FENERBAHÇE'nin Şampiyonlar Ligi'ne katılamamasının faturası Teknik Direktör Werner Lorant'a kesilmeye çalışılıyor.
Yazık!..
Lorant'ın ne suçu var ki?
Adam Almanya'da bir köyde otururken, silahlı bir baskınla Fenerbahçe'nin teknik direktörlük koltuğunu ele geçirmedi ki!
Lorant, Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Sadettin Saran tarafından bulundu.
Fenerbahçe'nin ‘‘Efsane Başkanı’’ Aziz Yıldırım tarafından görevlendirildi. Hem de ‘‘En müthiş teknik direktör’’ diye tanımlanarak.
Lorant'ın bir hatası var ise, o hata bu ‘‘büyük yalana’’ inanmış olmaktır o kadar.
Fenerbahçe bu yıl Avrupa'nın en güçlü kadrolarından birini kurdu.
Pek çok Avrupalı devi kıskandıracak miktarda futbolcu yatırımı yaptı.
Ama olmadı.
Olmazdı. Olmayacak da.
Çünkü Fenerbahçe yönetimi, bütün iyi niyetine rağmen ‘‘spordan bihaber’’.
Sporu bilmediğiniz zaman, sportif başarı bekleyemezsiniz.
Fenerbahçe yönetimi de ne yazık ki sporu bilmiyor.
Bir örnek vermek gerekirse, bu yılki Fenerbahçe Futbol Takımı'nı Formula 1'de yarışan bir Ferrari'ye benzetebiliriz.
Hiç kuşkusuz çok iyi otomobil.
Ama Ferrari Yönetim Kurulu Başkanı Luca di Montezemolo, çok iyi otomobil üretti diye, direksiyonuna Taşlıtarla hattından bir minibüs şoförü geçirmiyor.
‘‘Çok iyi otomobilleri ancak çok iyi pilotlar kullanır’’ diyerek gidiyor, yılda 25 milyon dolar ödeyip direksiyona Schumacher'i geçiriyor.
O da yetmiyor.
Montezemolo, ‘‘Bu işin bir idaresi var’’ diyerek Jean Todt'u da Ferrari takımının başına getiriyor. Ve takım üç yıldır üst üste şampiyon oluyor.
Çünkü Montezemola sporu biliyor. İtalya '90 Dünya Kupası'nı organize eden adam o çünkü.
Fenerbahçe yönetimi ise parayı basıp Ferrari'yi alıyor, bu otomobili kim olsa uçurur diyerek direksiyona minibüs şoförünü geçiriyor.
Ve güzelim Ferrari daha yarışın başında, startta duvara bindiriyor.
Sizce suçlu kim?
Ferrari mi, minibüs şoförü mü?
Yoksa minibüs şoförüne bu otomobili emanet eden mi?
Yazık!..
Memleketin parasına yazık.
40 milyon dolar harca, karşılığını alama.
Şampiyonlar Ligi'nden gelecek en az 10 milyon dolar kayıp var.
Satışlardan da bir o kadar kayıp olmuştur.
Yazık! Aziz Yıldırım'a da yazık.
Bıraksın bu işi. Bildiği bir şeyi yapsın.
Bu yıl Galatasaray şampiyon olursa, bu Yıldırım'ın gördüğü 5. Galatasaray şampiyonluğu olacak.
Bir anlamda Aziz Yıldırım da yıldız takmış sayılacak.
Yazık!..
Tereciye tere
BEN CHP'ye ‘‘Bunları niye düşünmüyorsunuz?’’ diye isim önerdikçe, CHP'lilerden mesajlar geliyor.
İsim hatırlatıyorlar. Hepsi bildik, tanıdık eski CHP'liler.
Tereciye tere öneremem.
Deniz Baykal o isimleri benden daha iyi bilir, daha iyi tanır.
Bana ne? Ama bir isim var ki, o gerçekten farklı biri.
Ertuğrul Günay.
Direk gibi bir sosyal demokrat.
Tereciye satılacak tere var ise, o tere ancak Ertuğrul Günay olur.
Eski Yargıtay Başkanı AKP'ye girer mi?
ESKİ Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un siyasete gireceğini ve bu işi ANAP'tan yapacağını aylar önce yazmıştım.
Sayın Selçuk da bir düzeltme göndermiş ve ‘‘Şu an görevdeyim. Siyasete girmek için bir girişimim olmadı’’ demişti.
Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk artık görevde değil. Siyasete sıcak baktığını ise bilmeyen yok.
Ve Ankara'dan gelen dedikodulara bakılırsa Sami Selçuk bir süreden beri AKP ile flört ediyormuş.
AKP, eski Yargıtay Başkanı'na ‘‘milletvekilliği’’ teklifinde bulunmuş.
Bana ulaşan bilgilere göre, Selçuk bu teklife ‘‘hayır’’ dememiş.
İdialara göre yarın, yani cuma günü Sami Selçuk da törenle AKP'ye katılacakmış.
Eğer böyle bir şey olursa, AKP vitrinini hayli zenginleştirmiş olacak.
Ancak illerden gelen bilgilere bakılırsa, AKP'ye diğer partilerden gelenlerin pek şansı yok.
Önseçimlerde Refah kökenli adaylar işi götürecek. Sonradan gelenler ise çırak çıkacak.
Bu arada ANAP'lı Ersin Taranoğlu, AKP'nin kapısına dayanmış fakat ‘‘ret’’ cevabı almış.