Türk basını yeni uyanır gibi oldu.
Geçen bir gazetede
‘‘İşte sınırdaki tabela’’ diye Habur sınır kapısındaki
‘‘Welcome to Kurdistan’’ tabelasını gösteriyorlar.
O tabela orada en az 7 yıldır var.
Körfez Savaşı'ndan beri Kuzey Irak'ta Kürdistan adım adım kuruldu.
PKK'nın
‘‘sona erdirilmesi’’ bile bu kuruluşun son aşamaya geldiğinin göstergesiydi.
Türkiye ise hálá
‘‘devekuşu politikası’’ izliyor.
Türkiye
‘‘Yok’’ diye bağırıyor, Kürt devleti ise
‘‘Buradayım’’ diyor.
Parasıyla, anayasasıyla, parlamentosuyla her gün biraz daha ortaya çıkıyor, şekilleniyor.
Türkiye ise
‘‘yok’’ saydığı bir durum için politika da üretemediğinden duruyor.
Umarım
‘‘Aaa, varmış’’ dediğimiz gün, Türkiye açısından
‘‘çok geç’’ olmaz.
Soyadı hatası
PERŞEMBE günü köşemde gazeteci
Necati Doğru'ya seslenmiştim.
Halis Toprak Milliyet Gazetesi ekonomi sayfasının kendisine hasmane tutum aldığını söyleyerek bu gazeteyi suçlarken iddiaların hedef aldığı dönemde gazetenin ekonomi servisinin başında
Necati Doğru'nun olduğunu ve bu iddiaya
‘‘doğru düzgün bir gazeteci’’ olarak bilinen
Doğru'nun yanıt vermesi gerektiğini belirtmiştim.
Necati Doğru dün
‘‘kaçak’’ bir yanıt veriyor Sabah'taki köşesinde.
Diyor ki:
‘‘Fatih Altaylı araştırmadan, arşivlere girip bakmadan, terleyip emek vermeden yazı yazmış. Paktaş olayı sırasında ben Milliyet'te değildim.’’
Aklınca benim yazımı yalanlıyor.
Aslında haklı. Farkında olmadan okuyucularımı yanlış bilgilendirmiş ve
Necati Doğru için
‘‘doğru düzgün’’ tanımlamasını kullanmışım.
Yazımdaki tek hata bu.
Doğru'nun yanıtı, benim yanılgımın delili.
Çünkü
Necati Doğru ‘‘doğru söylemiyor’’.
Yaşına başına saygım olmasa
‘‘yalan söylüyor’’ diyeceğim ama demeyeyim.
O bana
‘‘terlemeden, emek sarf etmeden’’ yazmış diyor, ona cevap vereyim de,
Necati Doğru'nun
‘‘yeni kişiliği’’ hakkında siz fikir sahibi olun.
Benim bakma zahmetine katlanmadığım arşivlerde
Doğru'nun hatırlanmasını istemediği çok şey var galiba.
Ama ben o arşivlere baktım..
Bakın
Necati Bey, hafızanızı bir tazeleyelim isterseniz.
Tarih 13 Ocak 1990.
Gazete Milliyet.
Yer sizin köşeniz.
Başlık:
‘‘Müthiş... 10 puan’’
Ve yazınız şöyle başlıyor:
‘‘Mutlaka şu Paktaş olayı kulaklara tıkanan pamukları çıkaracaktır. Paktaş pamuk işler. Tekstil üretir...’’
Doğru mu
Necati Doğru.
Yazıyı hatırladın mı?
Hadi söyle bakalım bu yazı sana emirle mi yazdırılmıştı.
Hatırlamadıysan, sana yazının gerisini de fakslayayım da arşive bakmış mıyım, bakmamış mıyım gör.
Sonra hálá
‘‘kıvırmaya, kaçmaya’’ çalışacaksan kaç.
Ayrıca çok da önemli değil.
Benim soyadım
Altaylı. Ama ben Galatasaraylıyım.
Olur böyle şeyler.
Senin soyadın
Doğru. Sen nerelisin!
NOT:
Necati Doğru sadece Milliyet'te değil, o dönemlerde çalıştığı bütün gazetelerde Paktaş olayı ile ilgili yazılar yazmıştı. O gazeteler de elimde mevcut.
Uzanlar son hafta yasak takmayacak mı?
STAR televizyonu cezasını tamamladı ve yayına başladı. Star'ın ve grubun diğer iki televizyonunun kapalı olduğu süreçte bayrağı Star 24 adlı
‘‘yeni’’ haber kanalı devralmış ve
Cem Uzan'ın partisinin tanıtımları buradan yürütülmüştü.
Bu arada Yüksek Seçim Kurulu bu grubun radyolarından bazılarını da kapatmıştı.
Fakat her nedense
‘‘kimi Uzan radyoları’’ kapatılmamışlardı.
Aynı grubun elinde bulunan Joy FM kapatılmamıştı.
Zannederim, YSK bundan sonra bu radyoları da ele alacaktır.
Bu arada bu gruba
‘‘yakın’’ kaynaklardan bilgiler de geliyor.
İddialara göre
Uzanlar'a ait radyo ve televizyonlar son haftaya girilirken, her şeyi göze alıp,
‘‘propaganda’’ yayınlarına yüklenecekler.
Yüksek Seçim Kurulu'nun karar alma sürecinin biraz uzun olması nedeniyle böyle bir karar alındığı söyleniyor.
Seçime kadar her şey yapılacak.
Kapatma cezaları ise seçimden sonra gelecek.
Böylece
‘‘amaca’’ ulaşılmış olacak.
Bu sadece bir
‘‘duyum’’.
Ancak
Uzanlar'ın üslubunu bilenler için böyle bir şey sürpriz olmaz.
YSK bu konuda
‘‘hazır ve hızlı’’ olmak zorunda.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Pollyanna'nın iyi bir diplomat olmadığını anladığımız zaman.