GEÇTİĞİMİZ günlerde Cem Uzan'ın siyasi reklam kampanyasını yürüten Ali Taran'ı, Nazilerin ‘‘propaganda kampanyasını’’ yürüten Goebbels ile karşılaştıran bir yazı yer aldı bu köşede.
Ali Taran büyük bir ihtimalle Nazilerin yükselişini incelemiş ve benzer bir kampanya organize etmişti.
Ali Taran aslında Türk reklamcılığının ‘‘dáhi’’ çocuklarından biri.
Ama ilginç bir dáhi.
Taran'ın yaptığı reklamlar nedense hep ‘‘Taran’’a yaramış.
Reklamlar, reklamcıyı meşhur etmiş, reklamcısına para kazandırmış ama nedense reklamı yapılan ürüne pek iyi gelmemiş.
Taran'ın akıllarda yer eden ilk kampanyası Ali Desidero'lu ‘‘Derby tıraş bıçakları’’ kampanyasıydı.
Günlerce ortalık Ali Desidero diye inlemişti. Akıllı biri çıkıp Ali Desidero diye bir ürün çıkarmadığı için kampanya yürümüş ve bu merak kampanyasının sonundan Derby tıraş bıçakları fırlamıştı.
O meşhur Derby bugün ne yapıyor dersiniz?
Batık... Şaka değil. Batık...
Ali Taran'ın bir başka büyük kampanyası İxir'di.
Meşhur kestaneci ile mısırcı reklamları.
Kampanya çok müthişti.
Reklam çok tutmuştu.
Ama İxir tutmadı.
Türkiye'nin en büyüğü olma iddiasındaki İxir de battı.
Ali Taran'ın bir başka kampanyası Tadelle oldu. Türkiye bu tadı sevdi ama Tadelle'nin de sonu pek iyi olmadı.
Patronu Kamuran Çörtük battı gitti.
Aynı Taran bir ara da Yapı Kredi'nin reklamlarını yaptı.
Meşhur ‘‘bankacılık üssü’’ hikáyesi.
Yapı Kredi de bugün artık patronunun kontrolünde değil.
Taran bir ara müthiş bir fikirle Cine 5'in patronuna gitti.
Temiz ekran diye bir kampanya başlatmasını sağladı.
Cine 5, Playboy'u kapattı ve erotik film göstermemeye başladı.
Hızla müşteri kaybeden Cine 5 batmadı ama Taran'ın şirkete girmesi bile yasaklandı.
O Taran şimdi Cem Uzan'ın partisinin reklamlarını yapıyor.
Kiralık anket şirketleri Uzan'ı parlatıyor.
Ama ben Taran'ın reklamcılığını biliyorum.
Eninde sonunda batarlar.
Çelikel: Yanlış anlaşıldım
ADALET Bakanı Prof. Dr. Aysel Çelikel ile konuştuk. Derya Tuna'nın vurulması ve Tatlıses'le ilgili iddialar için ‘‘Magazin olayı’’ dediği için ağır bir şekilde eleştirdiğim Çelikel ile.
‘‘Haksızlık ettiniz’’ dedi.
‘‘Yanlış konuştunuz’’ dedim.
‘‘Ne dediğim tam yansımadı ya da ayaküstü olunca tam istediğimi ifade edemedim’’ dedi.
‘‘Bu benim hatam değil. ‘Adalet'i temsil ediyorsunuz. Daha ölçüp biçip konuşmanız lazım’’ dedim.
‘‘Haklı olabilirsiniz ama size bir izahta bulunmak istiyorum’’ dedi ve anlattı:
‘‘İki ayrı cümle kurdum. Basının konuya yaklaşım biçimiyle ve hadisenin çıkış noktasıyla ilgili olarak ‘Magazin olayıydı' dedim. Tatlıses'in gözaltı süresinin uzatılmamasıyla ilgili olarak da ‘Savcının takdiridir' yaklaşımında bulundum. Ama ikisi tek bir cümle ve tek bir soruya yanıt olarak gösterildi. Oysa iki ayrı soruya birlikte verdiğim yanıttı.’’
‘‘Aysel Hanım, ben okuduğumu anlarım. Sizin nasıl dediğinizi bilemem ama yansıyış biçimi benim anladığım gibiydi. Ben bu biçime tepki gösterdim. Keşke daha dikkatli konuşsaydınız veya hiç konuşmasaydınız’’ dedim.
‘‘Haklısınız ama üzüldüm. Çünkü böyle vahim bir olaya magazin olayı demem mümkün değil. Hele hele bir kadın bakan olarak hiç mümkün değil’’ dedi.
Yanlış anlaşıldığı için üzgündü.
Ünlem gözden kaçtı
ÇEV'in kamuoyunda iyi tanınan bir vakıf olduğundan hareketle, bu vakıf için ironi yaparak Fethullahçı deyip sonuna ünlem koymuştum. Yazımı gazeteye uzaktan yolladığım için ünlem gözden kaçmış. Vakfın durumu da benim düşündüğüm kadar net değilmiş. Yanlış bir anlaşılma olmuş.
Kusura bakmayın...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Siyasete tarafsız yaklaşmak, aşırı taraflılar tarafından, taraflılık gibi algılanmadığı zaman.