Adı
‘‘TBMM Medya Sorunlarını İnceleme Komisyonu’’ydu.
Bu komisyonun amacı, basın patronlarını dinleyerek medyayla ilgili eleştirileri, önyargılarla gerçekleri araştırmak, medya patronlarının siyaset ve ticaret ile ilişkilerini incelemekti.
Komisyon bütün basın patronlarına bir davetiye yolladı.
Komisyona gelip, soruları yanıtlamaları için.
Hürriyet'in sahibi
Aydın Doğan'ın komisyona gidip bütün sorulara yanıt verdiğini biliyordum.
Hatta
Aydın Doğan'ın burada sorulan soruları ve verdiği yanıtları bir kitap haline getirmek için çalıştığını da biliyorum.
Diğer patronların gidip gitmediklerini ise bilmiyordum.
Çünkü
Aydın Doğan'ın gidişini haber yapan internet siteleri, diğer patronları basın patronu saymadıklarından olsa gerek, bu konuda bir bilgi vermemişlerdi.
Önceki gün Meclis Başkanlığı'ndan, bu komisyona hangi basın patronlarının geldiğini sordum.
Biri hariç, bütün basın patronları gidip, TBMM Medya Sorunlarını İnceleme Komisyonu'na ifade vermişlerdi.
Peki sizce o
‘‘hariç’’ olan basın patronu kimdi?
Evet, bildiniz.
Uzan Ailesi.
Ne
Kemal, ne
Cem Cengiz, ne de
Murat Hakan Uzan bu komisyona gidip sorulara yanıt vermişlerdi.
Bırakın soruları, çağrıya
‘‘geliyorum veya gelmiyorum’’ şeklinde bir yanıt verme zahmetine bile girmemişlerdi.
Onlar
‘‘Uzan’’dı ve bir Meclis Komisyonu onların ifadesini alamazdı.
Uzan Ailesi'nden ses seda çıkmayınca, komisyon da raporunu yazdı ve süresi dolduğu için dağıldı.
Fakat
Cem Cengiz Uzan şirketini partiye çevirmeye karar verince, birdenbire aklına bu olay geldi ve komisyonu arayarak
‘‘Gelip soruları yanıtlamak istiyorum’’ dedi.
Komisyon
‘‘Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye’’ diyemediği için,
‘‘Komisyonun size verdiği süre bitti. Artık çok geç’’ yanıtı verildi.
Kendine Meclis'i hedef seçen genç çocuk, ne yazık ki bir kez daha Meclis'i takmamıştı.
GSM'de yarışma soygunu
DAHA önce, GSM ile kumar oynatan, seks hattı işleten ve sözde bilgi yarışması yapan şirketlerle ilgili şikáyetlerimi yazmıştım.
Telekomünikasyon Üst Kurulu da gerekeni anında yapmıştı.
Fakat GSM üzerinden rezaletlerin sonu yok.
Televizyonlara
‘‘haklı olarak’’ pek çok kısıtlama getirilirken, GSM ile büyük rezaletler dönüyor. Televizyonlar ise buna aracılık yapıyorlar.
Bunlardan birinin adı
‘‘Bilin Soruları’’.
0 542 444 1 ... numaralı telefonu arıyor ve çıkan soruları yanıtlayarak ikramiyeye ulaşıyorsunuz.
Daha doğrusu ulaşamıyorsunuz.
Çünkü tezgáh
‘‘ulaşamayın’’ diye kurulmuş.
Makine bozuluyor, tuşunuz çalışmıyor, türlü rezalet başınıza geliyor.
İnat edip bunları aşar ve 20 soruyu yanıtlarsanız kuraya katılma hakkı kazanıyorsunuz.
Yarışmayı düzenleyen firmanın adı
‘‘Heyecan Ltd’’ ama ne telefonu var, ne de adresi.
Kazananlar ise Star Gazetesi'nde açıklanıyor.
İsimler büyük ihtimalle uydurma. Yani tam tuzak.
Telekomünikasyon Üst Kurulu'nun bu rezalete el atması gerekiyor gibime geliyor.
GSM firmalarının,
‘‘sözde’’ şirketler üzerinden halkı soyması hoş olmuyor.
Ecevit hep böyleymiş!
ECEVİT'e yakın bir okurum,
‘‘Nerede eskinin ilkeli Ecevit'i’’ başlıklı yazıma, bir
‘‘eleştiri’’ göndermiş.
Diyor ki,
‘‘Eskinin ilkeli Ecevit'i tam da budur’’.
Ecevit'in hiç değişmediğini, sadece artık kendini saklayamadığını öne süren
‘‘Ecevit'e yakın’’ okurum bakın ne diyor:
‘‘CHP Genel Sekreterliği'nden partinin en zor döneminde istifa ederek, Kurtuluş Savaşı kahramanı İsmet İnönü hakkında ‘yaşlı ve hastalıklı'
söylentilerini çıkararak kulis yapan ve İsmet İnönü'yü genel başkanlıktan alaşağı eden Ecevit değil midir?
1978 yılında Güneş Motel'de meşhur 11'ler olayını yaratan, bakanlık vaadi ile parti değiştirtip, başbakan olabilmek için çirkin pazarlıklar yapan Ecevit değil midir?
Yıllardan beri parti için en küçük eleştiri, hatta öneri getirenlere dahi tahammül edemeyen, bunları yapanları hızla partiden uzaklaştıran Ecevit değil midir?
Demokrat ve ilkeli dediğiniz Ecevit aslında budur. Son olaylarla gerçek karakteri bir kez daha su yüzüne çıkan Ecevit'tir.’’
Adı bende saklı okurumun söyledikleri doğru.
Kimbilir, biraz
‘‘acıma’’, biraz
‘‘sempati’’ bunları unutturuyor belki de.
Ki, bütün bunlar doğru olmasa bile, dün Meclis’te çoğunluğu olduğu halde halkın istemediğini görüp bırakan
Ecevit, bugün Meclis'te çoğunluktan düştüğü halde gitmiyor.
Partisini ve kocasını bu hale düşüren
Rahşan Ecevit zannederim çok mutludur.
Beli kırık kocası, bacağı kırık koltukta, dün
‘‘Katiller’’ dediği MHP'nin
‘‘yetmeyen’’ desteğiyle otururken, keyfini çıkarıyordur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ahlaksızlığın kılıfı ‘‘Genç’’lik olmadığı zaman.