YENİ RTÜK Yasası’nın ‘internetle ilgili’ bölümlerinin ‘abesle iştigal’ olduğunu sürekli vurguladım.
Yasa ne yazık ki, ilgili bölümleri düzeltilmeden geçti. Ancak uygulanabilirliği olmadığı için ciddiye almıyorum. Fakat yine de Türkiye’nin sanal álemi düzenleyen yasalara ihtiyacı var.
Son ‘Bilişim Şûrası’nda gündemin önemli konularından biri de buydu.
‘İnternet hukuku’ olarak da adlandırılabilecek bu yasal düzenlemeler konusunda herkes hemfikir.
Bilişim Şûrası’na katılan milletvekilleri, bu konuda tüm katılımcılara ‘söz verdiler’. Söz verenler başta Murat Sökmenoğlu olmak üzere, Emrehan Halıcı, İlyas Yılmazyıldız,Cemal Enginyurt, Altan Karapaşaoğlu, Birkan Erdal ve Turhan Alçelik.
Yani Meclis’teki partilerin tümü.
Hepsi de bir ‘internet yasası’ çıkarılması konusunda hemfikir.
Şimdi acilen sektörle bir araya gelinip bir yasa hazırlanmalı ve ‘sanal dünya’ RTÜK Yasası kapsamı dışına çekilmeli.
Aksi takdirde dünyanın en komik ülkesi konumuna düşeceğiz.
AB’nin arkasına sığınan palavralar
RTÜK Yasası Meclis’ten geçince, yasaya karşı olan gruplar iyice yoldan çıktılar.
Cumhurbaşkanı’ndan yasayı bir kez daha veto etmesini isteyecek kadar ‘Anayasa tanımaz’ hale gelenler bile var.
RTÜK Yasası çıkmasın, darbe olsun razı olacaklar.
Neyin paniğiyse bilemiyorum.
Oysa Cumhurbaşkanı bir ‘Anayasa’ya aykırılık’ görürse zaten yasayı Anayasa Mahkemesi’ne yollayacaktır.
Bana sorarsanız ‘yollamalıdır’ da.
Yollasın ki, hem Cumhurbaşkanlığı makamı, hem de yasa töhmet altında kalmaktan kurtulsun.
Bu arada dün, aralarında Mehmet Barlas’ın da bulunduğu bazı yazarlar, Avrupa Birliği’nin genişlemeden sorumlu üyesi Verheugen’in ‘RTÜK Yasası, AB kriterlerine uygun değil’ dediğini yazdılar.
Merak ettim ve sordurdum, Verheugen bu yasanın ‘neresini AB kriterlerine uygun bulmuyor’ diye.
AB Komisyonu Sözcüsü Jean Christophe Filori,‘AB yetkililerine dayanarak’, yeni RTÜK Yasası’nın AB kriterlerine uymayan taraflarını aktardı.
Aktarılan ‘uygunsuz’ maddelerin, Türkiye’de kıyamet koparanların veryansın ettiği sahiplik, tekelleşme gibi konularla ilgisi bile yok.
AB yetkilileri, ‘Ülkenin bütünlüğüne aykırı ifadeler yüzünden televizyonlar kapatılabilir, Atatürk devrimlerinin karşıtı görüşler cezalandırılır’ gibi kendilerince ‘ifade özgürlüğünü kısıtlayan’ maddelere karşılar.
Ayrıca, Kopenhag kriterleri arasında yer alan ve Türkiye’nin ‘kısa vadeli taahhütleri’ arasında bulunan ‘anadilde yayın hakkı’ konusundaki kısıtlamalar yeni yasada da sürdüğü için, AB yeni yasayı AB’ye ve Kopenhag kriterlerine aykırı buluyor.
Yani ‘tekelleşme olacak, patronlar ortaya çıkacak’ gibi hususlar AB’nin ‘kaygı duyduğu’ şeyler değil.
Çünkü AB’de de medya patronları ‘gizli’ olmuyorlar.
AB’nin baktığı şey ‘ifade özgürlüğü’.
Bu konuda da Türkiye RTÜK’le de, RTÜK’süz de zaten ‘yetersiz’.
Türkiye’de düşüncenin önündeki tek engel RTÜK değil.
Diğerlerini bilmem ama ben Mehmet Barlas’a, araştırmadan kulaktan dolma ‘AB bilgisi’yle yazı yazmayı yakıştıramadım.
Ecevit çekilirse
SİNYALLER Ecevit’in çekileceği yolunda.
En azından bunlar konuşuluyor.
‘Ecevit koltuğu kime devreder’ diyenler var hálá.
Bunlar tarihten ders almayanlar. Ecevit devredemez. Ecevit ‘istifa’ eder.
Sonra Cumhurbaşkanı kimi atarsa atar.
Yani, ‘Ben kalktım sen otur’ olmaz. Ecevit çekilirse hükümet düşer.
Bu arada Ankara’dan gelen sinyaller ilginç.
Derviş ile ABD Elçisi Pearson yemek yiyorlar. Gerekçe Derviş’in başarısı.
Sanırsın ki, patron iyi elemanı ödüllendiriyor.
Ertesi gün Hüsamettin Özkan ile Pearson’ın bir araya geldiği iddiaları...
Ve Derviş’ten açıklama: ‘Hüsamettin Bey olmasa hükümet ayakta kalamazdı.’
Son olarak da Ecevit konuşuyor:
‘Bugüne kadar kendini gösterememiş arkadaşların kendilerini göstermelerine fırsat tanıyacağız.’
Önemli bir nokta.
Daha önce ‘kendini göstermek isteyenlere’ ihraç yolunu açan Ecevit, şimdi ön açacakmış.
Ankara’da bir şeyler olacak gibi duruyor ya, hayırlısı.
Halbuki kör topal idare ediyorduk.
Şimdi yeniden ‘stressssss’.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ülkeyi soymaya çalışmanın adı vatanseverlik olmadığı zaman.