gazın kokusu pis olurmuş!
MESUT Yılmaz, 1999 yılının eylül ayında yaptığı Moskova gezisi sırasında, bakan bile değilken, yanında kardeşi olduğu halde Mavi Akım görüşmeleri yaptığı görüşmeleri kesin bir dille yalanlamaya devam ediyor.
Star'da Fatih Çekirge ile konuşmuş ve Mavi Akım'la ilgili görüşmeler yapmadığını söylemiş.
Dün de Ertuğrul Özkök'ün köşesinde Yılmaz'ın yanıtı vardı:
‘‘Çernomirdin ile yaptığım görüşmeyi karıştırıyorlar. Çernomirdin eskiden Gazprom'un genel müdürüydü. Ben görüştüğüm sırada çoktan ayrılmıştı ve ben onunla parti başkanı olarak görüştüm.’’
Mesut Yılmaz'ın bu açıklamasında doğru tek bir cümle var. ‘‘Çernomirdin eskiden Gazprom'un genel müdürüydü.’’
Bu cümle doğru.
Gerisi ise...
Doğru olan cümlenin devamı ise şöyle:
Gazprom'un eski genel müdürü Çernomirdin, Yılmaz'la görüşürken Gazprom'un ‘‘başkanı’’ sıfatını taşıyordu.
Çünkü bu görüşmeden yaklaşık 1 ay evvel Gazprom genel kurulu Çernomirdin'i Gazprom'un ‘‘başkanı’’ yapmıştı.
Yani Mesut Yılmaz'ın görüştüğü Çernomirdin bir genel müdür değil, onun bir kademe üstü, bir başkandı.
Üstelik de görüşme Gazprom'un binasında yapılmıştı.
Kim bilir belki de ‘‘Parti Merkezi de o binadadır’’ diyecek Mesut Yılmaz...
Ayrıca da Yılmaz'ın o günlerde Mavi Akım'la ilgili görüşmeler yaptığı bilinmeyen bir konu da değildi.
Dün bu konuyla ilgili arşiv taraması yaparken, Bursa Olay Gazetesi'nin 20 Eylül tarihli nüshasında bu konuda bilgilere rastladım.
‘‘ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, Moskova'da Mavi Akım projesi ile ilgili görüşmeler yapıyorlar. Mesut Yılmaz siyasi görüşmelerde de bulunuyor’’ diye yazıyor gazete ve detaylı bilgiler aktarıyor.
Yani anlayacağınız Mesut Bey'in açıklamaları gerçeklerle örtüşmüyor.
Ve gürültüsüzce çıkarılan ‘‘Gaz’’ın kokusu çıkıyor...
Yine de günahını almak istemem...
Sonra beni de ‘‘Gestapo’’lukla suçlar falan...
Terim kompleksi
GALATASARAY'ın bugüne kadar gördüğü en çirkin yönetim UEFA kupalı postere Fatih Terim'in bulunmadığı bir fotoğrafı koymuş.
Sıfır numara terbiyesizlik, 10 numara ahlaksızlık.
Onlara da o yakışırdı.
Ben de günün birinde Galatasaray'a başkan olursam, o Faruk Süren'in fotoğrafını başkan fotoğrafları arasından indirmezsem namerdim!
Yönetimler artık sussun
GALATASARAY ve Fenerbahçe yönetimleri bir an önce akıllarını başlarına alıp, karşılıklı çirkinliklerine son vermek zorundalar.
Sezon sonunda birisi şampiyon olacak.
Daha önce de 42 kez olduğu gibi.
Ama bu iki kulüp ve bu iki külübün 40 milyon taraftarı daha yıllarca bir araya gelecekler.
Daha onlarca maç yapacaklar.
Yeter artık sokak serserileri gibi itişmek.
Futbol bir oyun.
Bu iş bir eğlence, eğlence.
Salyaları akan bildirilerle içine etmeyin!
NOT: Turgay Şeren'e yine yanıt vermeyeceğim. Çünkü bir zamanlar takımımın ve milli takımımın kalesine korumuş. Geçmişine saygım var.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Üç beş oy uğruna medeniyeti satmadığımız zaman.
Paylaş