BİR okur mektubunu size aktarmak istedim. Adam olmakla ilgili çok büyük adımlar atmış, iki genç polisi tanıyasınız diye:
‘‘4 Ağustos Pazar günü eşim, iki çocuğum ve kayınpederimle birlikte Gençlik Parkı'na gitmiştik. 17.30 civarında müthiş bir sağanak yağmur başladı. Herkes bir tarafa kaçışıyordu. Bir gök gürültüsü, arabasında uyuyan bebeğimizi yerinden sıçrattı. O sırada tesadüfen lunaparkın istasyon tarafındaki kapısında idik. Oradaki karakoldan çıkan iki genç polis memuru, büyük bir sevecenlikle ve güler yüzle gelip ağlayan bebeğimizi severek teselli ettiler.
Bu iki genç polis memuru sadece teselliyle kalmadılar. Nereye gideceğimizle de ilgilendiler. Araçlarıyla evimize bırakmayı dahi teklif ettiler. Kendi aracımızın otoparkta olduğunu söylememiz üzerine bizi ıslanmamamız için yüz metre ötedeki otoparka kadar resmi araçlarıyla götürdüler.
Çocuklarımızı, yağmur altında ıslanmak pahasına otomobilimize kadar kucaklarında taşıdılar.
O kadar yardımsever, o kadar güler yüzlü, o kadar insanca davranıyorlardı ki.
17 yıllık devlet memuru olan kendimin bile, işimin başında bu kadar güler yüzlü ve yardımsever olmadığımı düşündüm.
O gün yağmurda ıslanmanın hiçbir üzücü yanı kalmadı bizim için. Hatta iyi ki o yağmur yağdı ve iki iyi insanla karşılaştım.
İki genç polis memuru, bizim ve 4 yaşındaki oğlumun bakış açısını belki de hayatımızın sonuna kadar değiştirdi.
Bu türde davranışlara vatandaş olarak ne kadar ihtiyacımız olduğunu ve güler yüze susadığımızı anladım o an.
Ne yazık ki, o iki memurun adını o sağanak altında öğrenemedim. Şimdi geç de olsa o iki ‘insan'a teşekkür etmek istedim.’’
Böyle bir teşekküre aracılık etmek ne hoş.
Tatlıses’i Almanya'ya davet ediyorum
İBRAHİM Tatlıses, sahnelerde ‘‘uvertürlüğünü’’ yaptığı çocuğun sahip olduğu kanalda kendini savundu.
Daha doğrusu savunmaya çalıştı. Ve kendince bizi yalancılıkla itham etti.
Ama ‘‘kültürü’’nün yettiği kadarını yapabildi.
Tatlıses unutmasın ki, biz ona ‘‘tecavüzcü’’ demedik.
Sadece ‘‘tecavüzle suçlanıyor’’ dedik.
Bu suçlamayı ciddiye alan biz değildik.
Alman mahkemeleri, Tatlıses hakkındaki tecavüz iddialarını ciddi bulmuş ve hakkında tutuklama kararı çıkarmışlardı.
Bir sanatçı hakkında tecavüz suçlamasıyla çıkarılmış bir tutuklama kararı dünyanın her yerinde haberdir.
Tatlıses devam edecek davanın sonunda aklanırsa ne iyi.
Aklanamazsa...
Tatlıses, Almanya'ya gidip ifade vermez ve suçsuzluğunu kanıtlayamazsa aranmaya devam edecek.
Boşuna ‘‘patronunun’’ kanalında nefes tüketmesin.
Gelsin benimle beraber bir Almanya'ya. Birlikte bakalım hakkında ‘‘tutuklama kararı’’ var mı, yok mu?
Ya da ‘‘delikanlı olup’’ söylesin, yarın Almanya'dan bir ‘‘ekstra teklifi’’ gelirse gidebilecek mi?
Galatasaray yazarları gerçeği yazamıyor
GALATASARAY iyi değil. Ama spor basını söyleyemiyor. Çünkü Galatasaray muhabirleri ve yazarları ‘‘tırsıyor’’.
Fatih Terim'in hışmından korkuyorlar. Yazarlarsa Florya'nın kapıları yüzlerine kapanabilir, futbolcularla röportaj yapmaları engellenebilir, Galatasaray muhabiri olmalarının yolu tıkanabilir.
Çocuklar da haklı olarak korkuyor ve yazamıyorlar.
Ama Galatasaray iyi değil.
Geçen yıl takımı şampiyon yapan ‘‘müthiş orta saha’’ bu yıl nedense dağıtıldı.
Geçen yıl her gün daha iyiye giden ve ‘‘virtüözleşen’’ Ayhan yok edilmeye çalışılıyor.
Alpay olmadığı zaman ‘‘milli savunma’’ olan Emre nedense kesik. Hagi'nin veya Sergen'in boşluğunu doldurmak için alınan Felipe ‘‘şimdilik’’ soru işareti bile değil.
Ve Galatasaray, ‘‘eskilerin’’ peşinde. Takımı satan, yarı yolda bırakan adamlar ile Florya'yı ‘‘tarikat yurduna’’ çevirmeye kalkışanlar tekrar alınacak.
Geçen yıldan beri takım santrforsuz oynuyor, ona bakan yok.
Hakan Ünsal'ın peşindeler.
Milli stoper kızakta. Stoper alacaklarmış. Geçen yılın son haftalarında tek bir gol yemeyen savunma çöpte, yenisi aranıyor.
Bu arada ‘‘icat edilen’’ savunma, Denizli maçının ilk yarısında 5'lik olacaktı, yazan yok.
Denizli'nin iki savunma ‘‘enayiliği’’ ile maç kazanıldı. Bahseden yok. Galatasaray, ‘‘sindirilmiş’’ spor yazarlarının yalandan yazdığı ‘‘Cimbom çok iyi’’ yazılarıyla değil, futboluyla şampiyon olacak.
Bunu bir hatırlatayım dedim.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Asena, kendini ‘‘birleştirme’’ sanatçısı olarak tanımlayamayacağı zaman.