Doğru.
Bütün liderlerle konuştum.
İzlenimlerim var.
Deniz Baykal'ı beğendim. Çok sermaye biriktirmiş. Konulara hákim. Sinirini dizginlemiş. Olgunlaşmış.
İkinci sıramda
Mesut Yılmaz var. Devlet adamı olmaya başlamış. Partisi barajı aşamazsa yazık.
Tansu Çiller de geçmişteki hatalardan ders almışa benziyor. One girl show yapmıyor. Ekibinden söz ediyor. Hazırlıklı.
Tayyip Erdoğan iyi bir siyasetçi ama çok ham. Devlet yönetmek için zayıf.
Abdullah Gül daha iyi ama onda da karizma eksik.
Recai Kutan ‘‘Keşke o görüşün başında Erbakan değil de, başından beri o olsaydı’’ dedirtiyor.
Hiçbir fikrine katılmasam da
Muhsin Yazıcıoğlu'nu çok samimi, çok içten bulduğumu itiraf etmeliyim.
Doğu Perinçek iktidar olamayacağının farkında olduğu için rahat ve dilinin kemiği yok.
Besim Tibuk'tan ise her partiye bir tane lazım. Bin fikir üretecek, belki biri işe yarayacak.
Devlet Bahçeli'yle ise görüşmediğim için bir şey söylemem mümkün değil.
AKP ve CHP'nin barajı aştığını anketler söylüyor.
Bana göre ANAP ve DYP de barajı aşacaklar.
Çiller ve
Yılmaz'dan edindiğim izlenim aşmaları gerektiğini söylüyor.
Çok büyük ayıp
İSTANBUL Üniversitesi İktisat Kulübü yazar
Ahmet Altan'ı bir konuşma yapmak için davet etmiş.
Bir başka grup öğrenci de
Altan'ın geleceğini duyup hazırlık yapmışlar. Ve
Altan salona girerken bu grubun yumurtalı saldırısına uğradı. Bu görüntüler
Ahmet Altan'ın konuşmasını çekmeye hazırlanan öğrenci kamerası aracılığıyla Kanal D Haber'e de yansıdı. Benim şimdiye dek gördüğüm en çirkin görüntülerdi.
Seversiniz veya sevmezsiniz ama bir adamı
‘‘davet edip’’ ardından saldıramazsınız. Oturur konuşursunuz, derdiniz var ise, beğenmediğiniz yönleri var ise söylersiniz, tartışırsınız. Ama konuşmacı olarak davet ettiğiniz birine
‘‘sokak serserileri’’ gibi saldıramazsınız. Saldırırsanız üniversiteli olamazsınız. Ve bundan sonra hiç kimseyi de üniversitelerde konuşmacı olarak bulamazsınız.
Derin bir Galatasaray analizi
GALATASARAY'ın Diyarbakır ile oynadığı maçın ikinci yarısında, tribünde çevremdeki Galatasaraylılara bir bahis teklif ettim.
‘‘Bu takım Brugge'den 5 yer. Var mı iddiaya giren.’’ Kimse girmedi. Girmeyenlerin isimlerini vermeyeyim ama her biri en az benim kadar Galatasaray'a inanan kişiler. Galatasaray 5 değil, 3 yedi. Ama beni şaşırttı. Çünkü bence sezonun en iyi futbolunu oynadı. Rakip çok pozisyon buldu diye eleştirenler var.
Gülüyorum.
Geçen yıl
Mondragon ‘‘yangında kalmış bir çocuğu kurtardığı için’’ kahraman olmadı.
Geçen yıl da rakipler çok pozisyona giriyordu.
Bana sorarsanız, Galatasaray Brugge karşısında gerçekten
‘‘sezonun en iyi futbolu’’nu oynadı.
İlk kez takım gibiydiler.
Mehmet Polat maç eksiği nedeniyle yarım devre dayanabildi ama o bile iyiydi.
Brugee karşısında Galatasaray
‘‘en kötü Avrupa maçı’’nı oynamadı.
Geçen yıllardan çok farklı bir futbol da ortaya koymadı.
Emre o
‘‘basit’’ hatayı yapmasa beraberlik ve hatta galibiyet bile gelebilirdi.
Ve şimdi
Terim'e sövmek için yıllardır gizlendikleri inlerden çıkanlar, o zaman
Terim'i övmeye devam ederlerdi. Galatasaray belki Şampiyonlar Ligi'nden elenir ama toparlanır. O süreç başlamış. Brugge'de bunu gördük.
Ama bence Galatasaray bu yıl çok önemli bir
‘‘yönetim hatası’’ yaptı.
Transfer işi tamamen
Terim'e bırakıldı. Oysa çok büyük bir Avrupa kulübünün başkanı bir gün bana şöyle demişti:
‘‘Transfer teknik direktöre bırakılmayacak kadar önemli bir iştir.’’ Ben de sormuştum:
‘‘Teknik direktörün istediği adamları almak gerekmez mi?’’
‘‘Alabilirsiniz ama yönetim de kendi istediklerini alır. Oynatıp oynatmamak teknik direktörün işidir. Almak değil.’’
Galatasaray işte bu büyük hatayı yaptı. Bu hata
Terim'i sıkıştırdı.
Yüzde yüz yetkili olmak,
Terim'e çıkış yolu bırakmadı. Aldırdığı adamları oynatsa, iyi değiller. Oynatmasa niye aldırdın diye soracaklar.
Terim sıkıştı.
Oysa yönetim de birkaç oyuncu takviyesi yapmış olsa,
Terim ‘‘Sizin aldıklarınızı oynatıyorum’’ veya
‘‘Sizin aldıklarınızdan verim alamıyorum’’ diyecek.
Terim düne kadar bunun altında ezildi.
Oysa
Effenberg Galatasaray'ın kapısında yatıyordu. Alınabilirdi. O zaman orta sahada kurtarıcı arandığında
Suat'a dönülmezdi.
Sergen hiçbir şekilde satılmamalıydı bence. Geçen yıl
Sergen olmasa bir üst tura çıkılamazdı.
Sergen olsaydı çeyrek final kapısında kalınmazdı. Bu iki isim bile Galatasaray'ın bugünkü çehresini değiştirebilirdi.
Unutulmamalı ki,
Hagi, Terim istemediği halde alınmıştı. Başkan
Süren buna şahadet edecektir.
Ama bütün hatalara rağmen Brugge maçı dönüm noktasıdır. Şampiyonlar Ligi'nden elenmeye mal olmuş olabilir. Ama Galatasaray'ın doğruyu bulmaya başladığını göstermiştir.
Çoook gerilerden gelip büyük başarılar elde etti.
Yeter ki hatalardan dönülsün.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Araştırma şirketleri parası olan şirketlere seçim barajını atlatmadığı zaman.