Yılmaz, seçim öncesi olmasına ve kendisine puan kaybettirmesine rağmen iki konuda direnç gösterdi.
Bunlardan en önemlisi
‘‘İş Güvencesi Yasa Tasarısı’’ idi.
Yılmaz bu uğurda
‘‘en popülist’’ bakanı ile birlikte çok da oy kaybetti.
Ama bence son derece haklıydı.
Çünkü İş Güvencesi Yasası, Türkiye'ye, Türk işçisine, Türk sanayicisine, Türk işverenine bir şey kazandırmayacak. Tam aksine çok şey kaybettirecek.
Her şeyden önce
‘‘kaçak işçi’’ sayısında büyük artış olacak.
Vergi ödemeyen, sigorta primi yatırmayan
‘‘istihdam’’da büyük artış olacak.
En azından ekonomik rahatlama dönemlerinde
‘‘bir süre için de olsa’’ iş bulabilen çalışanlar şimdi bu şanslarını da kaybedecekler.
Bir yıl düz; bir yıl ters ekonomik gidişatı bilen işveren
‘‘ters dönemde’’ çıkaramayacağı işçiye
‘‘düz dönemde’’ bile olsa iş vermeyecek.
Bunlar kısa vadeli sonuçlar.
Bunun bir de uzun vadesi var.
Bu yasa nedeniyle Türkiye'ye
‘‘yabancı sermaye’’ girişi iyice yok olacak.
Bu yetmiyormuş gibi,
‘‘yerli sermaye’’ de yurtdışına kaçacak.
Zaten
‘‘enerji fiyatları’’ ve yatırım engelleri yüzünden son yıllarda giderek komşu Bulgaristan ve Suriye'ye sızmaya başlayan
‘‘yerli sermaye’’nin sızıntısı akıntıya dönüşecek.
Sonuçta baktığınızda bu yasadan en fazla zarar gören, kaçma şansına sahip olan sermaye değil, yerleşik düzendeki
‘‘işçi’’ ve yıllardır işçisi ile barış içinde yaşayan
‘‘vatansever’’ işveren olacak.
Bu yasaya destek vermeyen
Yılmaz çok doğru bir iş yaptı bence. Ama yasa ona rağmen
‘‘tehirli yürürlük’’ ile Meclis'ten geçti.
Gelecek hükümetin elindeki
‘‘saatli bombalardan’’ biri işte bu yasadır.
Martta bir patlarsa altında çok kişi kalır.
Herkes CHP'de Hikmet Çetin nerede?
BU sezonun en iddialı televizyon kanalı Kanal D idi.
Yeni döneme televizyonların en iyi ve en kaliteli programlarının pek çoğunu alarak giren Kanal D'nin güzel de bir sloganı vardı:
‘‘Herkes burada sen neredesin?’’
Kanal D bütün rakipleri hesaba katmıştı. Ancak CHP'yi unutmuş.
CHP'nin YSK'ya verdiği listeye bakınca öyle anlaşılıyor ki,
‘‘herkes CHP'de’’.
Deniz Baykal bütün şöhretleri toplamış. Hepsini de vitrine yerleştirmiş.
Seç beğen al.
Her seçim bölgesinde mutlaka
‘‘mostralık’’ bir aday var.
Reyting yükseltmenin yolunu programı
‘‘starlara’’ yüklemekte bulmuşlar.
Fena da olmamış.
Ancak
Hikmet Çetin gibi bir
‘‘devlet adamı’’nı liste dışı bırakarak,
Ertuğrul Günay'ı eleyerek büyük ayıp etmişler.
Hikmet Çetin'siz CHP listesi Ana Haber Bülten'siz bir televizyon kanalı gibi.
Herkes orada olsa da bir eksik oluyor.
Hukuk devletinde paran kadar hukuk
TÜRKİYE giderek
‘‘hukuk devleti’’ olmaktan çıkıyor,
‘‘mangır’’ devleti haline geliyor.
Hukukun üstünlüğüne inan bir yazar olarak, sık sık hukuk konularına değinir, meseleyi ele alırken de hukuku kriter olarak kullanırım.
Bunun için de bütün çalışma odalarımda birer Anayasa, birer TCK, birer Siyasi Partiler Yasası, birer Seçim Yasası ve birer CMUK bulunur.
Hatta otomobilimin torpido gözünde de bir Anayasa vardır.
Bunların dışında başım sıkışınca tanıdığım hukukçuları ararım.
Bir de Yargıtay'ın internet sitesi vardır ki, oradan da çok faydalanırdım.
‘‘Faydalanırdım’’ diyorum çünkü artık Yargıtay yeni bir uygulama ile
‘‘paraya koşuyor’’.
Yargıtay'ın Yargıtay.gov.tr adresindeki sitesinden artık bilgi almak
‘‘parayla’’.
Siteye girdiniz mi, ilk iş olarak
‘‘Sökül paraları’’ diyorlar.
Ne kadar para o kadar hukuki yardım.
İşe bakın.
Yargıtay dediğin devlet kurumu.
Varlığını sürdürebilmesi için her yıl benim vergilerimden pay alıyor.
Sonra bana gereken hukuk bilgisini bana satıyor.
Hem de
‘‘KONTÖRLE’’.
Vatandaşa tek kontör 3 milyon.
Toptan alırsan 250 kontör 500 milyon.
Ayrıca çok kontör harcayana promosyon da yapıyorlar.
Yasahane değil, ticarethane.
Parayı toplayan ise Yargıtay bünyesinde kurulan vakıf. Adı Yargıtay Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı.
Zaten içimiz dışımız vakıf oldu.
Vergimle ayakta duran kurumlar, hizmet için benden vakıf aracılığıyla bir daha para alıyorlar.
Bundan sonra benden de vergi yok.
Gidin Fatih Altaylı Vakfı'na oradan alın parayı.
Yok mu?
Şansınıza küsün.
Kurulunca alırsınız!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Vatandaşın cebinde son kalanları vakıflar aracılığıyla çalmadığımız zaman.